Written by 09:39 AVRUPA

Macron’un Almanya’da aşırı sağa karşı verdiği ders inandırıcılıktan uzak

Bruno ODENT / Humanité

Fransa Cumhurbaşkanı, İkinci Dünya Savaşı’nın yıkımını simgeleyen Dresden’den, genç Avrupalıları “Avrupa projesinin varlığına yönelik bir tehdit” olan aşırı sağa karşı uyarmak amacıyla bir konuşma yaptı. Ancak Emmanuel Macron, Olaf Scholz hükümeti gibi, kıta genelinde aşırı sağın yükselişinin temelinde yatan sosyal sefaleti derinleştiren bir politikanın sadık bir savunucusu.

Emmanuel Macron, 9 Haziran’daki Avrupa seçimlerinden iki hafta önce, 27 Mayıs Pazartesi günü Almanya’ya yaptığı resmi ziyaretini bir tür seçim mitingine dönüştürdü. Berlin’in merkezinde öldürülen Avrupa Yahudileri anıtına uğradıktan sonra Dresden’e giderek şubat 1945’teki yıkıcı bombardımanda yerle bir olan Notre Dame Kilisesi’nin önünde bir açıklama yaptı ve Avrupa gençliğini, Almanca olarak “Avrupa projesinin varlığına yönelik bir tehdit” olduğunu vurguladığı aşırı sağdan uzaklaşmaya çağırdı.

Enerji, Ukrayna’daki savaşa katılım derecesi ve kamu açıklarının hangi hızda azaltılması gerektiği gibi bir dizi önemli konuda devam eden anlaşmazlıklara rağmen, Saksonya başkentinin kalbinde toplanan kalabalığın önünde, iyi organize edilmiş bu “Avrupa şöleni” sırasında Paris ve Berlin arasındaki mükemmel anlayışa vurgu yapıldı.

İronik bir şekilde, iki başkentin kararlılıklarını sergiledikleri sırada AfD’li ırkçılar komşu eyalet Thüringen’deki belediye ve yerel seçimlerde (2019’daki puanlarına kıyasla) yaklaşık 10 puanlık bir yükseliş elde ediyorlardı. Bu, AfD’nin Avrupa seçimlerinde liste başını kaybetmesine ve (Fransız aşırı sağ partisi) Rassemblement National’in talebi üzerine Avrupa Parlamentosu Kimlik ve Demokrasi Grubundan ihraç edilmesine yol açan skandallara ve diğer aşırılıklara rağmen gerçekleşti.

Emmanuel Macron, nisan ayında Sorbonne’da yaptığı Avrupa konuşmasının ana temalarını Dresden’de toplanan genç Almanlar, Çekler, Polonyalılar ve Fransızlara tekrarladı. Ancak daha yakından bakıldığında, Fransız-Alman çifti, Ren Nehri’nin her iki yakasındaki toplumları etkileyen derin adaletsizlikle başa çıkmak yeteneğinden muzdarip. Berlin yılbaşından bu yana “borç frenine” (yüzde 0.3 kamu açığı) geri dönmeyi tercih ederek sert kemer sıkma politikaları uyguluyor. Paris ise iş arayanların haklarına saldırıyor. Her iki durumda da sonuç, halkın çektiği acıların öne çıkması ve iktidardaki siyasi partilerin liderlerine ve liberal uzlaşılarına karşı rekor düzeyde güvensizliği körüklemek oldu.

Bunun sonucunda ise gerek Almanya’da gerekse Fransa’da büyük bir kamu yatırım açığı ortaya çıkmıştı. Almanya’da sosyal konutlar tükeniyor, çünkü bunları geliştirmenin tek yolu olarak inşaat sektörünü liberalleştirmek görülüyor. Sonuç olarak, Alman Federal İstatistik Ofisi Destatis tarafından yayımlanan son rakamlar, nüfusun giderek genişleyen bir kesimi için fahiş konut maliyetini gözler önüne seriyor.

Her iki ülkede de kötü durumda olan sağlık ve eğitim; şüphesiz Fransa’da daha da kötü durumda. Bu durum, Almanya’da Die Linke partisi ve Fransa’da komünist Léon Deffontaines tarafından önerilen, Avrupa Merkez Bankası tarafından sıfır faizle yeniden finanse edilen geçici bir Avrupa fonunun oluşturulması gibi acil Avrupa tedbirlerine duyulan ihtiyacı vurgulamakta. Mevcut Avrupa yasalarıyla tamamen uyumlu olan bu fon, Avrupa Birliği genelinde, kamu hizmetlerinde her yerde ortaya çıkan muazzam ihtiyaçların serbest kredi kullanılarak finanse edilmesinin önünü açacak. İşte aşırı sağla mücadele için gerçek tedbirlerden biri!

Çeviren: Eren Can

Close