Written by 14:58 uncategorized

EUROTÜRK!

Her seçimden sonra Türkçe basında abartılan “Türk fırtınası” yeniden esiyor. Merkezi Frankfurt’ta bulunan gazetelerin manşetlerinden Kuzey Ren Vestfalya’da yapılan parlamento seçimlerine vurulan “Euro-Türk damgası” eksik olmuyor.
Tablonun tamamı yerine sadece bu parça gösteriliyor. Hem de yanlış bir şekilde.
“2. Türk bakan adayı” Zülfiye Kaykın ise montaj edilerek tablo tamamlanıyor. Yani hiçbir şey eksik bırakılmamış…
Evet; yeni eyalet parlamentosuna üç farklı partiden 6 Türkiye kökenli politikacı seçilmeyi başardı: Özlem Alev Demirel, Ali Atalan, Hamide Akbayır, Arif Ünal, Serdar Yüksel ve İbrahim Yetim.
Yeni vekillerin çoğu bugüne kadar “Euro-Türk kimliklerini” öne çıkarmadı, çıkarmayı da düşünmedi.
Belki de bu yüzden de seçimler öncesinde bu milletvekillerinin çoğunun çalışmaları bugün “Türk fırtınası” estiren gazetelerde yer almadı. Daha çok seçilme şansı bulunmayanlar öne çıkarıldı, reklamı yapıldı.
Hatta, Türkiye kökenli göçmenler arasında bölücü bir role sahip olan BIG gibi bir oluşumun da propagandası abartıldı, oldukça sık yapıldı.
9 Mayıs’tan seçilenlerin önemli bir bölümü “Türk kimliğini” öne çıkaranlara da karşı çıktı. Yaptıkları konuşmalarda, verdikleri demeçlerde aslolanın hangi politik görüşlerin savunulduğuna dikkat çektiler.
Hatta özellikle seçilenlerden ikisi gayet normal bir şekilde “Kürt kimliğine” vurgu yaptı.
Ama buna rağmen, Türkçe basın seçilenleri ısrarla “Euro-Türk” kimliği altında birleştirmekte ısrar etti, etmeye de devam edecek gibi görünüyor.
“Çok kültürlülükten”, karşılıklı saygıdan, hoşgörüden bolca bahsedildiği şu dönemde Kürt kimliğini ifade eden siyasetçilere “Euro-Türk” kimliğini yapıştırmak ne kadar doğru?
Olduğu gibi kabul etmek yerine yok sayma değil mi bu durum.
Avrupa’daki Türk basını bu konudaki geleneksel yok sayma yaklaşımını hiç sorgulamayacak mı?
Her seçimden sonra atılan aynı başlıklar, manşetler daha ne kadar atılacak?
Hem de seçilenlerin üyesi oldukları partiler, doğal olarak sahip oldukları dünya görüşleri birbirinden farklı olduğu halde…
Unutmayın ki bugün “Türk ortak paydası” altında bir araya getirilen vekiller aynı çatı altında farklı önergeler verecekler, birbirinin önergelerine karşı el kaldıracaklar, oy verecekler…
Dolayısıyla ilan edilen “Euro-Türklük ortak paydası”nın politikadaki karşılığı kocaman bir sıfırdan başka bir şey değildir.
Üstelik bu film bir kaç kez hem eyalet hem de federal düzeyde tekrarlandığı halde, yeniden gösteriliyor.
Hatta biz bu ülkede bir Türkiye kökenli politikacının bütün göçmenlere yerel seçimlerde oy kullanmasını içeren önergesine başka bir Türkiye kökenli politikacının hayır dediğine de tanık olduk.
Keza aynı gazeteler bir kaç haftadır aynı anlayışla, durmadan SPD’nin hükümet kurması durumunda Zülfiye Kaykın’ın 2. Türk bakan olacağını propaganda ediyor. Daha ortada hükümet yokken, hangi bakanlığın hangi partiye verileceği yönünde estirilen fırtına, koparılan gürültü bıkkınlık verecek düzeyde.
Hem de seçimler öncesinde 5 yıldır bakanlık koltuğunda oturan Armin Laschet’li ilanlar basarak, CDU’ya oy verme çağrısı çok taze iken…
Bütün bunlardan ötürü artık klişe yaklaşımlar, yapıştırma kimliklerden kurtulmanın vakti çoktan gelmiştir. Bunu anlamayan, anlamak istemeyenler elbette zamanın gerisinde kalacak ve tarihin çöplüğünde yerini alacaklardır. (YH)

Close