Birkaç yıl öncesine kadar “nefes alan fabrika modeli” denildiğinde akla öncelikle VW geliyordu. Artık bütün işkollarında ‘nefes alan fabrikalara’ rastlamak mümkün. Buna rağmen esnek üretim modeli en yaygın olarak otomobil ve yan sanayide gerçekleşiyor. BMW’de 200’den fazla çalışma modeli yürürlükte.
1993 yılında Avrupa’nın en büyük otomobil tekeli Volkswagen (VW) yaptığı bir açıklamayla bütün Almanya’yı “şoka” sokmuştu: “otomobil sektöründe yaşanan krizden dolayı VW fabrikalarında 30 bin işçi fazlalığı var.”
Genel hesaplara göre “endüstride bir işyeri yok edildiğinde yan sanayi ve hizmet işkollarından 3-4 işyeri yok olur.” Yani VW 30 bin işçiyi işten attığında 90 – 120 bin arası işçi daha işsiz kalacaktı. ‘Acı haberi’ veren ‘acı ilacı’ çoktan hazırlamıştı; VW yönetimi sendikaya yaptığı çağrıda, “eğer siz de bizim gibi on binlerce işçinin işsiz kalmasını istemiyorsanız yeni çalışma modeline destek verin.” diyordu.
VW, haftalık çalışma sürelerinin kısaltılması yoluyla işten atmaların önüne geçilebileceğini söylüyordu. Öneri ‘28,8 saat üzerinden 4 günlük çalışma haftasıydı’. Ortalık karışmıştı: Uzun yıllar sendikaların “işsizliğe karşı çözüm”(!) olarak ileri sürdükleri ve sermayenin şiddetle geri çevirdiği çalışma sürelerinin kısaltılması talebi şimdi Avrupa’nın en büyük otomobil tekeli bayraklarına yazıyordu! Dönemin VW Personel Müdürü Peter Hartz, “bazı konularda hepimiz daha esnek olmalıyız” diye buyurdu.
İlerleyen yıllarda VW, geliştirdiği 150’den fazla çalışma modeliyle üretimi esnekleştirdi. Bu esnekleşmenin genel olarak işçiler açısından daha fazla stres ve iş yoğunluğu ve ücret kaybı anlamına gelmesi kamuoyunda pek fazla gündem yapılmıyor ancak VW tekelinin kâr rekorları damgasını vuruyordu.
“YAŞAYAN BİR ORGANİZMA”
1993’ten sonra “nefes alan fabrika modeli” denildiğinde akla doğal olarak VW geliyordu. Fakat artık bu değişti. Sermaye çevrelerinde “nefes alan fabrika modeli” denildiğinde akla artık BMW geliyor. BMW esnek çalışmayla ilgili ilk ciddi projesini 2005 yılında Leipzig’de başlattı. BMW yöneticilerinin ve işyeri temsilciliğinin el ele hazırladığı konseptte, “Fabrikayı yaşayan bir organizma gibi kuruyoruz” deniliyordu. Şüphesiz yeni tanımlamayla VW’den farkı öne çıkarmayı hedefliyordu.
Gelinen yerde bu fark ortaya konulduğu gibi özellikle 2007/08 krizinden sonra fark daha da geliştirildi (kutuya bkz). Buna göre artık BMW, ‘kriz geldikten sonra çözüm arama değil, krizi çözümle karşılama’ yoluna girdiğini ilan ediyor.
BMW Genel İşyeri Temsilciliği (GBR) Başkanı Manfred Schoch, Aralık 2012’de WiWo dergisine verdiği bir demeçte, “İmzaladığımız BMW AG’nin Stratejik Esnekliği Sözleşmesi sayesinde 2017 yılına kadar bütün işyerlerini güvence altına aldık. Bunun yanı sıra 12 bin kiralık işçinin 2 binini kadrolu yaptık. Tabi esneklik tek taraflı değil; örneğin gelecek yılın ilk altı ayında 12 özel vardiya ile 6bin araç daha fazla üreteceğiz” dedi.
Sözleşmeye bağlı olarak zaman havuzunda 300 saat doluncaya kadar fazla mesai parası ödenmiyor. Ayrıca yıllık ödenen ikramiyelerin eksiye düşen zaman havuzları için kullanılması da sözleşme kapsamında.
İŞÇİLERİN ÇIKARI NE?
BMW (veya VW) tarzı esnek çalışma modellerin hızla yaygınlaşması, “işçilerin bundan çıkarı ne” sorusunu gündeme getiriyor. Bu soruya verilen ilk yanıt, “iş güvencesi” oluyor doğal olarak. Bunun bir yanılsama olduğu ise Opel örneğinde görülüyor. İş güvenliği ile ilgili Opel işçilerine verilen bütün vaatlerin piyasadaki gelişmelere bağlı olduğu artık biliniyor.
Bugün BMW’nin “ yüzde 30 satışlar gerilerse” üzerinden yaptığı planların, satışların yüzde 30’dan fazla gerilemesi durumunda bir değeri kalmayacağı ve binlerce işçinin işten çıkartılacağı anlamına geleceği bilinmeli. Ne yazık ki bu olasılık ki bu hiçte küçük bir olasılık değil, IG Metall ve GBR tarafından örtbas ediliyor.
Aynı zamanda imzalanan ‘stratejik esneklik’ sözleşmesiyle BMW’de işçilerin sömürü oranının olağanüstü artırıldığı gerçeği de gizleniyor. Sözleşme gerçekte üretimin yüzde 30 düşmesi durumunda bile BMW’nin zarar etmesinin önüne geçmeyi hedefliyor. Bu da işçilerin ücret kaybıyla karşılanıyor!
Diğer yanda bu tür esnek çalışma modelleriyle artan iş yoğunluğu işçiler üzerindeki stresin de artması anlamına geliyor. Son yıllarda artan psikolojik rahatsızlıklar, bu rahatsızlıklardan erken emekliye ayrılanların oranının son 10 yıl içinde yüzde 1800 (bkz. www.tk.de) gibi inanılmaz boyutta artması, imzalanan sözleşmenin işçiler açısından ne anlama geldiğini ortaya koyuyor!
BMW’NİN ELİNDEKİ ARAÇLAR
Almanya’nın en fazla lüks otomobil satan otomobil şirketi BMW, geçtiğimiz yıllarda üretim koşullarını olağanüstü esnekleştirdi. En son olarak Eylül 2012’de imzalanan bir işyeri sözleşmesiyle esnek üretim had safhaya ulaştı. Bu sözleşmeyle, otomobil sektöründe devam eden krizin BMW’yi daha fazla etkilemesi durumuna karşı değişik önlemler alındı. Sözleşme, BMW’ye satışların yüzde 30 düşmesini dört yıl boyunca ‘işçi çıkarmadan’ değişik önlemlerle ‘göğüsleme’ olanağı sunuyor:
Zaman havuzları (“Arbeitszeitkonten“): BMW’de uygulanan zaman havuzlarında işçiler 300 saat fazla mesai biriktirebildikleri gibi 300 saatte borçlanabiliyorlar. Yani toplam 600 saatlik bir zaman hacmi söz konusu. Sözleşmeye göre işlerin iyi gitmediği dönem öncelikle zaman havuzlarındaki potansiyel değerlendiriliyor: Haftalık çalışma günleri 4’e indirilmesi durumunda bu dört yıl içinde dört aylık bir zaman dilimi anlamına geliyor. Yani BMW işçi çıkarmadan dört aylık ücretten tasarruf edebiliyor.
Fabrikaların kapanması (“Werksstilllegung“): Eğer zaman havuzlarının kullanımı yeterli olmazsa ikinci basamak olarak fabrikaların belli dönemler için tamamen kapatılması; zorunlu izin uygulaması gündeme geliyor. Örneğin Noel veya Paskalya dönemlerinde üretim durdurulup fabrika iki haftalığına kapatılabiliyor. Bu dönemlerde bütün işçiler yıllık izinlerini kullanmak zorundalar. Böylece dört yıllık bir süre zarfında iş hacmi 6 ay azalmış oluyor.
Kiralık işçilerin çıkartılması (“Abbau aller Leiharbeiter“): Bir önceki önlemler yeterli olmazsa üçüncü basamak gündeme giriyor. BMW’de çalışanların yüzde 8’i (sözleşme kapsamında) kiralık işçi konumunda. Bütün kiralık işçilerin işten çıkartılması dört yıllık bir süre zarfında iş hacmini bir ay azaltıyor.
Kısa çalışma (“Kurzarbeit”): Alınan üç önlem yeterli bulunmadığından dördüncü basamak olarak kısa çalışma uygulaması gündeme geliyor. İki yıl boyunca ayda iki gün kısa çalışma uygulanması durumunda bu iş hacminin 3 ay azalması anlamına geliyor.
Tasarruf edilen toplam iş hacmi (“Gespartes Arbeitsvolumen insgesamt“): İmzalanan sözleşmenin sunduğu bütün olanaklar işlerin iyi gitmediği (satışların yüzde 30 düşmesi durumunda) bir dönem kullanıldığında BMW, 48 aylık bir dönem içinde 14 aylık iş hacminden tasarruf ediyor. Veya bir başka deyişle kadrolu işçi çıkarmadan dört yıl içinde toplam 14 ay üretime ara verebiliyor, bu da yüzde 30’a denk düşüyor.
SERDAR DERVENTLİ
