Written by 10:00 AVRUPA

ABD ile Gümrük Anlaşması Avrupa için kötü bir anlaşma

Ursula von der Leyen, Donald Trump’a boyun eğmek zorunda kaldı çünkü Trump daha güçlüydü ve AB temsilcileri son haftalarda çekingen davrandılar. Böyle bir ABD başkanıyla rekabet etmenin yolu bu değil.

Alexander Mühlauer/Süddeutsche Zeitung
Bu anlaşma Avrupa için kötü bir anlaşma. Donald Trump, gümrük tarifesi anlaşmazlığında AB’ye sadece hakaret etmekle, onu küçük düşürmekle ve şantaj yapmakla kalmadı, aynı zamanda sonunda istediğini de elde etti. ABD Başkanı şimdi AB’den ithal edilen mallara tamamen keyfi bir şekilde %15 gümrük vergisi uyguluyor. Peki ya Avrupa? Buna izin mi verecek?
Bunun nasıl gerçekleştiğini anlamak için, Trump’ın sözde “Kurtuluş Günü” olarak adlandırdığı Nisan ayındaki o unutulmaz güne geri dönmek gerekiyor. ABD Başkanı o gün dünyaya ticaret savaşı ilan etmişti. O zamandan beri AB, bu savaşa karşı kendini savunamadı. 27 Üye Devletin büyük bir kısmı tek sesle konuşmak yerine, sinirli bir tavuk sürüsü gibi davrandı
Trump’ın tehditlerine nasıl karşılık verecekleri konusunda anlaşamadılar. Ve bu yüzden ilk başta hiçbir şey olmadı. Trump başlangıçta otomobil, çelik ve alüminyuma yüzde onluk bir taban gümrük vergisi ve çok daha yüksek sektörel gümrük vergileri koydu. AB misilleme olarak gümrük vergileri hazırladı ancak uygulamadı. Trump’ı kışkırtmak istemediler. Ve umutları da tam olarak neydi?
AB müzakerelerde çok ılımlı davrandığı için Alman otomobil şirketleri doğrudan Washington ile görüşmeyi tercih etti. Bunu yaparak, tıpkı kamuoyu önünde hızlı bir anlaşma çağrısında bulunan Şansölye Friedrich Merz’e yaptıkları gibi, AB Komisyonu’nun otoritesini baltaladılar. Bu arada Brüksel’de, İngiltere’nin yüzde onluk gümrük vergisi anlaşmasıyla alay ettiler; biraz kibirli bir şekilde, bundan daha fazla yararlanacaklarını söylediler. Trump, müzakerelerin ortasında, 1 Ağustos’a kadar bir anlaşma sağlanamazsa %30 gümrük vergisi tehdidinde bulunana kadar, giderek daha fazla AB üyesi ülke şunu fark etmedi: Trump’a güçle karşılık verilmeli, yoksa onları ciddiye almayacak. Ancak bu farkındalık çok geç geldi.

Trump ile AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen arasında İskoçya’da gerçekleşen görüşmede, Avrupa yalnızca hasar kontrolüyle ilgileniyordu. Durum böyle: Trump, ABD hazinesi için gümrük vergisi gelirine ihtiyaç duyuyor. Bu nedenle Avrupa, Trump’ın daha da yüksek gümrük vergilerine maruz kalmamak için %15 gümrük vergisini kabul etti. Bu, daha kötü bir anlaşma uğruna bir anlaşma. Ne daha fazlası ne de daha azı.
Alman otomotiv endüstrisi için gümrük vergisinin artık %27,5 yerine %15  (gerçi bu bile Trump’ın ikinci döneminden önce uygulananın kat kat üzerinde) olması doğru bir adım. Uçak parçaları, bazı kimyasallar, jenerik ilaçlar ve tarım ürünleri gibi bazı mallara hiçbir karşılıklı gümrük vergisi uygulanmayacak olması da iyi bir gelişme. Ancak Trump ve von der Leyen arasındaki anlaşma şimdilik sadece bir çerçeve anlaşma. Hâlâ müzakere edilecek çok şey var.
Her halükârda, bu anlaşmanın ne kadar süreceğinden kimse emin değil. Şu anda sözde bir güvenceye sahip olan ve Trump’ın gümrük vergilerinin getirdiği maliyetleri muhtemelen Amerikalı müşterilerine yansıtacak olan şirketler bile. Daha fazla rahatlama elde etmeye çalışacak olanlar sadece Alman otomobil üreticileri değil. VW CEO’su Oliver Blume, Volkswagen’in ABD’ye yatırdığı her dolar için bir dolarlık gümrük vergisinden muafiyet istediğini açıkladı. Bunun olup olmayacağını kimse, muhtemelen ABD Başkanı bile bilmiyor.
Kesin olan tek şey, Trump ile birlikte ABD’nin kurallara dayalı, serbest küresel ticareti terk etmiş olması. Washington içinse tek bir şey geçerli: Orman kanunu. Ve durum böyle olduğu için, AB artık Amerika Birleşik Devletleri’nden daha fazla sıvılaştırılmış doğal gaz ve askeri teçhizat satın almak zorunda. Ya da Trump’ın İskoçya’da söylediği gibi: AB’nin yüksek tarifelerden “kurtulmak için para ödemesi” gerekiyor. ABD Başkanı’nı neyin harekete geçirdiğini anlamak için çok daha fazlasını bilmenize gerek yok.

Avrupa artık Amerika Birleşik Devletleri’ne güvenemez. AB, özellikle Hint-Pasifik’te olmak üzere dünya çapında serbest ticaret anlaşmalarını ilerletmeli. Hukukun üstünlüğünü savunan bir devletler konfederasyonu olarak hareket edebilir. Von der Leyen’in Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) yeni bir versiyonunu oluşturma planı doğru. Ancak, bunun Trump’ı pek etkilemeyeceği de oldukça kesin.
En azından prensipte etkileyici olan bir şey daha var: Tek pazarıyla AB, hâlâ dünyanın en büyük serbest ticaret bölgesi. Özellikle büyük ABD dijital şirketleri için devasa bir pazar. Trump ile yeniden bir çatışma yaşanırsa, Avrupa Birliği nihayet Amazon ve Meta gibi şirketlere vergi uygulamaya hazır olmalıdır. AB, ancak bu şekilde bu başkana gümrük vergisi tehditlerine karşı koyabileceğini gösterebilir. Bunu başaramazsa, gelecekteki anlaşmalar her şeyden önce tek bir şeyi temsil etmeye devam edecektir: çekingenlik.
Çeviren: Semra Çelik

Close