Yücel Özdemir
Türkiye ve Almanya ilişkileri, İkinci Dünya Savaşı’nın bitişinden bu yana iki temel eksen üzerinden yürüyor: Stratejik ortaklık ve emek göçü. Her iki ülkenin temsilcilerinin karşılıklı ziyaretleri sırasında, dönemin ihtiyaçları ve gündemin yoğunluğundan bağımsız olarak bu iki konuya değinmeden geçmiyorlar.
17 Ekim’de Türkiye’yi ziyaret eden Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul’un gündemi de asıl olarak bu iki konu üzerine oldu. Wadephul, Ankara’da görüştüğü mevkidaşı Hakan Fidan ile düzenlediği basın toplantısında Türkiye’yi “İstikrar ve güvenlik için anahtar rolündeki ortak” olarak tanımladı. Halen Alman Dışişleri Bakanlığının internet sitesinde yer alan Wadephul’un mesajında, ayrıca Türkiye’den “Dış politikada büyük bir iş birliği potansiyeli taşıyan ülke” diye söz ediliyor.
Wadephul’den sonra Merz Ankara’da
Bu “iş birliği potansiyeli”nde Türkiye’nin NATO üyesi olmasının elbette bir önemi var. Wadephul’un Türk-Alman ilişkilerine kazandırmak istediği “stratejik derinlik”, 30 Ekim’de Ankara’yı ziyaret edecek Başbakan Friedrich Merz’in de başlıca gündemi olacak. Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’da yakın müttefik olduğu Türkiye ve İsrail üzerinden çıkarlarını hayata geçirmeyi planlayan Merz, bu nedenle Erdoğan ile yakın ilişkiler kurmaya özen gösteriyor.
Almanya’nın bölgesel çıkarlar için Türkiye ile ilişkileri yenileme ve derinleştirme üzerinden belirlenen stratejiye karşılık Ankara, uzun süredir Almanya ve AB’den almak istediklerinin bir kısmını Merz’in önüne sürecektir. Bunların başında Eurofighter savaş uçakları geliyor. Daha öneki Başbakan Olaf Schol ve hükümetinin Eurofighterler konusunda yaktığı yeşil ışığı Merz de devam ettirecek. Ziyarette konuyla ilgili çok fazla pürüzün çıkması beklenmiyor.
Ankara’nın duymak istedikleri söylenecek
Muhafazakar Merz, sorunlu görünen Türkiye’nin AB’ye üyelik müzakereleri konusundaki ilerlemelerde de, çok fazla istekli olmasa da, reddeden bir yaklaşım içinde olmayacak. Türkiye’de basına ve muhalif partilere yönelik baskılar da Merz’in gündeminde olmayacak. Dışişleri Bakanı Wadephul, ziyaret kapsamında Alman birinci televizyon kanalı ARD’ye yaptığı açıklamada bu durumu şu şekilde özetlemişti: “Demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü Avrupa Birliği’nin temel konularıdır. Ancak şunu da vurgulamak isterim: AB-Türkiye ilişkilerinde ilerleme istiyoruz. Gümrük Birliğinin güncellenmesini ve vize serbestisi istiyoruz.”
Bunlar tam da Ankara’nın duymak istediği mesajlar olacak.
Alman Basın Dairesi tarafından ziyaretle ilgili basına geçilen bilgi notunda, her iki liderin görüşme sonrasında ortak basın toplantısı düzenleyeceği belirtiliyor. Bundan, görüşme öncesinde Dışişleri Bakanları düzeyinde sağlanan harmoninin Erdoğan-Merz görüşmesi sonrasında da beklendiği sonucu çıkarılabilir.
Almanya ve AB, güvenlik ve kriz konularının Türkiye’nin desteğini alarak aşmanın hesaplarını yapıyor. Bu çerçevede Alman hükümeti Eurofighter savaş uçaklarının dışında diğer savunma projelerinde de birlikte çalışmayı teklif edebilir.
‘Şehir manzarası’ ve Türkiye’den göçün 64. yılı
Merz’in Ankara ziyaretinin, Türkiye ile Almanya arasında bundan 64 yıl önce imzalanan iş gücü anlaşmasının yıl dönümüne denk gelmesi ayrı bir önem taşıyor. Bu nedenle Türk-Alman ilişkilerinin ikinci ayağı olan Türkiye kökenli göçmenler, bu görüşmede daha da öne çıkabilir. Çünkü Merz’in buna ihtiyacı var.
İki hafta önce yaptığı “Göçmenler şehirlerimizin manzarasını bozuyor” açıklaması nedeniyle ülke genelinde on binlerce insanın sokakta protesto ettiği Merz, ilk etapta kastettiği mültecilerle diğer göçmenler arasında bir ayrım yapmaya gerek görmemişti. Ankara ziyareti sırasında, özellikle Almanya’nın kalkınmasında rolü olan Türkiye kökenli işçilere ve onların çocuklarıyla torunlarına sıcak gelebilecek mesajlar verebilir.
Keza Wadephul bu mesajı, gitmeden önce Hürriyet gazetesi üzerinden vermişti ve “İş gücü anlaşması Almanya için günümüzde de halen önemli ve belirleyicidir. Almanya’da ‘ekonomik mucizeyi’ mümkün kılan, zaman zaman çok zor koşullar altında yoğun çalışmış olan Türkiye’den gelen kadınlar ve erkekler de çok önemli bir rol oynamışlardır. Bu insanlar çağdaş sanayi ülkesi Almanya’nın inşasına katkıda bulunmuşlardır” demişti.
Merz’in de benzer mesajlar vererek, Türkiye kökenli göçmenler üzerinden ırkçı görüşlerinin üzerini örtmeye çalışması şaşırtıcı olmayacaktır.

