Written by 17:00 AVRUPA

Benim neslimdeki doktorlar bu grevi destekliyor: Bunun nedenini anlamak için tıp diplomasına gerek yok

Michael Akadiri
The Guardian

İngiltere’deki asistan doktorlar 25 Temmuz sabah 7’den 30 Temmuz sabah 7’ye kadar, tam beş gün boyunca grevde olacaklar. Ben de dayanışma içinde onlara katılacağım. Sınıf olarak asistan doktor olmama rağmen, şu anda NHS (ulusal sağlık sistemi) İngiltere’de serbest olarak çalışıyorum, bu nedenle “geliştirilmiş grev oranları” gibi cazip tekliflere rağmen, söz konusu günlerde çalışmamayı seçerek meslektaşlarımı destekleyeceğim.

Doktorlar kamu sektöründe ücret anlaşmazlığı yaşadıklarında, “kahraman” statümüz, sorumluluktan kaçma ve kişisel çıkar peşinde koşma suçlamalarıyla kaybolur. Bu tutumlar, farklı nesil doktorlar arasında bile görülür. Bu sektörde para konusunu tartışmak tarihsel olarak tabu olmuştur. 2011 ile 2016 yılları arasında tıp fakültesinde okuduğum dönemde, öğrencilerin “Para kazanmak için” tıp okumak istediklerini ima ettikleri için deneyimli doktorlar tarafından azarlandıklarını hatırlıyorum. “Gözlerinde para işareti olan” öğrencilere ise şehirde bir kariyer aramaları tavsiye ediliyordu. Finansal konuları tartışmaya gerek yoktu, çünkü doktorluğun zorlu ve asil bir meslek olduğu, sizi zengin yapmayabilir ama finansal açıdan güvende olmanızı sağlayacağı anlaşılıyordu.

Bu tür bir mali güvencenin örneği olarak danışmanları gösterebiliriz. Yıllarca süren zorlu bir eğitimin ardından, mesleğinin zirvesine, en üst noktasına ulaştıkları söylenebilir. Birçoğu, hafta sonları asistan doktor meslektaşlarının yerini dolduruyor, böylece asistanlar güvenli bir şekilde grev yapabiliyor. Bildirildiğine göre, bir vardiya için 6 bin sterlin talep etmeleri tavsiye ediliyor. Bazıları bu ücretlere itiraz edebilir, ancak en iyi avukatlar mesai saatleri dışında çalışmak için ne kadar ücret talep ederler?

Danışman olmak hiçbir şekilde bir garanti olmadığı için, 100 bin sterlinin üzerinde borçları ve acımasız bir çalışma programı olan asistan doktorların koşulları zorludur. Buna bir de maaşları ekleyin; 2008’deki bir doktora kıyasla reel olarak yüzde 20 daha az. O zaman, asistan doktorların morallerinin neden düşük olduğunu anlayabilirsiniz.

Geçen yıl yapılan bir araştırma, İngiliz halkının en az yarısının, o zamanlar hâlâ yeni genç doktorlar olarak bilinenlerin maaşlarının çok düşük olduğunu düşündüğünü ortaya koydu. Ancak halkın desteği şu anda düşüşte, yüzde 49 greve karşı çıkıyor ve grevlerin açıklanmasından bu yana ana akım gazetelerin manşetleri, bizi sadece banka hesaplarımıza daha fazla para eklemek için NHS’yi kasten engellediğimiz şeklinde resmediyor. Bu tür endişeler, İngiliz Tabipler Birliğinin (BMA) gündeminde öncelikli bir yer tutmaz, çünkü birliğin görevi üyelerine en iyi anlaşmayı sağlamak ve oy kullanan asistan doktorların yüzde 90’ı grevi destekledi. Son genel seçimlerde mevcut hükümet bile bu kadar destek almadı.

Bir arkadaşım “Z kuşağı BMA” terimini icat etti. BMA’nın asistan üyelerinin nesil dağılımı hakkında elimde veri olmasa da, yaklaşımları açısından Z kuşağı olduklarını söyleyebilirim: Hedefleri konusunda korkusuz ve kararlılar ve para konusunu tartışmanın tabu olduğu günler geride kaldı. BMA’nın şu anki hali muhtemelen şöyle diyecektir: “Biz X kadar maaş alıyoruz ve kesinlikle Y kadar maaş alan geçmişteki meslektaşlarımızdan daha az değerli değiliz.”

Bu tutum, bazı yaşlı üyelerin tutumuyla çelişmektedir. Emekli doktorlar, asistan doktorların yaklaşımına katılmadıkları için BMA üyeliklerini kamuoyuna açık bir şekilde bırakmışlardır. Elbette, asistan meslektaşlarını destekleyen danışman ve kıdemli meslektaşlar da vardır, ancak bu nesil çatışmalarının daha geniş toplumsal anlaşmazlıklarla paralellik gösterdiğini düşünüyorum.

Z kuşağı ve bir dereceye kadar Y kuşağı, genellikle çalışmaktan kaçınan ve geçmişteki meslektaşlarının yaptığı fedakarlıkları yapmaya veya emek harcamaya istekli olmadıkları için suçlanıyor. Ancak, bu genç nesillerin kendi değerlerinin farkında oldukları ve sadece “işlerini yapmaya” istekli olmadıkları da söylenebilir. İnandıkları şeyleri savunmaya hazırlar. Bu övgüye değer bir şey değil mi?

Halkın bazı kesimleri kesinlikle böyle düşünmüyor. İnternette yapılan hızlı bir araştırma, birçok eleştiriye rastlanıyor: Peki ya diğer kamu görevlileri? Hemşireler, öğretmenler veya itfaiyeciler ne olacak? Onlar maaş zammını hak etmiyor mu? Saygıyla belirtmek isterim ki, bu mesleklere ve ilgili sendikalara ait bir konudur. Sendikalar, üyelerini temsil etmek ve onların çıkarlarını korumak için vardır. BMA neden hemşirelerin, öğretmenlerin veya itfaiyecilerin çıkarlarını gözetsin ki? Bununla birlikte, kamu görevlileri arasında dayanışma olmalı, bir yarışma olmamalı. Grev eylemi, işleri aksatmak içindir. Ancak, araştırmalar grev eyleminin hastanedeki hasta ölüm oranları üzerinde önemli bir etkisi olduğuna dair hiçbir kanıt bulamamıştır. Hastalar, grev olmayan günlerde olduğundan daha fazla zarar görmemektedir. Bazıları, doktorların hayati rolümüz nedeniyle grev yapmasına izin verilmemesi gerektiğini savunuyor. Yani grev yapmak için çok değerliyiz, ama uygun şekilde ücret almak için yeterince değerli değil miyiz? Bu nasıl mantıklı olabilir?

Çeviren: Sarya Tunç

Close