Written by 10:12 POLITIKA

AB İsrail’e yaptırım mı uyguluyor?

YÜCEL ÖZDEMİR

Avrupa Birliği Komisyonu çarşamba günü Gazze’deki soykırım nedeniyle beklenen “yaptırım paketini” açıkladı. Ayrıntılara bakıldığında ortada sadece AB liderler zirvesine “yaptırım” adına dilek ve temenniler var. Uygulanma olasılığı ise çok zayıf. Bu nedenle iki yıldır İsrail’in işlediği insanlık suçuna tam anlamıyla destek veren AB, artık insan aklı ve vicdanının kabul edemediği savaş sahneleri karşısında bir şeyler yapma adına ilan ettiği sözde yaptırım paketinin, İsrail’in siyonist rejimine geri adım attırma konusunda ciddi baskı oluşturmayacağı bugünden söylenebilir.
Kamuoyuna sanki çok önemli yaptırımlar içeriyormuş gibi sunulan paket, İsrail’in AB’ye ihracatının yaklaşık yüzde 37’sine tekabül eden ve 6 milyar avro değerindeki ticaret yasağını kapsıyor. Yani, İsrail’e ihracatın tümünü kapsayan bir yaptırım gündemde değil.
AB, İsrail’in toplam dış ticaretinde yüzde 32’lik paya sahip. 2024’te iki taraf arasındaki ticaret hacmi 42.6 milyar avro olarak gerçekleşirken, bunun 15.9 milyar avrosunu AB’nin İsrail’den ithalatı, 26.7 milyar avrosunu ise AB’nin İsrail’e ihracatı oluşturdu. Sadece yüzde 37 ile sınırlandırılan bir ticaret yaptırımının İsrail’i caydırmayacağı söylenebilir.
2023 verilerine göre İsrail AB’nin en büyük ekonomisi olan Almanya’ya yaklaşık 2 milyar dolar değerinde mal satarken, 5.2 milyar dolarlık mal da ithal etmiş. Aynı yıl İsrail’in en fazla ithalat yaptığı beş ülke: Çin, ABD, Almanya, Türkiye ve İtalya. 2023’te İsrail’in en fazla mal sattığı ilk beş ülke arasında Almanya yok, ancak Türkiye (yüzde 3.2) yer almaya devam ediyor.
Bu arada İsrail ihracatında AB’den daha fazla paya sahip ABD’nin İsrail’e sınırsız desteği devam ederken, en büyük ticaret ortağı Çin sessizliğini korumaya devam ediyor. Bu tablo elbette AB’yi ve onun en büyük ekonomik gücü olan Almanya’yı da cesaretlendiriyor. AB Komisyonunun yarım yamalak ilan ettiği ekonomik yaptırım önerilerine Almanya’nın tepkisi ağırdan almak oldu. Hükümet Sözcüsü Stefan Kornelius, “Alman hükümeti bu konuda henüz nihai bir görüş oluşturmuş değil. Bu tür önlemler sonucunda İsrail’in politikasının değişeceği beklentisi muhtemelen abartılı. Yaptırımlar her zaman hedefe yönelik olmalı” açıklamasında bulundu. Dolayısıyla, önümüzdeki AB zirvesinde Almanya’nın yaptırımlara destek vermesi bugünden bakıldığında güçlü bir olasılık görünmüyor.
Almanya’nın onay vermediği ekonomik yaptırımın bir karşılığının olmayacağının farkında olan AB Dış İlişkiler Yüksek Komiseri Kallas, Euronews kanalına verdiği röportajda “Gazze’deki durumun savunulamaz olduğu konusunda hemfikirsek ve İsrail hükümetini rotasını değiştirmeye ikna etmek istiyorsak, o zaman bunu başarmak için ne yapabiliriz?​” diye sordu ve Almanya’ya “Alternatif çözümler önermesi” çağrısında bulundu.
Ticaret Komiseri Sefçoviç’in “Bu adımı atmak zorunda kaldığımız için üzgünüz” diye ilan ettiği pakette yer alan önerilerin karara dönüşmesi için nitelikli çoğunluk gerekiyor. AB nüfusunun en az yüzde 65’ine denk gelen 15 ülkenin onaylaması gerekiyor.
Komisyonun bir diğer önerisi ise insan hakları ihlalleri ve nefret söylemi nedeniyle İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ile Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in yaptırım listesine alınması. İspanya, Hollanda ve Slovenya dahil olmak üzere birçok Avrupa ülkesi her iki ırkçı bakanı “istenmeyen kişiler” ilan etmişti. Bunun AB çapında geçerli olması için 27 üye ülkenin de öneriyi kabul etmesi gerekiyor.
Gelişmeler, AB içinde İsrail’e yönelik izlenecek politikalar konusunda önemli farklılıkların olduğunu gösteriyor. İspanya, Belçika, Hollanda gibi ülkeler en sert şekilde İsrail’in cezalandırılmasını isterken, Almanya, Avusturya, İtalya, Macaristan durumu geçiştirmenin hesabında.
Ancak bu ülkelerdeki halklar arasında hem İsrail’e hem de hükümetlerin izlediği politikalara tepki her geçen gün büyüyor. Almanya’da İsrail’i protesto gösterileri uzun bir süre kriminalize edilirken, eylemler kitleselleşerek sürmeye devam etti. Geçtiğimiz hafta sonu Berlin’de Gazze’deki soykırıma karşı sanatçıların çağrısıyla yapılan eyleme 20 binden fazla insan katıldı. 27 Eylül’de ikinci büyük bir gösteri daha yapılacak.
İsrail, başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin desteğiyle Gazze’yi insansızlaştırıp işgal etmenin adımlarını sürdürürken halklar arasında tepki büyümeye devam edecek. Aynı durum İsrail içinde de geçerli. Salı günü İsrail sinemasının en büyük ödülü “Ophir Award”ı “Hajam” (Deniz) filminin alması da bunun ifadesi. Uzun metrajlı film, hayatında ilk kez Tel Aviv’de denizi görmek isteyen Batı Şerialı 12 yaşındaki çocuğun hikayesini anlatıyor. Birçok yönetmen ve konuk ödül törenine Gazze’deki soykırımı protesto etmek için siyah kıyafetlerle katıldı. Film, hüzün ve öfke içinde aldığı bu ödülle Oscar’da en iyi yabancı film kategorisinde yarışacak. Görünen o ki Gazze bu yılki Oscar törenine de damgasını vuracak.
Bunca şiddete, soykırıma, emperyalist ülkeler ve egemen sınıfların desteği ya da sessizliğine rağmen, en karanlıkta bile geleceğe dair umut kendisini gösteriyor. Gazze, halkların öfkesinin merkezinde olmaya devam edecek. Aralarında AB’nin de olduğu İsrail’e siper olan gericiler ittifakı ise er ya da geç mahkum olacak.

Close