Written by 16:09 KÜLTÜR

Işığın karanlığı yendiği yer: Münster’deki Diwali Festivali

Molla Demirel

Hindistan’da “Işık Festivali” olarak bilinen Diwali Festivali, bu yıl Münster’de önemli bir buluşmaya sahne oldu. Etkinlik, Münster Üniversitesi Sosyal Bilimler Bölümü’nden Prof. Dr. Kulkanti Barboza’nın yönetiminde düzenlendi. Salon, Hint kültürünün zengin renkleri ve evrensel dostluk mesajlarıyla doldu.

Bu özel günde onur konuğu olarak benim görevim, festivalin ilk ışığını yakmak ve açılış konuşmasını yapmaktı. Üniversite ile kurucusu ve genel yayın yönetmeni olduğum Radio Kaktus arasında medya, sanat ve kültür alanlarında uzun yıllardır süren işbirliğinin böylesine dostane bir ortama yol açması benim için büyük bir onurdu.

Dansla anlatılan hikayeler

Dolu olan salonda, Hindistan’ın farklı bölgelerinden gelen çocuklar ve sanatçılar ülkelerinin geleneksel danslarını sergiledi. Garba gibi halk dansları ve Bharatanatyam ve Odishi gibi klasik danslar sadece estetik olmakla kalmadı, aynı zamanda kültürel hafızayı ve insani değerleri de yansıtıyordu. Her figür bir hikaye, her ritim bir gelenek anlatıyordu. Ardından izleyicilere, Hindistan’ın tarihini MÖ dönemine kadar uzanan bir slayt gösterisi sunuldu.

“Bugün Diwali’de yaktığımız ışık, hepimizin içinde yanıyor.”

Konuşmamda Diwali’nin evrensel anlamını şu cümlelerle ifade ettim: “Diwali bize ışığın karanlığı, umudun umutsuzluğu ve iyiliğin kötülüğü yendiğini hatırlatır. Bu bayram, tüm kökenlerden, dinlerden ve kültürlerden insanları bir araya getirir, çünkü bugün yaktığımız ışık gerçekten hepimizin içinde yanar. Dünyanın savaölarla sarsıldığı bu zamanlarda, Diwali barış, dostluk ve yeni başlangıçların sembolüdür.”

Bu sözlerin ardından salonda yükselen sıcak alkışlar sadece bir teşekkür değil, aynı zamanda ortak insanlığımızın yankısıydı.

“Kültürel zenginlik bizim ortak varlığımızdır”

Münster Yabancilar Meclisi Başkanı Maria Adela Salinas konuşmasında şehrin çok kültürlü yapısını vurguladı: “Münster’de 150’den fazla kültür ve dil yaşıyor ve hepsi de bizim zenginliğimize katkıda bulunuyor. Bu zenginliği birlikte korumalı ve geliştirmeliyiz.”

Bu sözler, yıllardır savunduğum bir fikirle örtüşüyor: İnsanlık, karşılıklı öğrenme sayesinde daha bilge hale geldi. İlkel dönemlerden günümüze kadar gelişen insan, diğer kültürlerle temas ve karşılıklı öğrenme sayesinde değişti. Kültürlerin ve dillerin çeşitliliği, insanlığın en değerli hazinesidir.

Dünya hepimizin evidir

O akşam Diwali’nin ışığı sadece lambalarda değil, insanların kalplerinde de parlıyordu. Bu ışık, farklı diller, inançlar ve gelenekler bir araya geldiğinde ortaya çıkan ortak umudu simgeliyordu.

Dünya hepimizin evidir. Onu güzel kılan şey, çeşitliliğimizdir. Kültürler, diller ve gelenekler ortak mirasımızdır; bunları korumak ve gelecek nesillere aktarmak, insanın en onurlu görevidir.

Close