Semra Çelik
2025 yılı kadınlara hayatlarını olumlu anlamda değiştirecek pek bir şey getirmedi. Yılın ilk aylarında iç ve dışta “feminist politika” uyguladığını iddia eden üçlü koalisyon da, mayıs ayı sonrası kadınlara askerlik hizmetini eşitlik olarak tartıştıran, sosyal yardımları azaltmayı, emeklilik maaşını şimdilik dondurmayı hedef alan yeni koalisyon da kadınların hayatını iyileştirmedi. 2025 yılının ilk birkaç ayında Trafik Lambası Koalisyonu adı verilen SPD, Yeşiller, FDP hükümeti yönetimdeydi. 2024 yılında 308 kadının cinsiyetleri nedeniyle öldürüldüğü dikkate alındığında kadınlara yönelik büyük vaatlerle hükümet olan bu partilerin pek de başarılı olmadığı açıkça görülür. Bu hükümet döneminde kürtaj tanıtımını yasaklayan 219a paragrafı dışında bir şey değişmedi. Trafik lambası dönemi kadınlar açısından da bol vaatlerde bulunulan bir dönem oldu. Kürtajı suç olmaktan çıkaracak olan 218 sayılı paragrafın iptali koalisyon partileri tarafından bile reddedildi.
YENİ HÜKÜMET DÖNEMİ
Mayıs ayında CDU, CSU, SPD koalisyonu hükümet oldu. Başbakan Merz’in 1997’de ‘aile içi tecavüz oylaması’nda evlilikte tecavüz olamayacağı yönünde oy kullanması, 2006’da öğrenim ve meslek yaşamında kadınlara erkeklerle eşit muamale düzenlemesine karşı çıkması ve 2024 yılında kürtajla ilgili 218 sayılı paragrafın iptaline açık tavır alması, aslında bu hükümetin kadınlara sunacağı olumlu hiç bir şeyin olmayacağını göstermekteydi. Gerçekten de öyle oldu. Anayasa Mahkemesi üyeliğine SPD tarafından aday gösterilen bir kadın hakimin, kürtaj konusunda çok özgür düşüncelere sahip olduğu için seçilmemesi, izlenecek hattın altını çizdi. Bu hükümet döneminde de öncekisinde olduğu gibi İstanbul Sözleşmesi tam anlamıyla uygulanmadı, mülteci kadınlar sınırdışı edilmeye devam edildi. Kadın sığınma evlerinin kapasitesi artırılmadı, ayrılan bütçe fazlalaştırılmadı.
SİLAHLANMAYA ÇOK KADINLARA YOK!
Sosyal alanda yapılan kısıtlamalar en fazla kadınları, özellikle de bekar çocuklu kadınları etkiledi. Kadınlar önceki dönemlerde de olduğu gibi eşit veya eşit değerdeki işe eşit ücret alamadılar. Bakım işlerinin kadın işi olarak görülmesi devam etti. Özellikle ücretsiz bakım işleri, çocukların, aile ferdi yaşlıların, engellilerin bakımını üstlendikleri için yarı zamanlı ya da mini işlere mahkum oldular. Bu nedenlerle de yaşlılıkta ellerine geçen emekli maaşı çok düşük oldu, olmaya devam edecek. Bunlar ve daha fazlalarıyla kadınların yaşamını dayanılmaz hale getiren hükümetin başbakanı utanmazca kadın haklarını savunmak adına göç geçmişli olanlara saldırdı. Şehrin görüntüsünü bozan, kadınların hayatını çekilmez hale getiren göçmen erkeklerin en kısa sürede sınır dışı edilmesi yönünde planlar yapıldı, adımlar atıldı. Göç kökenli kadınlar ise başörtüleri, şehrin manzarasını bozan görünüşleriyle yine hedefti. Sözde ırkçı AfD ile arasına mesafe koyan politikacılar, AfD’nin oyunu azaltmak adına ondan daha sağcı söylem ve politikalarla kadın erkek, yerli göçmen farklılıklarını derinleştirmeyi, bu kesimleri birbirine düşürmeye devam ettiler.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET DEVAM ETTİ
Kadına yönelik cinsiyetçi şiddet ve kadın cinayetleri 2025 yılında da arttı. Kadın cinayetleri (femizid) kavramı hukuki olarak kabul edilmediğinden, namus cinayeti, ilişki dramı gibi duygusal ifadelerle erkeklerin kadınları sadece kadın oldukları için öldürmelerine bir anlamda anlayışla yaklaşıldı.
2025 yılında 17 Aralık’a kadar 130 kadın, 2 kız çocuğu, 3 bebek, iki erkek çocuğu ve 8 erkek, erkekler tarafından öldürüldü. 143 kadın, 5 kız çocuğu, beş erkek çocuğu ve 8 erkek bazıları ağır olmak üzere yaralandı. 14 kadın ve bir kız çocuğu ölümle tehdit edildi. Toplam eş, baba, partner, erkek kardeş, komşu, sınıf arkadaşı olmak üzere 278 fail kayıtlara geçti. 2025’te de LGBTİ’lerle ilgili geriye doğru planlar, bakım hizmeti yapan aile bireylerine maaş garantisi verilmemesi dışında kreş ve anaokulu yeri sıkıntısı devam ediyor. Borç freninden vazgeçilmesi sonrası “Kreşlere özel fon” talebi dilden dile dolaşıyordu ancak bir adım atılmadı.
ÇOCUKLAR
Hükümet, kadın ve aile alanında zarif ifadelerle dile getirilen niyet beyanlarıyla yetindi. Örneğin, kreşlere yönelik bir “Kalite Geliştirme Yasası” (QEG), ile daha fazla ayrıntıya girmeden dil testleri ve desteği vaat etti. Masrafı eyaletler ödeyecekti. Bu, nakit sıkıntısı çeken veya hatta aşırı borçlanan belediyelere yansıtıldı. Örneğin Tübingen, özellikle işçi ailelerinin aleyhine olacak şekilde, kreş ücretlerini artırarak açığı kapatmaya çalışıyor. Kreş, anaokulu ve okullarda personel açığı 2025 yılında da gündemdeki yerini korudu.
EMEKLİLİKTE YOKSULLUK
Emeklilik konusunda olumlu bir gelişme yok. Emekli maaşlarında erkek ve kadınlar arasında büyük fark var. Bu oran yüzde 25’in üstünde. Bunun nedeniyse düşük ücretli işler, tam gün çalışamama ve buna yol açan bakım işlerinin kadınlar tarafından üstlenilmesi. Anne emekliliği gibi küçük tavizler planlanan sosyal kesintileri telafi etmiyor. Yoksulluk özellikle kadınlar arasında yaygınlaşıyor. Emekliler, mini işlerden şişe toplamaya kadar çeşitli işlerde çalışıyorlar.
GERİCİ MÜLTECİ YASASI AİLELERİ BÖLÜYOR
Savaş hazırlıkları döneminde kadın ve aile politikası, mültecilerin “çocuklarının iyi yetiştirilmesinin” Almanya dışında gerçekleşmesi gerektiği fikrini de içeriyor. Yeni koalisyon aile birleşimini iki yıl süreyle askıya almayı planlıyor. Bu durum birçok aile için acı anlamına geliyor, kadınların ve çocukların kendi ülkelerinde acı çekmesine neden oluyor. Ailelerin parçalanması, mültecilerin Almanya’da kendilerini evlerinde hissetmelerini zorlaştırıyor. Hükümet partileri aileleri umursamıyor. Bu durum, hükümetin mülteci politikasında kadınlara ve ailelere karşı özel bir düşmanlık sergilediğinin göstergesi.
YARI ZAMANLI İŞLER ARTTI
Federal İstatistik Dairesi’ne göre, 2024 yılında Almanya’daki çalışan nüfusun toplam yüzde 29’u yarı zamanlı çalıştı. Yarı zamanlı oran hem kadınlar hem de erkekler için yeni bir zirveye ulaştı. 15 ila 64 yaş arasındakiler için istihdam oranı geçen yıl yüzde 77’nin biraz üzerinde oldu. Erkekler için oran yüzde 81’in biraz altında kaldı, bu da kadınların yaklaşık yüzde 74’lük oranından yaklaşık yedi puan daha yüksekti. Kadınlar arasında önemli ölçüde daha yüksek olan yarı zamanlı çalışma payı, çocuklarla birlikte daha da artmakta. Küçük çocuklu anneler arasında yarı zamanlı çalışma oranı yüzde 68 olarak belirlendi. Üç yaşından küçük çocuklu anneler için bu oran yüzde 73 ile daha da yüksekti. Erkekler ve kadınlar arasındaki fark son 20 yılda önemli ölçüde daraldı: 2005’ten bu yana, kadınların istihdam oranı yaklaşık yüzde 14 oranında artarken, erkeklerdeki artış yüzde 10’un biraz altında daha az belirgindi.
KADIN ERKEK GELİR FARKI YÜZDE 16 OLDU
Federal İstatistik Dairesi’ne göre, Almanya’da kadınlar bu yıl da erkeklerden önemli ölçüde daha az kazandı. Kadınlar saatte ortalama 22,81 € alırken, erkekler 27,05 € kazandı. Böylece cinsiyetler arası ücret farkı oranı yüzde 16’ya ulaştı. 2023’te bu oran yüzde 18, 2006’da ise yüzde 23 idi. Federal İstatistik Dairesi, ücret farkının neredeyse üçte ikisini (%60) kadınların daha sık yarı zamanlı ve düşük ücretli işlerde çalışmasına bağlıyor. Bu da, düzeltilmiş cinsiyetler arası ücret farkı olarak adlandırılan 1,71 euroluk bir fark bırakıyor. Aynı işi yapan ve eşit niteliklere sahip kadınlar, erkeklerden saatte yüzde altı daha az kazanıyor.
KADIN MÜCADELESİ SÜRDÜ
2025’te de 8 Mart uluslararası emekçi kadınlar günü ve 25 Kasım şiddetle mücadele günü, kitlesel gösterilerle mücadelenin öne çıkarıldığı günler oldu. 28 Eylül Güvenli Kürtaj Günü’nde de hükümetin gerici uygulamaları protesto edildi. Friedrich Merz’in kadınları korumak kisvesiyle yaptığı ırkçılığa, kadınlar tarafından ‘Biz sizin kızınız değiliz!’ sloganıyla sokak eylemleri, salon toplantıları ve imza kampanyalarıyla karşı çıkıldı. Yıl boyu yapılan işçi, öğrenci eylemlerinde, antifaşist protestolarda kadınlar güçlü şekilde yeraldılar.

