Written by 09:00 Allgemein

Sermayenin merkezini işgal edeceğiz!


400’den fazla kişinin katılımıyla gerçekleşen konferansa, Sol Parti, Attac, Krizin Faturasını Ödemeyeceğiz Birliği, Sol Sendikacılar İnisiyatifi, Ver.di Sendikası’nın değişik şubelerinden temsilciler, DGB içinde yer alan sendikaların gençlik örgütleri, Yeşiller’in gençlik örgütü, DKP, Alman sol grupları, DİDF ve diğer muhalif güçler katıldı. Konferansta Yunanistan, Belçika, İtalya, Fransa gibi ülkelerden temsilciler de yer aldı.
Konferansta, ‚Avrupa genelinde devam eden kısıtlamalara karşı birlikte neler yapılabilir, Almanya’da mücadele nasıl geliştirilebilir?‘ sorularına cevap arandı. İki gün boyunca yapılan tartışmaların ardından 17-19 Mayıs tarihleri arasında Frankfurt’ta Avrupa çapında eylemler yapılması kararlaştırıldı. 17 Mayıs’ta Frankfurt’a gelecek eylemciler, çadırlarıyla bütün kenti işgal edecekler. 18 Mayıs günü de, başta Avrupa Merkez Bankası olmak üzere, bütün banka merkezleri kuşatma altına alınarak, çalışmaları engellenecek. Eylemlerin ilk etabı 19 Mayıs’ta yapılacak büyük bir yürüyüşle noktalanacak. Konferansta öne çıkan taleplerse, ‘Tüm borçlar iptal edilsin’, ‘krizin faturasını zenginler ödesin’ ‘Halklar arasında dayanışmayı yükseltelim’ oldu.
DAYANIŞMAYI GÜÇLENDİRELİM!
Konferansın ilk günü, Avrupa’nın değişik ülkelerinden gelen temsilcilerin mücadele deneylerinin anlatıldığı bir panelle başladı. Belçika Sosyal Konferansı’ndan katılımcılar, Belçika’da yaşanan grevin tecrübe ve kazanımlarını, İtalya’dan gelen sendikacılar çalışma koşullarının kötüleşmesine karşı devam eden mücadelenin deneylerini, İspanya-Valanciya’dan katılan temsilci de en son yaşanan eğitim ve sağlık alanındaki mücadele deneylerini anlattılar.
Yunanistan’dan gelen temsilciler ise toplantının ilgi odağı oldular. Yunanistan’dan katılan temsilci, son dönemde yapılan eylemleri, işyerlerinde devam eden grevleri vb anlattıktan sonra, “Merkel Yunanistan’da sorun olduğunu belirtiyor, bu doğru. Ama sorun Yunan hükümetinin kısıtlama yapmak istememesi değil, Yunan halkının buna müsaade etmemesidir. Yunan halkı kendi kaderini kendi eline almak için örgütleniyor. Sermaye Yunan halkını teslim almayı çok önemsiyor. Çünkü Yunan halkını teslim alırlarsa, Yunan halkına dayatılan kısıtlamalar tüm Avrupa halklarına dayatılacaktır” dedi.
‚Alman emekçilerinden nasıl bir dayanışma bekliyorsunuz?‘ sorusuna verilen cevapsa, konferansa katılan herkesin birleştiği bir mesaj oldu: “Siz saldırıların başını çeken canavarın merkezindesiniz. Bu ülkede emekçilerin yaşadığı sorunlara karşı örgütlenecek her mücadele, Yunan halkıyla dayanışmanın en güzel örneği olacaktır.”
Konferansın ikinci günü ise ‚Almanya’da neler oluyor, Mayıs ayına kadar mücadele nasıl geliştirilebilir, emekçilerin mücadelesi nasıl birleşir?‘ sorularına cevap aramak üzere, değişik alanlarda planlanan etkinliklerin tartışıldığı gündemle başladı.
TİS DÖNEMİ VE 1 MAYIS SALDIRILARA CEVAP OLMALI!
Ver.di Stuttgart Şube Başkanı Bernd Rixinger, Almanya’da gündemde olan toplu sözleşmelerin, sermayenin saldırılarına karşı mücadelenin önemli ayaklarından birini oluşturduğunu belirterek, tüm güçlerin toplu sözleşmeler dönemin de emekçilerin taleplerini yaygınlaştırmaya, sendikal hareketin mayıs eylemlerinin bir parçası olarak kazanılması çağrısı yaptı.
Konferansta, dünya genelinde eylem günü ilan edilen 31 Mart’ta yerel eylemlerin ve 1 Mayıs kutlamalarının güçlü geçmesi için hazırlık yapılması konusunda da görüş birliğine varıldı.
HAYDİ SOKAKLARA
Eylem Konferansı’nın öğleden sonraki bölümü ise, “haydi sokaklara çıkmanın provasını yapalım” denerek açık havada devam ettirildi. İkinci bölümde, Eylem Konferansı’ndan beklentiler ve eylem önerileri tartışılarak, oylama yapıldı.
Daha sonra çeşitli çalışma grupları oluşturularak, anti-kriz hareketinin politik karakterinin ne olabileceği tartışıldı. “Kriz döneminde paylaşım politikalarında sendikaların tutumu” üzerine yapılan çalışma grubunda, iki nokta öne çıktı. Bunlardan biri, krize karşı hareketin, TİS sürecinde ücretlerin aşağıya çekilmesine karşı çıkması gerektiği konusu oldu. Ver.di ve IG Metall üyesi katılımcılar, işyerlerinde mücadelenin nasıl örgütlenebileceği ve TİS sürecine müdahalenin nasıl olabileceği üzerine tartıştılar. Sendikaların krizde, sermaye ile işçiler arasında arabulucu rolünü bırakması gerektiği ve başka bir politika izlemesini sağlamak için işyerlerinde çaba gösterilmesi, tartışmaların yoğunlaştığı konular oldu.
Konferansın son gününde bütün eylemleri ve çalışmaları örgütleyecek bir koordinasyon komitesi seçildi. DİDF’in de yer aldığı komite ilk toplantısını 10 Mart tarihinde gerçekleştirecek.

 

ZAHİDE YENTÜR

 

YOKSULLUŞTIRMA POLİTİKALARINA KARŞI KİTLESEL EYLEMLER!

Konferansın ardından yapılan basın toplantısında, hazırlık komitesi konferansta alınan kararları ve konferansı değerlendirdi. Yapılan açıklamada, “Konferansa bu kadar yoğun katılım gösteriyor ki, Avrupa genelinde devam eden yoksullaştırma politikalarına karşı, Almanya’da da tepkiler yoğunlaşıyor.’
‚Interventionischen Linke‘ adına konuşan Christoph Kleine, “18 Mayıs sabahı binlerce kişiyle, bankalar bölgesini işgal edeceğiz. Hiçbir banka çalışanı işyerine ulaşamayacak” dedi.
ATTAC adına konuşan Alexis Passadakis, “Euro kurtarma paketleri ve borçlanmayı sınırlandıran yasalar, yoksullaşmayı ve demokrasiyi hedef almakta. Alman devleti bu saldırıların ve sürecin motorudur. Biz Avrupa genelinde bu politikalara karşı devam eden mücadeleyi, burada da görünür kılacağız” dedi.
İşsizler örgütü adına konuşan Martin Bersing de, “Troyka, Hartz IV’ü tüm ülkelere ihraç ediyor. Hartz IV’ün kaldırılması için, işsizler olarak da dayanışmayı güçlendirmemiz gerekir” dedi.

Close