Yücel Özdemir
Geçen hafta basına sızdırılan 28 maddelik Ukrayna Planı, pazar günü Cenevre’de ABD, Ukrayna, Almanya, Fransa ve İngiltere’nin katıldığı toplantıda kısmen revize edildi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Ukrayna heyeti Başkanı Andrij Yarmak, ilerleme sağladıklarını açıkladı. Şimdi gözler plan konusunda sessiz kalmayı tercih eden Rusya’da. Kremlin’in olumlu yanıt vermesi durumunda liderler düzeyinde buluşma gündeme gelebilir.
İki zirvede birden tartışıldı
Plan ilk olarak Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde toplanan G20 Zirvesi’nde ele alındı. Burada bir araya gelen ve Almanya, Fransa ve İngiltere’nin başını çektiği, Kanada ve Japonya’nın da desteklediği ülkeler grubu, 28 maddelik planda değişiklerin yapılmasını talep eden bir açıklama yayınladı. Ardından, ABD, Almanya, İngiltere, Fransa ve Ukrayna’nın güvenlik politikalarından sorumlu en üst düzey bürokratları İsviçre’nin Cenevre kentinde pazar günü bir araya geldiler.
ABD adına Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un katıldığı toplantının ardından yapılan açıklamalarda, değişiklikler konusunda ilerleme sağlandığı ve son kararın ABD Başkanı Donald Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’e kaldığı açıklandı. Rubio ve Ukrayna heyetine başkanlık eden Yarmak tarafından yapılan ortak açıklamada, her iki tarafın da kabul edebileceği değişiklikler konusunda anlaşıldığı belirtildi. 28 maddelik planın sızmasından bu yana sessiz kalmayı tercih eden Rusya’nın değişikliklere nasıl yanıt vereceği de bu hafta içinde belli olması bekleniyor.
Değişiklik önerilerinde neler var?
Uluslararası ajansların diplomatik kaynaklara dayandırılarak geçtikleri haberlere göre, 28 maddelik plan üzerinde şu değişikliklerin yapılması konusunda uzlaşmaya varıldı:
- ABD planında öngörülen, şu ana kadar Rusya tarafından işgal edilmeyen bazı Ukrayna topraklarının Moskova’ya devredilmesi reddedildi. Toprak takası müzakereleri, mevcut savaş çizgisi esas alınarak yapılacak.
- Ukrayna ordusunun asker sayısı normal koşullarda 800 bin olmalı. ABD planında bu rakam 600 bin olarak belirtilmişti.
- Dondurulan Rus varlıklarının kullanımı önerisi önemli ölçüde değiştirildi. Avrupalılar, Rusya’nın Ukrayna’da verdiği zararı telafi edene kadar varlıkların dondurulmasını istiyor. ABD ise 100 milyar doları, ABD liderliğinde kurulacak yeniden inşa fonunda tutmak ve fonun kârının yarısını ABD’ye aktarmayı amaçlıyor. Ayrıca Avrupa’nın da 100 milyar dolarlık bir yeniden inşa fonu oluşturması çağrısı yer alıyordu.
- Bir başka değişiklikte Ukrayna’nın, NATO’nun 5. maddesini örnek alan güvenlik garantileri alması gerektiği belirtildi. Bu madde, bir üyeye yapılan saldırının tüm üyelere yapılmış bir saldırı olarak değerlendirileceğini içeriyor. Daha önceki planda güvenlik garantisinin ABD tarafından verilmesi ve bunun karşılığında tazminat alması vardı. Ancak güvenlik garantisinin kim ya da kimler tarafından verileceği belirsizliğini korumaya devam ediyor. ABD’nin yanı sıra AB ülkelerinin de eklenmesi seçenekler arasında olabilir. Güvenlik garantinin NATO tarafından verilmesi ise şu anda gündemde değil.
- Metinde Ukrayna’nın NATO’ya katılımı tamamen reddedilmiyor. Tüm üyelerin uzlaşmasına bağlı olduğu ve şu anda bir uzlaşma söz konu olmadığı belirtiliyor. Ancak bu, NATO’ya katılımın kesin olarak imkansız olduğu anlamına gelmiyor.
- NATO, Ukrayna’da kalıcı olarak asker bulundurmayacağını taahhüt ediyor.
- Rusya’ya uygulanan yaptırımların kademeli olarak kaldırılması isteniyor. Rusya anlaşmaya uyduğu takdirde, kademeli olarak dünya ekonomisine yeniden entegre edileceği vurgulanıyor.
- ABD planında belirtilen Ukrayna’da 100 gün içinde seçim yapılması şartı yerine, seçimlerin “mümkün olan en kısa sürede” düzenlenmesi öngörülüyor.
- Savaş suçları için genel af uygulanması da istenmiyor.
Daha çok ABD’li kaynaklar tarafından sızdırılan bu değişikliklerin toplantıya katılan Almanya, Fransa ve İngiltere (E3) ve Rusya tarafından ne kadar kabul edildiği ya da edilebileceği belirsiz. Özellikle, Ukrayna’nın NATO üyeliğine kapının kapatılmaması, NATO’nın 5. maddesine benzeyen bir güvenlik garantisinin verilmesi maddesinin Rusya tarafından kabul edilme olasılığı da oldukça düşük görünüyor.
Avrupa’nın masaya oturma planı
Ağustos ayında, Trump’ın Ukrayna ve Avrupa ülkelerini bir yana bırakarak Rusya Lideri Putin ile Alaska’da bir araya gelmesine tepki gösteren ülkelerin, bu sefer de aynı şekilde birlikte hareket edip etmeyecekleri henüz belirsiz. Ancak, Cenevre’den verilen mesajlara bakılırsa, özellikle Ukrayna’nın E3’ten ziyade ABD ile yakın çalıştığı görülüyor.İlk etapta plana sert tepki gösteren Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, daha sonra eleştiri dozunu düşürmeyi tercih etti. 28 maddelik planı, “barış” için üzerinde çalışılabilecek bir belge olarak tanımlamaya başladı. Cenevre toplantısının ardından yapılan açıklama da dün devlet başkanlığının internet sitesinde yayımlandı.
Zelenskiy’nin koltuğunu sağlama alma çabası
28 maddelik planın yayınlanmasından kısa bir süre önce Zelenskiy ve çevresindekilerin karıştığı rüşvet olayları basına yansımıştı. İlk planda, anlaşmanın ardından 100 gün içinde seçimlerin yapılması öngörülüyordu. Bu madde aynı zamanda Zelenskiy’e bir mesaj olarak da okunabilir. Zira, seçimlerin yapılması durumunda Zelenskiy’nin yeniden seçilmesine pek ihtimal verilmiyor. Cenevre’deki pazarlıkta bu 100 günlük süre “mümkün olan en kısa süre” gibi belirsiz bir tarihte seçimlerin yapılması değiştirilmesi de Zelenskiy’nin belirleyeceği koşullarda seçimlerin olacağı anlamına geliyor.
Avrupa ülkeleri, son pazarlıkta da Zelenskiy’i yanlarına alarak planlarını hayata geçirmeye devam edebilirler. Ancak Cenevre’de sağlandığı ifade edilen ilerleme, Zelenskiy’nin elinin eskisi gibi güçlü olmadığını da gösteriyor. 28 madde üzerinde uzlaşmayla yapılan değişiklerin Rusya tarafından nasıl karşılanacağına bağlı olarak pazarlıklarda tarafların tutumları da netleşecek. Rusya’nın son metne sıcak bakması durumunda liderler düzeyinde pazarlık için kapı aralanmış olacak.
Almanya’nın eli boş kaldı
ABD’den sonra Ukrayna’ya en fazla askeri ve ekonomik desteği veren Almanya, mevcut belgelere bakılırsa eli boş dönmüş görünüyor. ABD, yaptığı yardımlar karşılığında tazminat almayı madde haline getirirken, Almanya muhtemelen Ukrayna’nın yeniden inşasına da en fazla para harcamak zorunda kalacak. Ukrayna’nın nadir elementleri de daha önce Trump tarafından dayatılan bir anlaşmayla önemli ölçüde ABD’ye geçmişti.
Almanya Başbakanı Friedrich Merz, Die Welt gazetesine verdiği demeçte pazarlıkların gidişatını yakından takip ettiğini belirterek, “Benim için kırmızı çizgi, kesinlikle Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve bu ülkenin var olma hakkıdır. Bu konu tartışmaya açık değil ve biz, şahsen ben de Ukrayna hükümetinin müzakere çizgisini destekliyoruz” dedi.
Ukrayna hükümetinin tutumu Cenevre görüşmesinden sonra toprak kaybını kabul eden, ABD’ye daha fazla bağımlı hale gelmeyi kabul eden bir hat üzerinden ilerliyor. Savaşa yatırım yapan Avrupa ülkeleri ve silah tekelleri son ana kadar pazarlık masasından daha fazla kazançlı çıkmanın yollarını aramaya devam edecekler. Bunlar arasında yaklaşık dört yıldır süren savaşın devam etmesi için bütün imkanları seferber etmek de var. Bu hafta Ukrayna savaşının gidişatı için önemli olacak.

