Written by 11:25 HABERLER

Doğu Avrupa’dan gelenlerle boşluk dolduruluyor

 1 Ocak’tan itibaren Romanya ve Bulgaristan vatandaşlarının AB genelinde serbest dolaşım hakkına sahip olması Almanya iç politikasında yoğun bir şekilde tartışılmaya devam ediliyor. Gerici partiler kışkırtıcılık yaparken sermaye örgütleri gelenlerin hiç kimsenin yapmadığı işleri üstlenerek boşluk doldurduğunu ifade ediyor.

 

„Romanya ve Bulgaristan’dan gelen göçmenlerin ’sosyal sistemimize‘ zarar verip vermeyeceği?“ Almanya’da son günlerde en çok tartışılan konulardan biri durumunda.

CSU şefi Horst Seehofer’ın yoksulluk nedeniyle göç eden Roman ve Bulgarların kabul edilemeyeceği, çalışmayıp sosyal sistemi istismar edenlerin hemen sınır dışı edileceği yönünde başlattığı tartışma devam ediyor. Hükümet partileri arasında farklı düşünceler varmış gibi görünse de bu tartışma toplum içindeki önyargıları körüklemek ve toplumsal hoşnutsuzluğun yol açtığı tepkileri yeni günah keçileri yapılan Roman ve Bulgarlara yönlendirmekten başka bir anlam taşımıyor.

 

İDDİALAR DOĞRU DEĞİL

Yeşiller ve Sol Parti’den „ırkçılık, kışkırtma“ yönlü eleştiriler gelirken göç araştırmacısı Klaus Bade de tartışmanın duygusallıktan uzak, nesnel temeller üzerinde yürütülmesi gerektiği görüşünde. Bade, Romanya ve Bulgaristan’dan gelenlerin çoğunun toplumun elit kesiminden olduğunu, burada yaşayanların yüzde 80’inin çalıştığını ve sosyal kasalara para ödediğini, bu yüzde 80’in yüzde 46’sının vasıflı eleman olduğunu ve yüzde 22’sinin de üniversite mezunu olduğunu belirtti. Bade, medya ve politikacılar aracılığıyla sürdürülen tartışmalarda bu yüzde 80’in gündeme getirilmediği, özellikle Ruhr Bölgesi gibi işsizliğin çok yüksek olduğu bölgelerde yaşayan Bulgar ve Romanlar üzerinden genelleştirici ve ayrımcı bir yaklaşım sergilendiğine dikkat çekiyor.

 

‚ZARAR DEĞİL YARAR SAĞLIYORLAR‘

Bu tartışmaların ne kadar yanıltıcı olduğunu gösteren bir araştırma da OECD’den geldi. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Doğu Avrupa’dan gelen göçmenlerin AB’ye zarar değil büyük yarar sağladığını, iş piyasasındaki boş ve rağbet görmeyen alanları doldurduklarını açıkladı. Araştırma sadece şu an sürmekte olan tartışmanın değil, 2011 yılında Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Macaristan’dan gelecek göçmenler ile, daha önce Portekiz’den geleceği tahmin edilenler ve sürekli olarak Türkiye’nin AB’ye girmesiyle  ortaya çıkacak insan seli haberlerinin ne denli aldatıcı ve ayrımcı olduğunu gösteriyor. OECD raporunu kaleme alan Julia Jauer, Thomas Liebig, John P. Martin ve Patrick Puhani, göç edenlerin bu yolla hem doğdukları ülkedeki işsizliğin azalmasına yol açtıklarını hem de göç ettikleri ülkede rağbet görmeyen, kimsenin çalışmak istemedikleri işleri doldurduklarını kaydettiler. Raporda Bulgaristan ve Romanya’dan Almanya’ya gelenlerin yüzde 62’sinin çalıştığı, ancak bu işlerin düşük ücretli, çalışma koşulları çok kötü olan işler olduğu belirtildi. AB ve Almanya’ya işçi göçü konusunda genellemeler yapmanın popülistlik olacağına dikkat çekilirken, Güney Avrupa’dan gelenlerin iş bulmalarının zor olduğu, çünkü bunların yüksek vasıflı kişiler olduğu, Yunanistan ve İtalya’dan gelenlerin yüzde 60’ının, İspanya ve Portekiz’den gelenlerin yüzde 25’inin yüksek vasıflı elemanlar arasında yer aldığı bildirildi.

Doğu Avrupa’dan gelen göçmenler ise çok kısa süre içinde iş buluyorlar. Bunun neden kendilerine sunulan her işi kabul etmeleri. OECD raporuna göre 2007 yılında Romanya ve Bulgaristan’dan İngiltere’ye göç edenlerin yüzde 76sı çalışmaktaydı. Son beş yıldır Almanya’da yaşayan Roman ve Bulgarların ise yüzde 62’si çalışıyor. Sonuç olarak serbest dolaşım Avrupa ülkelerine zarar değil büyük yarar sağlıyor ve bu yararın en fazla olduğu kesim de Doğu Avrupa’dan gelen göç.

Bir yandan pis işleri üstlenerek göç ettikleri ülkenin ekonomisine katkı sunan göçmenler diğer yandan ırkçı söylemlerin yaygınlaştırılmasında da malzeme olarak kullanılıyorlar. En önemlisi ise geldikleri ülkedeki emekçilerinin haklarının kısıtlanması ve ücretlerinin düşürülmesinde tehdit unsuru olarak öne çıkarılmaları. Hak arama mücadelesine kalkışan işçilere; ‚Bakın dışarıda milyonlarca göçmen veya işsiz her türlü koşulla çalışmaya hazır, ayağınızı denk alın.‘ uyarısı yapılmış oluyor.

 

ALMANLARIN ÇOĞUNLUĞU GÖÇE ONAY VERİYOR

Bulgar ve Roman göçmenlerin 2014 başından beri serbest dolaşım hakkına sahip olmasıyla başlayan ’sosyal sistemi istismar edecek yoksul göçmenler‘ tartışmasında Alman halkının çoğunluğunun yeni göçmen alımından yana olduğu ortaya çıktı. ARD televizyonunun Deutschlandtrend anketine göre, ülke dışından vasıflı işçi alınmasını onaylayanların oranı yüzde 68. Ankete katılanların yüzde 46’sı göçün ekonomiye ve topluma yararlı olduğunu, yüzde 76’sı göçle ortaya çıkacak sorunlarda politikacıların duyarsız olduğunu düşünüyor. Ancak Almanya’ya göç edip de çalışmayan ve sosyal yardımla yaşaayan göçmenlerin ülkelerine geri dönmelerini isteyenlerin oranı ise yüzde 70.

 

GÖÇMENLERE HARTZ IV VERİLMELİ

Avrupa Adalet Divanı’nda görülen bir duruşmaya bağlı olarak açıklama yapılan AB Komisyonu komiseri László Andor, Almanya’ya göç eden ancak iş bulamayan veya değişik nedenlerle çalışamayan göçmenlere de Hartz IV kapsamındaki sosyal yardımın verilmesi gerektiğini söyledi. 2010 yılından beri oğluyla birlikte Almanya’da yaşayan bir Rumen’in işsiz olduğu için sosyal yardım almak üzere yaptığı başvurunun ret edilmesi ve yetkili mahkemenin de kararı Avrupa Adalet Divanı’na bırakmasıyla patlak verdi. Almanya’da Hartz IV devlet, sosyal yardım ise belediyeler tarafından yapılıyor. Ağır borç yükü altındaki belediyeler serbest dolaşımdan kaynaklanan ek yükümlülükleri yerine getirmelerinin zor olduğunu belirterek topu devlete atmışlardı.

Bu arada Almanya’nın AB bütçesinden kötü durumdaki insanların topluma entegrasyonu konusunda ayrılan milyarlarca Euro tutarındaki parayı talep etmemesi eleştiri konusu oldu. AB komisyonu tarafından yapılan açıklamada, bir yandan Doğu Avrupa’dan gelen göçmenler „sosyal sistemimize zarar veriyorlar“ propagandaları yapılırken, diğer taraftan AB’nin bu konuda Almanya’ya ayırdığı fonun yüze 37’sinin kullanılmamasının şaşırtıcı ve düşündürücü olduğu belirtildi.

 

BULGARİSTAN KONSOLOSU’NDAN ELEŞTİRİ

Bulgaristan konsolosu Radi Naidenov, CSU’nun ortaya atıp alevlendirdiği tartışmanın Avrupa Birliği’ni tehlikeye sokan, önyargıları, düşmanlıkları teşvik eden bir tartışma olduğu eleştirisinde bulundu. Avrupa’nın güneyinden gelen göçmenlerle doğusundan gelen göçmenler arasında ayrım yapıldığını belirten Naidenov, serbest dolaşım ve çalışma hakkından ayrım yapılmadan AB üyesi ülke vatandaşlarının yararlanma hakkı olduğunu, bu nedenle saçma tartışmalara son verip eşitliğin sağlanması yolunda adımların atılmasını istedi.

 

Close