Oyuncu ve sendikacı Rolf Becker hayatını kaybetti. Eylül ayı sonunda kan kustuğu için hastaneye kaldırıldığı haber yapılmıştı. Buna rağmen ertesi gün Hamburg limanında yapılan askeri tatbikatı protesto mitingine konuşmacı olarak katıldı ve savaşa, silahlanmaya karşı mücadele çağrısı yaptı. Kısa süre sonra Hamburg’da ölüme hazırlanılan bir hospise kaldırıldı ve 12 Aralık’ta hayata gözlerini kapadı.
1935 yılında Leipzig’de doğan sanatçı, 1971 yılından beri Hamburg’da yaşamaktaydı. Rolf Becker, 200 sinema ve televizyon filminde rol aldı. Değişik film ve kitapları seslendirdi. Geleneksel Rosa Luxemburg Konferansı’nın vazgeçilmez ismi oldu. Ver.di sendikası üyesi olarak sendika, barış, sosyal adalet ve çevre eylemlerinde konuşmacı olarak yer aldı. Auschwitz Toplama Kampı’ndan ölmeden çıkan ve ömrünün sonuna kadar faşizme karşı mücadele eden Esther Bejarano onu “küçük kardeşim” olarak tanıtırdı. 1975’te Vietnam ve Laos’a, 1978’de Nikaragua’daki Sandinistalara yardım götürdü. Almanya’nın eski Yugoslavya’nın dağıtılmasındaki rolünü aktif olarak protesto etti. Yunanistan’ın emperyalistler tarafından ekonomik baskı altına alınmasına karşı uluslarası direnişe katıldı. NATO’nun Yugoslavya’ya uyguladığı ambargoya rağmen Zastava fabrikasının yeniden inşası için 38 tonluk bir torna tezgahının taşınmasında aktif rol oynadı. Fabrika bu tezgahla hala çalışıyor. Filistin halkının çıkarları için ve katliama karşı Almanya’daki baskın devlet politikasına cesurca karşı çıktı. Komünist Manifesto, Castro’nun Savunması, Ossietzky ve Dittner’den okumalarıyla tüm Almanya’yı dolaştı.
Türkiye’deki demokrasi hareketiyle de omuz omuzaydı. Bir yıl önce önce DIDF Hamburg tarafından düzenlenen barış konferansının da konuşmacıları arasındaydı. 31 Mart’ta 90 yaşına giren Rolf Becker 12 Nisan’da Rosa Luxemburg Ödülü’nü almıştı.
EMEK MÜCADELESİNE SADIK KALDI
Son nefesine kadar Ernst Thaelmann geleneğinden gelen komünist harekete sadık kalan Becker, 1970’lerde Hamburg’da oyuncuların sendikalara katılmasını savunan ilk oyunculardan biriydi. Daha sonra, Ver.di sendikasının medya bölümünün yerel yönetim kurulunda görev yaptı ve Lahey’deki BM mahkemesi önünde Slobodan Milošević’in savunma komitesi, Troika’nın kemer sıkma önlemleri altında Yunanistan’la dayanışma, 44 yıldır hapis yatan Mumia Abu-Jamal’ın serbest bırakılması ve işgal altındaki topraklarda İsrail askeri politikasının eleştirmenlerinin savunulması gibi çeşitli girişimlerde yer aldı. Eski RAF üyesi Christian Klar 2008’de 26 yıl sonra hapisten çıktığında, Becker onun resmi vasisi oldu.
Leipzig’de doğup Schleswig-Holstein’da büyüyen Becker, Bremen’deki liseden mezun olduktan sonra Münih’te tiyatro okuluna gitti ve ardından 1960’larda Kurt Hübner ve Peter Zadek gibi yönetmenlerle çalışarak tiyatro oyunlarında rol aldı. 1980’den itibaren serbest oyuncu olarak çalıştı ve çeşitli televizyon dizilerinde, özellikle de 2006’dan beri yayınlanan hastane draması “In aller Freundschaft” dizisinde emekli Otto Stein rolünde yer aldı. Ayrıca “Tatort” (Suç Mahali) ve “Derrick” dizilerinin birkaç bölümünde ve Rosamunde Pilcher ile Katie Fforde roman uyarlamalarında da rol aldı. Ayrıca, Peter Zadek’in yönettiği “Ich bin ein Elefant, Madame” (1969), Volker Schlöndorff ve Margarethe von Trotta’nın yönettiği “Die verlorene Ehre der Katharina Blum” (Katharina Blum’un Kayıp Onuru) (1975) ve Hark Bohm’un yönettiği “Nordsee ist Mordsee” (Kuzey Denizi Cinayet Denizidir) (1976) gibi uzun metrajlı filmlerde de rol aldı. Ayrıca, hoş ve samimi, hafif boğuk sesi onu aranan bir seslendirme sanatçısı haline getirdi ve sesli kitaplar kaydetti ve reklamlar için seslendirmeler yaptı. Becker bir keresinde toplumun en altındakiler, en arka sırada oturanlar için konuşmayı tercih ettiğini söylemişti. Sanatçılar, entelektüeller ve oyuncular için genel ilke şudur: “İletişim kurmak isteyenlerin bir dayanağa ihtiyacı vardır ve bu ancak insanlarda, gerçeklikte bulunabilir.” Castro’nun Savunması ve Marx ve Engels’in “Komünist Manifesto”sunu sahnede okudu ve bunun çift CD’lik bir versiyonu 2013’te yayınlandı. Komunist Manifesto’da en sevdiği cümlenin: “Sınıfları ve sınıf çatışmalarıyla eski burjuva toplumunun yerine, sosyalizmde her birinin özgür gelişiminin tümünün özgür gelişimi olduğu bir birliktelik vardır.” olduğunu, bunun Doğu Almanya Cumhuriyeti’nde hayata geçirilmediğini söyledi.
KÜLTÜR ANCAK İNSANLARIN KURTARILMASIYLA ÖZGÜRLEŞİR
2020 yılında gazetemizde yayınlanan bir röportajda, “İşimi sevmeme rağmen, dünyanın sanat sayesinde değiştirilebileceği yanılsamasına veda etmem uzun zaman aldı. Sendikaya 1958’de Landestheater Darmstadt’ta aktör olarak ilk çalışmam sırasında katıldım, ancak 1969’da Bremen’de haber verilmeksizin işten atılıncaya kadar Brecht’in aşağıdaki sözünün ne anlama geldiğini anladım: “Kültürün kurtarılması insanların kurtarılmasına bağlıdır… Görevden alınmam Bremen Tiyatrosu’ndaki yönetmenlik ve yöneticilik işimi sona erdirdi. Artık diğer sanatçılar gibi ücret ya da maaş bağımlısı bir oyuncuydum. Daha da önemlisi işten çıkarılmamın, 68 öğrenci hareketine katılmamdan kaynaklandığını bilmek beni yönlendirdi ve daha önce pasif bir sendikacıyken, hala zayıf olmasına rağmen, emek hareketinin aktif bir üyesi haline geldim ve öyle kalacağım.” demişti.

