Written by 09:27 uncategorized

Çocuk bakım parası: Kadını mutfağa hapsettiği gibi uyuma da engel!

Federal Hükümet’in 2013 yılında uygulamaya koymayı istediği çocuk bakım parası uygulamasının ne anlama geldiğini Göçmen Kadınlar Birliği Yönetim Kurulu üyesi Avukat Hayriye Yerlikaya değerlendirdi.

Federal Hükümet 2013’den itibaren çocuklar için 100 Euro, 2014 yılından itibaren ise 150 Euro düzeyinde “Çocuk Bakım Parası”nı (“Betreuungsgeld”) yürürlüğe koymak istiyor. Yasa teklifine göre, üç yaşından küçük çocuklarını devlet tarafından sübvanse edilen yuvalara göndermeyenlere, 2014 yılından itibaren çocuk başına ayda 150,00 Euro düzeyinde ek ödeme yapılacak. Ebeveynler böylece, çocuklarını bir yuvaya yazdırmak ya da aylık 150,00 Euro karşılığında çocuğun bakımını kendi başlarına yapma ikilemiyle karşı karşıya bırakılıyorlar. Aynı zamanda, düşük gelirli ailelerin söz konusu parayı çocukların bakımı için harcamak yerine kendi ihtiyaçları için harcayabilecekleri şüpheleri üzerine kaygılar seslendiriliyor ve buna bağlı olarak para yerine 150,00 Euro’luk, eğitim harcamalarında kullanılabilecek kuponlar verilmesini öneriliyor.
Çocuk bakım parası birçok yönden eleştirilmeli:
Öncelikle devlet tarafından, toplumun bir bölümünün okul öncesi eğitim kurumlarından uzak tutulması hedefi eleştirilmeli. Eğitim görevini ailenin sırtına yıkma (hedefi) devletin eğitim göreviyle bağdaşmadığı gibi ilkokuldan itibaren eğitim farklılıklarına zemin hazırlayacaktır.
EĞİTİM DEVLETİN GÖREVİDİR
Yeni hükümetin ek ödeme planına yakından bakıldığında öncelik şu göze çarpmaktadır: Çocukları ilköğretim öncesi eğitim kurumlarından uzak tutmak üzere sunulan teşvikin asıl etkisini özellikle düşük gelirli aileler üzerinde göstereceğidir. Nitekim yoksulluk sınırında yaşayan aileler için aylık 150,00 Euro’ya sahip olmak bir şey yapma veya yapmama konusunda teşvik edici olacaktır. Bu düşünceyi sürdürdüğümüzde şu görülecektir; düşük gelirli ailelerin düşük gelirli olmalarının sebebi güvencesiz-düşük ücretli işlerde çalışmak zorunda olmalarıdır ve bu da aile bireylerinin yeterli olmayan eğitim düzeyleriyle ilintilidir. Bu nedenle eğitim politikası perspektifi açısından çocukların eğitiminin sadece aileleri tarafından üstlenilmesi olumlanamaz. Çünkü bu durumda eğitimden uzak ailelerin çocuklarının, devlet tarafından güvenceye alınmış eğitim olanaklarından faydalanma hakları gasp edilmiş olacaktır. Ebeveynlerin eğitimdeki eksikleri çocukların eğitimlerinde engelleyici bir faktör olarak ortaya çıkacaktır ve çocuklar okul eğitimlerinin ilk yıllarında bu eksikleri gidermekle uğraşmak zorunda kalacaklardır.
Hedeflenen bakım parası, uyum politikalarının hedefleriyle de bağdaşmamaktadır. Bir tarafta uyum politikası konusundaki eksikler öncelikli olarak göçmenlerin hanesine yazılırken Federal Hükümet bakım parası planıyla tam da bu konuda kendisi, göçmen ve yerli çocuklar arasındaki eğitim düzeyindeki farkın büyümesine neden olacak bir adım atmaya hazırlanıyor. Bilindiği üzere göçmen kökenli aileler, düşük gelirli yaşam koşulları içinde çok daha fazla yaşamaktalar ve dolayısıyla bu tür teşvikler onlar için özel bir çekiciliğe sahip olacaktır.
Çocuk bakım parası yerine, yapılacak yardımın gerçek amacına ulaşması ve ailenin eğitim dışındaki harcamaları için kullanılmaması için eğitim harcamalarında kullanılabilecek aylık değeri 150,00 Euro olan kuponlar verilmesi önerisi aynı zamanda dar gelirli aileleri genel olarak sorumlu bir tarzda ev geçindirmekten aciz oldukları zan-ı altında bıraktığı gibi çocuklarının çıkarlarına ters davrandıkları varsayımını güçlendirmektedir. Bu tutum, dar gelirli ailelerin, çocuklarının iyi bir eğitim almaları için gösterdikleri çabayı dikkate almamaktadır. Bu nedenle bu öneri reddedilmelidir.
KADIN POLİTİKALARI AÇISINDAN TAM BİR İFLAS
Hükümetin planları kadın politikaları açısından ise tam bir iflas anlamına geliyor: Kadınlar yüzyıllar süren bir mücadele sonucunda kendilerine biçilen geleneksel rolden kayda değer bir ilerlemeyi başarmışlardı, şimdi ise kadınlar yeniden bu pozisyona itilmek isteniyorlar; kadın veya anne olarak görevlerine daha fazla zaman atfetmeleri isteniyor. Böylece bakım parası aynı zamanda “mutfak primi” anlamına gelmektedir ve şimdiye kadarki eşitlik politikalarının amacına aykırıdır.
Kadın olarak ücretli bir işe başlamanın bütün zorluklarının yanında şimdi birde, potansiyel işverenler hamilelik nedeniyle işten uzak kalma durumunu sorgulamanın yanı sıra potansiyel kadın işçinin, çocuk bakımı nedeniyle işten daha uzak kalma ihtimali olup olmadığı sorusunu da gündeme getirecek.
Bu nedenle ücretli bir işe başlamak gözle görülür bir şekilde zorlaşacak. Aynı zamanda kadınlar için, anne olduktan sonra yeniden işe başlamakta pahalıya mal olacaktır, çünkü yeniden işe dönme ayda 150 Euro’dan vazgeçme anlamına gelecek. Şüphesiz bu feragat orta sınıfın kadınları ve erkekleri için kayda değer bir kayıp olmayabilir ama dar gelirli aileleri için bu miktar aile gelirlerinin kayda değer bir bölümünü oluşturmaktadır.
Düşünülen bakım parası yerine küçük çocuk bakım olanaklarına erişimin yaygınlaşması ve bu kurumların geniş alana yayılması güvenceye alınmalıdır. Bakım parası için ayrılacak bütçe, ücretsiz veya makul düzeyde ücret karşılığı küçük çocuk bakım olanaklarına erişimin güvenceye alınması, devlet tarafından yönlendirilen ve Cumhuriyetin bütün çocuklarına aynı eğitim temelinde şans eşitliği sağlamak için harcanabilir.

 

Close