Hamburg Eyalet Parlamentosu Milletvekili Deniz Çelik’in, Eyalet Anayasayı Koruma Teşkilatı hakkında geçtiğimiz günlerde yaptığı siyasi değerlendirme ve eleştirileri nedeniyle antidemokratik baskıya maruz kalması ve hakkında dava açılmak istenmesi, 24 Kasım günü Eyalet Anayasayı Koruma Örgütü önünde bir basın açıklaması yapılarak kınandı. Milletvekili Çelik, söz konusu açıklamaları geri çekmeye ve benzer açıklamalar yapmayacağı yönünde yazılı teminat verilmeye zorlanmış, sonra da iki yıla kadar hapis veya para cezası ile dava açılacağı duyurulmuştu.
Ancak Çelik, açıklamasını geri çekmeyi reddediyor. Bu tavrında yalnız da değil. Meslek Yasaklarına Karşı Hamburg İttifakı, 24 Kasım Pazartesi günü, Johanniswall 4 adresindeki Hamburg Anayasayı Koruma Ofisinin hemen önünde, Hamburg Parlamentosu (MdHB) Milletvekili Deniz Çelik ile dayanışma amacıyla bir basın toplantısı düzenledi.
Hamburg Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (GEW), Meslek Yasaklarına Karşı Hamburg İttifakı, Sol Parti (Die Linke) ve Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DIDF Hamburg) temsilcileri basın toplantısında birer konuşma yaptı.
Önceden, ver.di Hamburg, GEW Hamburg, Fridays for Future Hamburg, Hamburg Üniversitesi ve Hamburg Uygulamalı Bilimler Üniversitesi öğrenci sendikaları, Hamburg Sağa Karşı İttifakı, Hamburg Demokrat Avukatlar Derneği, DİDF Hamburg, Alman Komünist Partisi Hamburg, Müdahaleci Sol Hamburg ve Barmbek Sağa Karşı Girişim tarafından imzalanan ortak bir dayanışma bildirisi yayınlanmıştı. Bildiride “Deniz Çelik davası münferit bir olay değil ve Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın ona yönelik saldırısı, toplumda mesleki yasaklara karşı çıkan, siyasi katılım, ifade özgürlüğü, barış ve işçi hakları için mücadele eden herkese yönelik bir saldırıdır” denildi.
Pazartesi günü yapılan basın açıklaması, Mesleki Yasaklara Karşı İttifak adına Hartmut Ring tarafından açıldı. Ring, Hamburg Senatosu ve Hamburg Parlamentosu Başkanı Carola Veit’in 1970’lerdeki mesleki yasaklama davaları için ancak 2022’de kamuoyu önünde özür dilediğini belirtti. Ring devamla şunları dile getirdi: “Şimdi, sadece birkaç yıl sonra, bu tür davaların yasal dayanağı yeniden gündeme getiriliyor. Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın sağcı ağları koruduğu yönündeki eleştirilere tahammül edemeyerek dava açmaya ve bir milletvekiline baskı uygulamaya kalkışması aslında halkı sindirmeyi amaçlıyor. Anayasayı Koruma Dairesi’nin Çelik’in açıklamasının ardından devlet yapılarına duyulan güvenin sarsılmasından endişe duyduğu durum, Anayasayı Koruma Dairesi ve kendi çalışmalarından kaynaklanmaktadır.”
Eğitim ve Bilim İşçileri Sendikası (GEW) Hamburg şube başkanı Sven Quiring de, “Hamburg Senatosu’nun iddialarının aksine, standart geçmiş kontrol uygulamasının yeniden getirilmesinin demokrasiyi güçlendirmediğini, aksine zayıflattığını açıkça belirtti. Bunun nedeni, başvuru sahiplerine yönelik genel bir şüpheye dayanması ve yeterli eğitim sağlamak yerine kontrole dayanmasıdır. Dahası, sağcı aşırılığa karşı, iklim adaleti, ırkçılık karşıtlığı ve işçi hakları için kampanya yürüten toplumsal olarak aktif bireyleri de etkilemektedir. Mesaj: Aktivizm bir tehdit haline geliyor. Buna izin veremeyiz” dedi. Quring herkesi toplantılara, eğitim kurumlarına, imza kampanyalarına ve gösterilere katılmaya çağırdı.
Hamburg Parlamentosu’nda Sol Parti ve Sol Parti grubu adına konuşan Sabine Ritter, Deniz Çelik’e destek vererek, Anayasa Koruma Dairesi’nin sağcı ağlarla ilişkisini dile getirmenin hakkı ve görevi olduğunu, özellikle de Hamburg’da Süleyman Taşköprü NSU cinayetini soruşturan bir meclis soruşturma komisyonunun hâlâ bulunmaması nedeniyle, Çelik’in bu konuda konuşma hakkının ve görevinin olduğunu belirtti.
Hamburg Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DIDF Hamburg) üyesi Sedat Kaya, yaptığı açıklamada, Çelik’in açıklamasının standart geçmiş kontrolünün yeniden getirilmesine karşı protestoları güçlendirdiğini ve bu demokratik talebin susturulup sindirilmek istendiğini vurgulayarak, “Bu, ifade özgürlüğü hakkına bir saldırı teşkil ediyor ve demokratik olarak seçilmiş bir temsilcinin çalışmalarını engellemeyi amaçlıyor. Bu saldırı, yalnızca demokratik katılımı baltalamakla kalmıyor, aynı zamanda ülkedeki eleştirel sesleri bastırmak için tasarlanmış bir dizi otoriter önlemin de parçası.” dedi.

