Written by 16:24 POLITIKA

Avrupa siyaseti ve silah sanayisi, savaş için birleşiyor

YÜCEL ÖZDEMİR / Köln

Alman silah tekeli Rheinmetall son yıllarda en fazla silah satan, kâr yapan tekeller arasında. Bu nedenle her fırsatta kamuoyunda tartışılıyor. Türkiye’nin Afrin’de saldırdığı 2018’de ihtiyaç duyduğu tankları Almanya’dan almak için yaptığı girişimlere tepki gösteren savaş karşıtları “Rheinmetall Silahsızlandırılsın/Entwaffnen” adı altında bir inisiyatif kurdular. 26-31 Ağustos tarihler arasında Köln’de binden fazla kişinin katıldığı bir kamp düzenleyen inisiyatifin sözcülerinden Jonah Fischer ile Rheinmetall’i, zorunlu askerlik tartışmasını ve barış mücadelesini konuştuk.

Neden Rheinmetall tekeli sizin odağınızda? Başka silah şirketleri de var…

Çünkü Rheinmetall Almanya’nın en büyük silah tekeli ve devleti ve toplumunun yaşadığı militarizasyonda çok önemli bir rol oynuyor. İnisiyatifimiz aslında 2018’de Türkiye’nin Afrin’e saldırıları sırasında kuruldu.

O zaman Türk ordusu, Rheinmetall ve KMW (Krauss-Maffei Wegmann) tarafından üretilen Leopard 2 tanklarını kullanmıştı. Fikir şuydu: Pratik uluslararası dayanışmayı göstermek. Silahların üretildiği yerde, yani Rheinmetall’in Lüneburger Heide’deki tesislerinde protesto düzenledik. İttifakın adı da böyle ortaya çıktı.

Yıllar içinde şirket sürekli büyüdü ve silahlanmaya aktarılan milyarlardan başka hiçbir şirketin olmadığı kadar faydalandı. Dahası, tekel siyasette de çok önemli bir rol üstleniyor. Siyaset, ordu ve sanayi arasındaki bu ilişki, savaş sanayisinin inşasının temelini oluşturuyor.

Kampınızın Köln’de başladığı gün Rheinmetall’in yeni bir fabrikası açıldı. Politikacılar da katıldı…

Evet, örneğin SPD Eş Başkanı ve Maliye Bakanı Lars Klingbeil de oradaydı. Biz de Köln’de yeni fabrikaya karşı tavrımızı doğrudan ortaya koyduk. Bir yandan Ukrayna’daki savaşı sürdürmek, öte yandan da savaş kabiliyetine dayalı bir sanayi temeli oluşturmayı hedefliyorlar. Siyaset ile silah sanayisinin bu yakın iş birliği, bu politikanın bilinçli olarak koordine edilmek istenmesinden kaynaklanıyor. Hem de mümkünse Avrupa düzeyinde.

AB Komisyonunun da Avrupa’daki silah şirketlerini birleştirme planları var. Bu, Rheinmetall CEO’su Armin Papperger’in “Avrupa sistem evi” hayaliyle örtüşüyor. Onun planına göre Rheinmetall ve Fransız şirketleri bu sisteme önderlik edecek, daha küçük ülkeler ise silah şirketleriyle onların kontrolüne girmek zorunda kalacak.

Silah sanayisi giderek güçleniyor. Büyük bir savaş ihtimali artıyor. Kampta bu süreçler nasıl tartışıldı ve ele alındı?

Savaş zaten uzun süredir dünyanın birçok bölgesinde gerçeklik. Kampımızda dünyanın farklı yerlerinden yoldaşlarla sayısız atölye yaptık. Sıkça sorulan soru şu: Büyük savaş aslında çoktan başlamamış mıydı? Belki coğrafi olarak henüz tek bir noktada yoğunlaşmadı. Ama İtalyan yoldaşlarımızdan biri kampta şunu sordu: “Üçüncü dünya savaşı aslında başlamış olabilir mi?​” Yaşadıklarımız o kadar küresel ki, artık böyle adlandırabilir miyiz?

Bence hâlâ daha fazla tırmanma ihtimali var. Ukrayna savaşında NATO, AB ve Rusya arasında daha doğrudan bir çatışma çıkabilir. Zaten bu sürekli kışkırtılıyor. Savaş giderek genişliyor, nükleer silah kullanımından bile söz ediliyor.

Almanya’nın hedefi, Başbakan Merz’in açıkça söylediği gibi, Avrupa’nın en büyük ordusunu kurmak. Bu hafta hükümet, zorunlu askerlik için kapıyı araladı. Siz gençler bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz buna kesin olarak karşı çıktık. Zenginler savaş istiyor, gençlik ise gelecek. Gençler de buna karşı örgütleniyor. Zorunlu askerlik şimdilik küçük ve adım adım ilerliyor. Bunun nedeni de Alman ordusunun yılda 5 binden fazla asker eğitememesi. Sonra kapasitelerini artıracaklar, mali olarak da. O zaman muhtemelen yeniden zorunlu askerlik gelir. Bu durumda gençlerin güçlü bir tepki göstereceğini düşünüyorum.

Örneğin bu yıl “Rheinmetall’i Silahsızlandırın” eylem haftası kapsamında SPD’nin bir parti bürosu işgal edildi, zorunlu askerlik de orada protesto edildi.

Bununla ilgili ciddi bir hareketlenme var. Yerel ve bölgesel birçok ittifak kuruldu. DFG-VK (Almanya Askeri Hizmet Karşıtları Derneği) de yeniden askeri hizmeti reddetmenin yollarını anlatıyor. Bu mesele uzun süre gündemde kalacak.

‘Yeni bir antimilitarist hareketin başındayız’

Alman hükümeti Avrupa’nın en büyük ordusunu kurmaya çalışıyor. Peki savaş hazırlıkları çağında barış hareketi ne durumda?

Bence biz, büyük bir antimilitarist hareketin henüz başındayız. Elbette karşımızda NATO, AB, Alman devleti ve devasa silahlanma gücü var. Bunlara kıyasla şu anda fazla etkimiz yok. Ama giderek daha netleşen sol güçler ortaya çıkıyor ve toplumda yankı bulabiliyor. Savaşa karşı bir toplumsal hava yaratmamız lazım; ancak o zaman büyük bir hareket inşa edebiliriz.

Alman halkında böyle bir hava var mı? Yıllarca savaş karşıtı tutum “Bir daha asla!” olmuştu…

Kamuoyu medya ve siyaset tarafından güçlü biçimde yönlendiriliyor. İkisi de tek ses halinde savaş propagandası yapıyor. 2022’de Ukrayna savaşı başladığında bu propaganda çok daha etkiliydi. İsrail’e verilen destek de o zaman daha yaygındı.

Ama savaş uzadıkça, onun ne kadar anlamsız, ne kadar yaşam düşmanı olduğu, Gazze’de soykırıma dönüştüğü daha açık hale geliyor. İnsanlar savaşın söylendiği gibi “iyi” olamayacağını fark ediyor.

Son üç yılda çok şey değiştiğini düşünüyorum.

İnsanlar içgüdüsel olarak temkinli. Anketlerde “Evet, zorunlu askerlik olsun” diyorlar ama “Siz gider misiniz?​” diye sorulduğunda çoğu “hayır” cevabını veriyor. Özellikle gençler, yani doğrudan etkilenecek olanlar. En önemlisi de bu.

Close