1973’te Köln’deki Ford fabrikasında Türkiyeli işçilerin öncülüğünde gerçekleşen ve Almanya’yı sarsan “vahşi grev”, yarım asır sonra sahnede. Senaryosunu Nedim Hazar’ın yazdığı müzikal, işçi sınıfı mücadelesini türküler ve şarkılar eşliğinde genç kuşaklara aktarıyor.
YÜCEL ÖZDEMİR
Bundan 52 yıl önce, 24-30 Ağustos 1973’te Köln’de bulunan Ford fabrikasında, başını Türkiye’den gelen işçilerin çektiği büyük ve görkemli grev, Almanya’da sınıf mücadelesi açısından en tartışmalı grevlerden biri olarak tarihe geçti. Aradan yarım asırdan fazla zaman geçmesine rağmen hâlâ gündemde.
Türkiye’ye izne giden ancak zamanında dönemeyen 300 işçinin işten atılmasına karşı, 24 Ağustos günü ani bir tepkiyle başlayan grev, altı gün boyunca kelimenin tam anlamıyla Almanya’yı sarstı. Fabrikayı işgal eden, giriş-çıkışları kapatan işçilerin bu eylemi siyaset ve medya tarafından “Wilde Streik” (Vahşi Grev) olarak tanımlanıp kriminalize edilmeye çalışıldı. Ford’da örgütlü IG Metall sendikası da greve destek vermedi.
Böyle olunca, büyük çoğunluğu Türkiye’den gelen işçilerden oluşan grevciler bir yanıyla yalnız bırakıldı. Ancak diğer yanıyla Köln’den başlayarak geniş bir dayanışma örgütlendi. Ford’un önünde pek çok etkinlik düzenlendi, içeridekilere yemekler taşındı. Bu dayanışmayla birlikte işçilerin talepleri de genişledi. Sadece işten atılanların geri alınmasını değil, saat ücretine bir Alman Markı zam yapılmasını, ağır çalışma koşullarının hafifletilmesini ve insanca bir yaşamı istediler.
Dönemin Başbakanı Willy Brandt ve Türkiye’nin Bonn Büyükelçisi Vahit Halefoğlu, grevi bastırmak için devreye girdi ancak sonuç alınamadı. İşçiler taleplerinde kararlıydı. Fabrika içinde kurulan komitenin öncülüğünde süren direniş, altıncı günün sonunda bastırıldı. İşten atılanların geri alınması kabul edildi, fakat grevin öncüleri işten çıkarıldı. Bunların başında grevin doğal lideri hâline gelen Baha Targün vardı.
Türkiye’den gelen birinci kuşak işçilerin merkezinde olduğu, İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanya işçi sınıfı tarihinde bir ilk olan bu grev, bugüne kadar pek çok kitaba ve araştırmaya konu oldu. Şimdi ise bir müzikalle sahneye taşınıyor.
Senaryosunu müzisyen Nedim Hazar’ın yazdığı “Baha ve Çılgın 70’ler” adı verilen müzikalin provaları başladı. 10 Ekim’de galası yapılacak. Sonrasında sahnelenecek müzikalde sadece profesyonel oyuncular değil, Ford grevinin tanıkları Peter Bach ve Seyfettin Kurt da sahnede olacak. Ayrıca birinci kuşak işçilerin kızları –bugün farklı mesleklerde çalışan kadınlar– kurdukları koroyla müzikale dahil oluyor. Müzikalde söylenen türküler ve şarkılar, izleyiciyi 1970’li yılların “çılgın Türkiye’sine” ve Avrupa’sına götürüyor.
Müzikal, 1970’lerin başında Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu’ndan etkilenen Baha Targün etrafında “Gemerek’te çevirmişler Deniz Gezmiş’in yolunu” marşıyla başlıyor, ardından 68 hareketine damga vuran şarkılarla devam ediyor. Bir bakıma müzikle 70’li yılların sınıf mücadelesi tarihine yolculuğa çıkılıyor. Elbette merkezinde Ford grevi var.

Nedim Hazar / Foto: Sanat-Esemble
Gazetemize konuşan Nedim Hazar, aradan 52 yıl geçmesine rağmen hep gündemde kalan Ford grevini müzikalle sahneye taşıma fikrini şöyle anlatıyor: “Dört yıl önce Almanya Türküleri adı altında Almanca ve Türkçe göçle ilgili türkülerden oluşan bir konser dizisi hazırlamıştık. Filmi de yapılmıştı. Bununla Almanya’daki kültürel birikimi göstermiştik. Şimdi ise 70’lere damgasını vuran, Alman basınında hep ‘Türk grevi’ ya da ‘vahşi grev’ olarak anılan Ford grevini sahneye taşıyoruz. Yasal yollarla değil, kendiliğinden gelişen, sonra da Baha Targün’ün lideri haline geldiği bir grevdi bu. O dönemde ‘misafir işçi’ (Gastarbeiter) denilen göçmen işçiler ağır sömürü altındaydı. Ford grevi bir bakıma ‘yetti artık’ patlamasıydı. Greve katılan 6 bin işçiden söz ediliyor.”
“Türk Grevi” Almanya Tarihine Mal Oldu
Nedim Hazar, Ford grevinin geçmişte ve günümüzde hep “Türk grevi” olarak tanımlandığını, Almanya tarihinden koparılmaya çalışıldığını vurguluyor. Müzikalin amaçlarından birisi de bunun Almanya tarihinin bir parçası olduğunu göstermek. Hazar, bu konuda yaşanan değişimi şöyle aktarıyor: “Çalışmasını başlattığımız bu müzikal sayesinde Almanya Demokrasi Tarihi Vakfı, grevin Almanya demokrasi tarihinin bir mihenk taşı olduğuna dair karar aldı. Oyunun gösteriminden kısa bir süre önce, grevde yer alan ve hâlâ hayatta olan tanıklara plaket verecekler. Böylece 1973’teki grev, ‘Türk grevi’ olmaktan çıkıp Almanya’nın demokrasi mücadelesinin parçası haline gelecek. Bu çok önemli.”
1970’lerin başında işçi sınıfı mücadelesi yükseliyor, 68 dalgasının etkisi sürüyordu. Almanya’da pek çok fabrikada önemli eylemler ve grevler gerçekleşti. “Petrol krizi” öncesine denk gelen bu süreçte, özellikle “en alttakiler” konumundaki Türkiyeli işçiler mücadelenin ön saflarında yer aldı. Ford grevi hem bu mücadelenin zirvesi hem de Türkiyeli işçilerin sendikal hareket içindeki rolünü görünür kılan bir dönüm noktası oldu. Yerli ve göçmen işçilerin ortak mücadelesi döneme damgasını vuruyordu. Bu nedenle, 70’lerin işçi eylemleri bugün açısından da farklı ülkelerden işçilerin ortak talepler etrafında birleşmesinin mümkün olduğunu göstermesi bakımından önemli. Müzikalde buna dair kısa bir kesit de yer alıyor.
Ford grevi sırasında yükselen dayanışma ve coşkuyu genç kuşaklara aktarmayı hedeflediklerini söyleyen Hazar şöyle devam ediyor: “Grevin içinde olan bir Alman ve bir Türkiyeli sahnede yaşadıklarını anlatıyor. Her ikisi de 80 yaşını geçti. Onların anlattıkları coşkuyu aktarmaları çok değerli. Bu, Türkiyeli işçilerin Almanya’ya göç tarihinde en önemli olaylardan biri. Ayrıca bitmiş bir mücadele de değil. Bu yıl da Ford’da grevler oldu. İşçiler huzursuz ve her an yeni bir şey olabilir. Müzikalde işlediğimiz birçok konu halen güncel. Irkçılık, ayrımcılık, grev yasakları bugün de geçerli.”
Ford grevinin yapılış tarzı, işgal edilen fabrikada çekilen halaylar, söylenen türküler, bakımından da Almanya için bir ilk. Galası 10 Ekim’de Köln’deki Comedia Theater’de yapılacak müzikal, 4-6 Kasım tarihleri arasında aynı salonda yeniden sahnelenecek. Önümüzdeki yıl ise Stuttgart, Hamburg, Bremen, Nürnberg, Neuss ve Berlin’de gösterimler yapılacak.
Müzikle işçi sınıfı mücadelesinin tarihine yolculuk niteliğindeki müzikal hakkında daha ayrıntılı bilgi almak isteyenler sanat-ensemble.de adresine bakabilir.