Written by 10:05 HABERLER

Hükümete İsrail baskısı artıyor

Jakob Reimann / Junge Welt

Bu şekilde devam edemez: Alman hükümeti, 8 Ağustos’ta Gazze’de devam eden soykırımda kullanılabilecek askeri teçhizatın İsrail’e gönderilmesinin onaylanmasını yasakladığını duyurdu; ancak buna rağmen göndermeye devam ediyor.

O zamandan beri Alman hükümeti, Gazze’deki sivil halka karşı işlediği suçlar nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından Soykırım Sözleşmesi kapsamında yargılanan devlete 2 milyon 458 bin 745 avro değerinde yeni askeri teçhizat sattı. Bu rakam, Lea Reisner ve Sol Parti (Die Linke) parlamento grubunun diğer üyelerinin soru önergesine hükümetin verdiği yanıttan alınmıştır. Federal Meclisteki parlamento grubunun Uluslararası İlişkiler Sözcüsü Reisner, gazetemize yaptığı açıklamada, “Alman hükümeti, İsrail’e milyonlarca dolar değerinde askeri teçhizatın gönderilmesini onaylamaya devam ederken, iddia edilen teslimat yasağıyla kamuoyunu yanıltıyor” dedi. Alman hükümeti bir “açık” buldu ve “soykırım ve yerinden edilmeye ortak oldu”.

Mart 2024’te Uluslararası Adalet Divanında görülen davada Nikaragua, Almanya’ya, Gazze halkına karşı İsrail’e verdiği desteğin 1948 BM Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal ettiğini iddia ederek dava açtı. Managua’nın acil önergesi 15’e karşı sadece bir oyla reddedilmiş olsa da, davanın ana yargılama süreci devam ediyor. Güney Afrika’nın İsrail aleyhine Soykırım Sözleşmesi kapsamında açtığı davalar da devam ediyor. Lahey’deki davaya ek olarak, Almanya’ya karşı silah sevkiyatlarıyla ilgili olarak ulusal düzeyde de çeşitli davalar sürüyor.

Thyssen-Krupp şirketinin İsrail’e nükleer kapasiteli yeni bir denizaltı teslimatına karşı açılan acil dava dilekçesi, Avukat Beate Bahnweg’e göre Berlin İdare Mahkemesi tarafından reddedildi. Berlinli avukat, altıncı denizaltı olan denizaltının teslimatının durdurulmasını talep etmişti. Bahnweg, “Temyiz edeceğiz” dedi.

Nisan 2024’te, Avrupa Hukuk Destek Merkezi (ELSC) de dahil olmak üzere bir avukat koalisyonu, Berlin İdare Mahkemesine acil bir dilekçe sunarak, federal hükümetin İsrail’e askeri silah ihracatı için yeni izinler vermeyi derhal durdurmasını ve gerekirse daha önce verilmiş izinleri iptal etmesini talep etti. Berlinli Uvukat Ahmed Abed, yaptığı açıklamada, dilekçenin yetkili mahkeme tarafından “Şu ana kadarki tüm diğer dilekçeleri reddettiği gibi” reddedildiğini söyledi. Abed, Avrupa Hukuk Destek Merkezinin (ELSC) geçen yılın ekim ayında İsrailli silah üreticisi (İsrail şirketi) Elbit Systems’e patlayıcı teslimatının acilen engellenmesini talep eden bir diğer acil önergesinin de “Başarısızlığa uğradığını” söyledi.

Eylül ayında, ELSC’nin desteğiyle bir grup avukat, Karlsruhe’deki Federal Başsavcılığa çeşitli hükümet yetkilileri ve yöneticileri hakkında ceza davası açtı. Suçlananlar arasında Eski Hükümet Üyeleri Olaf Scholz, Annalena Baerbock ve Robert Habeck; Görevdeki Siyasetçiler Friedrich Merz, Johann Wadephul, Katherina Reiche ve Boris Pistorius; Silah Yöneticileri Jörg Stratmann (Rolls-Royce Solutions GmbH), Michael Humbek (Dynamit Nobel Defence GmbH), Alexander Sagel ve Susanne Wiegand (her ikisi de Renk Group) yer alıyor. Hepsi, İsrailli saldırgana maddi destek verdikleri için soykırıma yardım ve yataklık etmekle suçlanıyor. Avukat Bahnweg, Alman yardımının Gazze’deki soykırımla sınırlı olmadığını, aynı zamanda “Batı Şeria’daki Filistin topraklarının yasa dışı işgalini” de kapsadığını belirtti. Dolayısıyla, işgalden kâr elde eden Heidelberg Materials ve Springer Group gibi şirketler veya İsrail üniversiteleri veya şirketleriyle iş birliği yapan üniversiteler de gelecekte davalarla karşı karşıya kalabilir.

Gazze’de devam eden soykırıma verdiği destek ve bununla bağlantılı olarak ülke içinde artan baskılara verdiği tepki nedeniyle, Alman hükümeti uluslararası alanda, hatta hukuk alanının dışında bile giderek daha fazla eleştiriliyor. Uluslararası Af Örgütü, mevcut baskı dalgasından önce bile, Almanya’yı “Protestoyu koru” haritasına dahil etmişti. Bu harita, Almanya’yı göstericilere yönelik sistematik baskıları nedeniyle kınanan Suudi Arabistan, Çin, ABD ve Myanmar gibi ülkelerle aynı kefeye koymuştu. O dönemde Filistin dayanışmasının bastırılması açıkça bir gerekçe olarak gösterilmişti.

İnsan hakları STK’si İnsan Hakları İzleme Örgütü de Alman devletinin Filistin dayanışmasına karşı eylemlerini yıllardır eleştiriyor. 2024 yıllık raporu, Alman yetkilileri sivil toplum alanını giderek daha fazla kısıtlamakla eleştiriyor. Polisin Filistin yanlısı göstericilere karşı “Aşırı güç kullanımı” kınanırken, Berlin’deki Filistin Kongresinde konuşması planlanan Filistinli-İngiliz Cerrah Ghassan Abu Sittah’ın Almanya’ya girişinin polis tarafından engellenmesi de kınandı.

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Michael O’Flaherty, bu yılın haziran ayında yaptığı bir uyarıda, İçişleri Bakanı Dobrindt’e (CSU) toplanma ve ifade özgürlüğünün kısıtlanması ve polis şiddeti konusunda ciddi suçlamalarda bulundu. O’Flaherty, Filistin yanlısı gösterilerde çocuklara yönelik şiddetten açıkça bahsediyor.

Çeviren: Semra Çelik

Close