Written by 07:35 HABERLER

‘Lorenz‘i vuran polis kusurlu ama ırkçı değil’

Oldenburg’da Lorenz A.’nın ölümcül şekilde vurulmasının ardından, savcılık bir polis memuru hakkında adam öldürme suçlamasıyla dava açtı.  Ancak yapılan açıklamada, “Savcılığın görüşüne göre, sanık yanlışlıkla meşru müdafaa yaptığını düşündüğü için kasten adam öldürmeyle suçlanamaz” ifadeleri yer aldı.

Polisin, geçen yıl Paskalya Pazarı gecesi Oldenburg’da düzenlenen bir operasyon sırasında 21 yaşındaki siyahi adamı sırtından vurarak öldürmüştü. Soruşturmaya göre, Alman vatandaşı Lorenz’e en az üç kurşun isabet etti. Kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmişti.

Savcılığa göre, polis memuru bıçakla saldırıya uğrayacağını varsayıyordu. Lorenz A. polis memuruna biber gazı sıktı, ancak üzerindeki bıçağı kullanmadı. Genç adamın tutuklanmamak için kaçmak istediği bildirildi. Bu nedenle, savcılığa göre, ateş açıldığı sırada polisin meşru müdafaa etmesi söz konusu değildi.

Savcılık, polis memurunun mağdurun yalnızca kaçma niyetinde olduğunu kabul edebileceğini ve etmesi gerektiğini belirtti. Bu nedenle, kusurlu tavır alarak adam öldürmekle yargılanıyor. Bu suçlama, beş yıla kadar hapis veya para cezasıyla sonuçlanabilir. Oldenburg Bölge Mahkemesi, ana davanın açılıp açılmayacağına karar verecek.

KUSUR DEĞİL IRKÇILIK KURBANI

Lorenz A.’nın vahşice ölümü, Aşağı Saksonya’nın şehir sınırlarının çok ötesinde birçok insanı üzdü ve şok etti. Ölümcül silahlı saldırının ardından ülke çapında polis şiddetine karşı gösteriler düzenlendi.

Ölen kişinin ebeveynlerinin avukatları, savcının davadaki kararını eleştirdi. Onlara göre, taksirle adam öldürme değil, kasten adam öldürme suçlaması yöneltilmeliydi.

Ebeveynler, mahkemenin adam öldürme suçlamasıyla dava açması için davaya müdahil olarak katılmayı planlıyor. Avukatlar, mahkemenin savcılığın hukuki değerlendirmesine bağlı olmadığını belirtti. Ayrıca, önemli soruşturma tedbirleri alınmalıdır.

Lorenz’in devlet organlarındaki yapısal ırkçılığın sonucu öldürüldüğünü belirten

“Lorenz İçin Adalet” girişimi de savcının kararını eleştirdi. Örgüt, “Bu karar bir adalet göstergesi değil, ölümcül ve ırkçı polis şiddeti vakalarında hesap verebilirliğin eksikliği gibi yapısal bir sorunun ifadesidir” dedi. 21 yaşındaki gencin vahşice ölümü trajik bir kaza değil, ırkçılık kaynaklı ağır bir adaletsizlikti.

Girişim adına konuşan Maisha Ba, “Arkadan sıkılan birden fazla el bir kaza değil, ölümcül polis şiddetinin bir ifadesidir” dedi. Örgüt, soruşturmadaki ciddi eksiklikleri eleştirerek, temel soruların cevapsız kaldığını belirtti. Girişim, tüm delil ve koşulların bağımsız bir şekilde soruşturulması çağrısında bulundu.

Aşağı Saksonya İçişleri Bakanı Daniela Behrens ise iddianameyi işleyen bir sistemin kanıtı olarak gördü. SPD’li siyasetçi, savcının kararının hukukun üstünlüğünün işlediğini açıkça gösterdiğini söyledi. Behrens, “Aşağı Saksonya’daki soruşturma makamları bağımsız, tarafsız ve yasalara uygun olarak faaliyet gösteriyor” dedi. (YH)

Close