SINIFIN İÇİNDEN
Erdoğan Kaya
Çalışma yaşamı son yıllarda belirli gelişmelere sahne oldu. Birçok alanda, üretim sektörü ile hizmet sektörü, iç içe geçti. Üretici firma, kurduğu değişik yan işletmelerle/şirketlerle, ürettiği malı tüketiciye kendisi ulaştırır hale geldi. Yine üretim sektöründe, üretici işletme tarafından yapılan bazı işler, tasarruf adı altında – temizlik, bakım, kantin vb. – başka şirketlere devredildi. Bu gelişmeler, “üretim zincirinin dışına çıkan” işlerde/işletmede kimin örgütleneceği sorununu gündeme getirdi.
Hangi sendika, hangi işkolunda, hangi işletmede, hangi işçileri örgütleyecek? DGB’ye bağlı bazı sendikalar – ver.di, IG Metall, IG BAU, IG BCE – arasında kamuoyuna da yansıyan ciddi tartışmalar yaşanıyor. Yetki tartışması yüzünden DGB Hakim Kurulu’na verilmiş onlarca önerge bulunuyor.
YETKİ SORUNU MÜCADELEYİ ZAYIFLATIYOR!
DGB’ye bağlı sendikalar arasında yaşanan “yetki sorunu” en çok da aynı sektörde / işkolunda çalışan ve değişik sendikalara üye işçileri etkiliyor. Örneğin Berlin’de Charite’ye bağlı taşeron firma CFM’de çalışan 2 bin 500 işçinin, bu işletmede DGB sendikalarının – ver.di ve IG BAU – aralarında anlaşamamaları yüzünden, 2005’ten beri toplu sözleşmesi bulunmuyor. Bu duruma son vermek için işçiler 2011’in Eylül’ünde 12 hafta süren bir greve çıktılar. Ver.di Sendikası üye işçileri greve çıkarken, IG BAU greve katılmama kararı aldı. İşçilere greve çıkmamaları konusunda çağrıda bulundu. Bu durum aynı taşeron firmada çalışan işçiler arasında bölünmeyi beraberinde getirdi. Grev kazanımla sonuçlanmış olsa bile, her iki sendikada örgütlü işçiler arasındaki birlik büyük zarar görmüş oldu.
DGB, SEYİRCİ KALIYOR!
DGB, üye sendikaların Hakim Kurulu’na onlarca başvuru yapmış olmalarına rağmen, yetki sorununu çözme konusunda gerekli tutumu almıyor. Üye sendikaların sorunu kendi aralarında çözmesini bekliyor. Dolayısıyla tartışma bir türlü bitmiyor.
TEK İŞLETME TEK SÖZLEŞME TEK SENDİKA Sermayenin işçileri bölmek, sendikal örgütlenmeyi zayıflatmak için yıllar önce başlatmış olduğu saldırı politikası, uygulamaya soktuğu yöntemler bugün meyvelerini veriyor. Bir sektörde dün tek sendika örgütlüyken, sektörün parçalanması, taşeron firmaların üretim zincirine katılması, değişik sendikaların bu sektörde örgütlenmesini beraberinde getirdi. Yetki sorunu işçi sınıfı hareketinin ortaya çıkardığı tecrübelere dayanarak çözülebilir. Tek işletme, tek sözleşme ve tek sendika talebi bugünün de en önemli talepleri arasındadır. Bu tesadüfen ortaya çıkmış bir talep değildir. Sınıfın birliğini güçlendirmek için gündeme gelmiştir. Çözümü de burada aramak gerekir…
YETKİ SORUNU MU? İŞÇİLERİN ÖRGÜTLENMESİ SORUNU MU?
Sendikaların önünde duran en önemli sorun, yetki sorunundan çok, milyonlarca örgütsüz işçinin, nasıl örgütleneceği sorunudur. Almanya’da değişik işkollarında çalışan 40 milyona yakın işçi/çalışan bulunuyor. 40 milyon işçinin/çalışanın sadece 6,2 milyonu DGB sendikalarına üye. DGB dışındaki sendikalar da dikkate alınırsa, örgütlü işçi/memur sayısı 7 milyonu geçmiyor.
İşçiler yetki tartışması yapan sendika değil, çalışma ve yaşam koşullarının düzeltilmesi; daha fazla ücret, iş saatlerinin düşürülmesi, taşeron işçiliğin yasaklanması, asgari ücret, emeklilik yaşının düşürülmesi gibi daha onlarca talep için üyelerini mücadeleye hazırlayan örgüt istiyorlar. Mücadeleyi zayıflatan tartışmalar yerine, mücadeleyi geliştiren, işçiler arasında birliği güçlendiren tartışmalar, sorunun çözümü burada yatıyor!
