Written by 15:51 ÇALIŞMA YAŞAMI

Uyarı grevine çıkan Hamburglu kamu çalışanları: “Dressel bizi tamamen mahvetti!”

Fee Pottharst

Almanya’da eyaletlerdeki kamu sektörü çalışanları için devam eden toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin (TV-L) bir parçası olarak, ver.di Hamburg 15 Aralık’ta uyarı grevi çağrısında bulundu ve yaklaşık 500 kişinin katıldığı bir gösteri düzenledi. Hamburg Maliye Senatörü Dressel’in işveren koltuğunda pturduğu ilk görüşme turunda hiçbir teklif yapılmadı. Bunun yerine, Dressel ve meslektaşları, %7’lik aylık maaş artışı, stajyerler için kalıcı istihdam ve öğrenci çalışanlar için toplu iş sözleşmesi de dahil olmak üzere haklı talepleri “astronomik” olarak nitelendirdi.Eyalet hükümetinin her gün iş yükünü omuzlayan çalışanlar için bir santim bile geri adım atmaması haklı bir öfkeye yol açtı. Hamburg Belediyesi tarafından sayısız kez tutulmayan sözler hatırlatıldı. Örneğin, Dressel, eğitimciler ve sosyal hizmet uzmanları gibi vatandaşlarla doğrudan temas halinde olan meslekler için zorlu bir şekilde kazanılan 100 €euroluk Hamburg ödeneği anlaşmasını tek taraflı olarak feshetti.

Hamburg’da Başlangıç
Hükümetin TİS görüşmelerindeki tutumunu protesto etmek için 15 Aralık pazartesi günü, 500 kamu çalışanı Europa Passage alışveriş merkezinin önünde toplandı. Aralarında sosyal pedagoglar, eğitim ve terapi uzmanları ve okullardaki diğer çlışanlarla yerel çocuk ve gençlik hizmetlerinde çalışanlar hükümetin tutumunu protesto ederek, taleplerinin kabul edilmesini istediler.

Yapılan konuşma ve taşınan pankartlarda, Hamburg gibi pahalı bir şehirde yaşamak için maaşların artık yeterli olmadığına dikkatçekildi. Kamu emekçileri canlarını dişlerine takarak çalışıyorlar, ancak maaşlarının zar zor kira ve yaşam masraflarını karşıladığını görüyorlar. İşe yeni başlayan genç çalışanlar da bu durumu fark ederek daha iyi ücretli işleri tercih ediyor; bunun da etkisiyle sadece Hamburg’da kamu alanında 5bin personel açığı bulunuyor. Ancak iş yükü azalmadığı için çalışanlar fazla mesai yapmak zorunda kalıyor ve daha da ağır iş yükleriyle karşılaşıyorlar. İşverenlerin kasalarının boş olduğu ve talepleri karşılayacak para olmadığı iddiası ise gerçeği yansıtmıyor. Sendika ve çalışanlar hükümetin bu gerekeçesine şöyle yanır veriyorlar: “Bize para olmadığı söylenirken, Elbe Kulesi veya Olimpiyatlar gibi gösterişli projeler için bolca para var.” Bu, Senato’nun önceliklerinin neler olduğunu açıkça gösteriyor. Yapılan konuşmalarda işçilerin, pahalı lüks projeler değil, gerçekten geçinebilecekleri adil bir ücret istedikleri dile getirildi.

Tutulmayan sözler
Eyleme katılan kamu çalışanlarının işveren pozisyonundaki hükümetin tavrı nedeniyle hem hayal kırıklığı içinde hem de öfkeli olduğu görülüyordu. Bunun somut nedenlerinden biri de ‘Hamburg ödeneği’ adı altındaki ödemelere yönelik kesinti planı. Dressel “küçük düzenlemelerden” bahsetti aAncak gerçekte, Hamburg ödeneğini tamamen ortadan kaldırdı. Yılın başındaki seçim kampanyasında Dressel, SPD adına konuşarak Hamburg ödeneğinin kesinlikle uygulanacağını büyük bir edayla ilan etmişti. Gösteriye katılan bir eğitim çalışanı, kendisinin ve meslektaşlarının tamamen aldatılmış hissettiklerini dile getirdi. Birçoğunun aldığı 3. maaş kademesi, geçinmek için yeterli değil. Banka hesaplarında bu 100 euroluk ödenek çok önemli. İkinci bir iş olmadan, birçoğu geçimini sağlayamıyor. Aynı çalışan, polis memurlarının E9a maaş kademesinden başlaması normal kabul edilirken, halkla ilişkilerde çalışan mesleklerin bu kadar az kıymet görmesinin çok saçma olduğunu vurguluyor.

“Üniversiteler de dağılıyor!”
Üniversite de büyük ölçüde TV-L toplu sözleşmesi kapsamında. Ve burada da yıllarca süren kötü çalışma koşullarının etkileri daha da belirgin hale geliyor. Geçmişteki tavizlere rağmen, öğrenci çalışanlar (TVStud) için hala bir toplu sözleşme yok. Öğretim görevlileri ve araştırmacılar iş yüklerine zar zor yetişebiliyorlar; bu da hem işin kendisini hem de çalışma koşullarını ciddi şekilde kötüleştiriyor. TVStud girişiminden bir temsilci, şehrin yıllardır üniversiteye yeterli fon sağlamadığını belirtiyor. Bunun yerine, kamu kaynakları silahlanmaya ve şehrin giderek artan bir şekilde militarizasyonuna yatırılıyor: Bu yüzden de kamu çalışanları “Bunun için borç alıyorlar, ama bize paraları olmadığını söylüyorlar.” diye tepki gösteriyorlar.


“Dayanışma bizim silahımız!”
Hamburg toplu taşıma şirketinden (Hochbahn) bir çalışan da konuşmasında, işveren olan Hamburg Belediyesi’ne karşı birleşmenin önemini vurguladı. 27 Kasım’da, belediye toplu taşıma sektöründeki çalışma koşulları için toplu pazarlık görüşmeleri başlamıştı. Talepler arasında haftalık çalışma saatlerinin azaltılması, vardiya sürelerinin kısaltılması, dinlenme sürelerinin uzatılması ve gece ve hafta sonu çalışmaları için primlerin artırılması yer alıyor. Onlara da bu talepleri karşılayacak kadar para olmadığı söyleniyor.

“Talep ettiklerimiz gökten düşmeyecek”
Verilen sözlerin tutulmaması istisna değil sık sık tekrarlanan bir durum. Bu nedenle kamu çalışanlarının, işveren konumundaki hükümete güvensizliği iyice artmış görünüyor. Uyarı grevi, çalışanların tabandan baskısı olmadan hiçbir şeyin değişmeyeceğini bir kez daha gösterdi. Toplu sözle görüşmelerinin nasıl sonuçlanacağı işçilerin ortak mücadelesi ve onlarla dayanışma içinde olan güçlerin ne kadar baskı yaratacaklarına bağlı. Onların gücü, toplu pazarlık görüşmelerinin sonuçlarının temelini oluşturmaktadır.

Close