Written by 15:15 ÇALIŞMA YAŞAMI

Birlikte mücadele edelim!

Federal hükümet, ekonomik krize karşı müdahale etmek yerine yoksullara karşı savaş ilan etti. Sanki bütün sorunların merkezinde “Bürgergeld” varmış gibi kamuoyunu manipüle eden Merz hükümeti, en kapsamlı sosyal saldırılara hazırlanıyor. Neoliberal saldırılara karşı gerekirse grevle mücadele edeceklerini söyleyen DGB’nin şimdi harekete geçmesi gerekiyor. Aksi durumda DGB inanılırlığını yitireceği gibi işçi ve emekçi kitlelerin daha fazla bölünmesine göz yummuş olacak.

UMUT YAŞAR

Başbakan Friedrich Merz’e göre, Almanya’nın ekonomik durum iyi değil ve sosyal devlet artık finanse edilemez hale geldi. Hükümetin ve uzmanlarının anlattıklarına inanacak olursak adı önce “Hartz IV” ardından “Bürgergeld” olarak değiştirilen “sosyal yardım” ödemeleri devlet bütçesini mahvediyor.

CDU/CSU/SPD koalisyonu hükümete geldiği günden beri “sosyal yardım” ödemelerini nasıl daha düşürülebileceği üzerine tartışıyor. SPD/Yeşiller ve FDP’den oluşan bir önceki koalisyon hükümeti dağılmadan önce “Bürgergeld” ödemesini 2025 için dondurmuştu.

“TEMEL GÜVENCE”YLE GÜVENSİZLİK BAŞLAYACAK

Geçtiğimiz günlerde CDU/CSU/SPD koalisyonu bu konuda bir dizi öneri değerlendirip karara bağladı. 1 Ocak 2026’dan itibaren “sosyal yardım” ödemelerinin adı “Temel Güvence” (“Grundsicherung”) olarak değişecek ve düzeyi 1 Ocak 2024’te olduğu gibi 563 euro olarak kalacak!

Ayrıca bu yardımı alanların üzerinde yaptırımlar da artacak: Çalışma Ajansı’nda randevusuna gitmeyenlerin aylık ödemelerinden yüzde 30’luk bir kesinti yapılacak. Kişi ikinci randevuya da gitmezse, ödeme yine yüzde 30 oranında kesilecek. Üçüncü randevuya da gitmezse, nakit yardımlar tamamen kesilecek.

“Temel Güvence” ile işsiz kalan emekçiler için çok ciddi bir güvensizlik dönemi başlayacak. 1 Ocak 2026’dan itibaren “sadece” yaptırımlar sertleşmeyecek aynı zamanda yardım için başvurulduğu an “sıkılaştırılmış mal varlığı denetimi” (“Verschärfte Vermögensprüfung”) uygulanacak. Yani bankada birikmiş paranız var ise bunu hemen kullanmaya başlamanız istenebilecek veya eviniz fazla büyükse daha küçük bir eve taşınmanız da hemen gündeme gelebilecek!

Bu sözde sosyal yardım sistemindeki önemli bir diğer değişiklik ise çalışmalarına karşın aldıkları ücret yetmediği için yardım alanların para kazanma sınırlarının yükseltilmesi olacak. Bu adımla ücretler üzerinde baskı oluşturmak ve en düşük ücretli işleri sübvanse etmek için geliştirilen “sosyal yardım” sistemi Alman sermayesinin sömürü olanaklarını genişletecek.

MERZ, PANDORA’NIN KUTUSUNU AÇTI

Bu sonbaharın “reformlar sonbaharı” olacağını söyleyen Merz ve ekibi, bir dizi saldırının hazırlıklarıyla meşguller. Bunların için de emeklilik, sağlık ve bakım sigortalarının yanı sıra çalışma sürelerinin esnekleştirilmesi de “reform ajandasına” alındı.

Emeklilik yasasında yapılan değişiklik ile emekliye ayrılanların maaşları kesilmeden 2000 euroya kadar “ek gelir” kazanmalarının önü açıldı. Hükümet “aktif emeklilik” adı altında attığı bu adımla emekli olanları daha uzun süre çalışma yaşamında aktif hale getirmeyi hedefliyor. Bu değişiklik düşük ücretli işlerde çalıştıkları için yaşlılıkta yoksulluk çekecekler için ise “mezarda emeklilik sistemine” geçiş olacak. Hükümet emeklilik sigortasıyla ilgili bir dizi değişikliği 2026 yılına bıraktı. Bunların arasında emeklilik yaşının 70 çıkarılması veya “dinamikleştirilmesi” yani otomatik olarak yükselmesi de bulunuyor.

Sağlık ve bakım sigortaları için de bir dizi değişiklikler planlanıyor. Kamuoyuna sızdırılan bilgilere göre sağlık sisteminde hizmetlerin aşağı çekilmesi gündeme alınacağı gibi geçmişte uygulanan “10 euro doktora giriş parası”na benzer bir uygulamanı yeniden yürürlüğe konulması da gündemde.

Bakım sigortasında ise “Bakım derecesi 1”in iptal edilmesi gündemde. 860 binden fazla emekçiyi kapsayan bu bakım derecesinin kaldırılması bakım sigortasına başvuruların genel olarak zorlaşacağı anlamına geliyor.

“Daha fazla ve daha verimli çalışmalıyız” diyerek ülkedeki milyonlarca işçi ve emekçiyi “tembellik ve verimsizlikle” suçlayan Merz hükümeti, çalışma sürelerini daha fazla esnekleştirmeyi hedefliyor. Üst sınır olarak sekiz saatlik işgününün temel alınması yerine AB yasaları kapsamında mümkün olan 48 saat saatlik çalışma haftasının temel alınmasını gündeme getirilmesi bu yönde atılmış önemli bir adım olacak. Bu uygulama kapsamında günlük çalışma süresi -üretim ihtiyacına göre- 13 saati aşabilecek! Tabi bu durumda fazla mesai parası falan da ödenmeyecek!

“NEOLİBERAL PİYASA POLİTİKASINA KARŞI GREV”

Alman Sendikalar Birliği (DGB) Başkanı Yasmin Fahimi, koalisyon hükümetinin sosyal kesinti politikalarını, “insanların ihtiyaçlarını tamamen göz ardı eden bir politika izlemekle” olarak eleştirdi. Ülkenin on yılların en büyük ekonomik durgunluk dönemi içinde olduğunu söyleyen Fahimi, “ama tartışılan vatandaşlık parası (“Bürgergeld”) ve sosyal sistemdeki kesintiler” dedi.

Federal hükümetin “tamamen yanlış bir odak noktası” belirlediğini söyleyen Fahimi, “Gerçekten önemli konular hakkında konuşamıyoruz, çünkü bütün politikacılar mümkün olduğunca acı verici oldukları zaman iyi oldukları iddia edilen sözde sosyal reformlar üzerinde çalışıyor” dedi.

“Sosyal devletteki kesintilerin büyüme ivmesi yaratabileceği gibi davranılıyor bu delilik” diye konuşan Fahimi, ayrıca Bürgergeld üzerine devam eden tartışmaların toplumu böleceğini söyledi.

DGB başkanı, bu tür tartışmaların ülkeyi radikal bir şekilde yeniden şekillendirmek isteyenlerin işine yaradığını ve koalisyon partilerinin kendi seçmen kitlelerini kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu söyledi. Fahimi, “Bu sadece SPD için değil, aynı zamanda Birlik partileri için de geçerli” dedi.

Fahimi ayrıca, “hakim olan neoliberal piyasa politikasına fabrikalarda kitlesel grevler yaparız. Çalışanların zor kazanılmış sosyal hakları gasp ediliyor ve aynı zamanda onlardan daha fazla çalışmaları bekleniyor – eğer işler iyi gitmezse çalışanların işlerini kaybetmeyi kabullenmeleri de bekleniyor” dedi. “Böyle ederse toplumsal bölünmeler gündeme gelir ve bizde sendikalar olarak buna uygun şekilde yanıt veririz” dedi.

Birleşik Hizmetler Sendikası Ver.di Genel Başkanı Frank Werneke de federal hükümetin sosyal kesintilerine karşı direniş göstereceklerini açıkladı. Somut olarak koalisyon anlaşmasında yer alan günlük çalışma süresinin sekiz saatlik üst sınırının kaldırılmasını eleştiren Werneke, Tagesspiegel gazetesine verdiği demeçte, “Direnişimiz çok sert olacak. Bunun tüm taraflarca açıkça anlaşılmalıdır” dedi. Werneke, koalisyonun vatandaşlık gelirini temel güvenceye dönüştürme planlarını da eleştirdi. Werneke, “Hükümet, muafiyet kapsamındaki varlıkları hedef alıyor ve insanların temel güvence için çok pahalı olan evlerinden taşınmaları için baskı yapıyor. Bu, SPD’nin ana hedef kitlesini, örneğin endüstri krizinden dolayı işlerini kaybeden vasıflı işçileri doğrudan etkiliyor. Bu insanların varoluşsal korkuya sürüklenmesi acı verici” dedi.

IG Metall sendikasının sosyal işlerde sorumlu yürütme kurulu üyesi Hans-Jürgen Urban ise, “Planlanan saldırılar, çalışmaya istekli olmayan çok küçük bir gruba yönelik olup, iş arayan büyük çoğunluğa büyük zarar verecektir. SPD’nin iş ve sosyal politika alanındaki vaatlerini gerçekten yerine getirmesini bekliyoruz” dedi.

DGB EYLEME ZORLANMALI!

Yıllardır sermayeye verdikleri destekle işçi ve emekçiler arasında hayal kırıklığı yaratan sendika yöneticilerinin saldırılar karşısında mücadele yanlısı açıklamalar yapmaları “doğru yönde atılmış bir adım” olarak görülebilir. Tabi şimdi DGB ve ona üye sendikaların harekete geçmeleri gerekiyor. Aksi durumda DGB inanılırlığını yitireceği gibi işçi ve emekçi kitlelerin daha fazla bölünmesine göz yummuş olacak.

“DGB ve ona üye sendikalar eyleme geçer mi geçmez mi” diye tartışmaya gerek olmadığını bu gazetenin bütün okurları biliyor. DGB ve üye sendikaların tabandan eyleme zorlanmaları gerekiyor!

Şimdi yapılması gereken bütün ülke genelinde sosyal saldırılara karşı en geniş çevrenin katılacağı birlikleri inşa etmektir. Bu birliklere özellikle fabrikalardan işyeri işçi ve sendika temsilcilikleri, genç işçi ve çırak temsilcileri, şube düzeyinde aktif olan bütün sendikal platformların da katılımını sağlanmalı.

Close