Written by 11:28 uncategorized

Almanya’nın Suriye politikası değişti mi?

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Suriye’de sorunun çözümü için Devlet Başkanı Başar Esad’ı görüşülmesi gereken taraflardan biri ilan etmesi dünya kamuoyunda geniş yankı yarattı. Peki Merkel, hangi zorunluluktan ötürü bu çağrıyı yaptı, gerçekleşme ihtimali var mı?

 

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in katıldığı AB Zirvesi’nde “Suriye’deki sorunun çözülmesi için bir çok aktörle görüşülmeli. Bunlar arasında Esad’da olmalı” şeklindeki demeci, başta Alman basını olmak üzere dünya kamuoyunda geniş yankı yarattı. Merkel, açıklamasında ayrıca İran ve Suudi Arabistan gibi bölgenin diğer aktörlerinin de sürece dahil edilmesi çağrısında bulundu.

Merkel’in tam da Rusya’nın askeri açıdan Suriye’de kendisini hissettirdiği bir dönemde “Esad’la diyalog” yönünde bir çağrıda bulunması pek çok açıdan önem taşıyor.

Bunların başında elbette Merkel, yani Almanya’nın da içinde olduğu “NATO kampı”nın Suriye politikasının iflas etmesi geliyor. 2011’den sonra başlatılan süreçte Suriye’deki rejimin kısa sürede devrileceğini planlayan NATO şemsiyesi altında toplanan emperyalist devletler ve onların bölgedeki işbirlikçileri Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’dan oluşan güçler, kısa sürede Esad’ı devireceklerini planlıyorlardı. Dört yıldır olan bitenler, bu güçlerin Suriye üzerinde yaptıkları hesapların tutmadığını göstermiştir. Sadece göstermemiş aynı zamanda Suriye ve bölgeyi daha büyük kaos ve karmaşanın içerisinde çekmiş bulunuyor. Gelinen aşamada sürecin bu şekilde uzun sürmesinin yeni ve daha büyük problemlere yol açacağı az çok anlaşılmış bulunuyor.

Frankfurter Rundschau gazetesinde yer alan şu değerlendirme önemli: “Eğer askeri çözüm istenmiyorsa, tüm tarafların katılımı ile soruna bir çözüm bulunabileceğini anlamak için diplomasinin Einstein’ı olmaya gerek yok. Ancak bu Batı’da, IŞİD’in Suriye’deki nüfuzunun arttırdığı ve Esad muhaliflerinin askeri başarılarının aslında bir hayal olduğu gibi geç anlaşıldı. Şimdi Rusya’nın da bir kenara bırakılamayacağı görülüyor. Batı’nın Suriye stratejisinin bir felaket olduğunun altını çizmek gerek. Ancak üzücü olan, bu delice yolun on binlerce Suriyeli’nin hayatına mal olmuş olması.“

SIĞINMACI KRİZİ ALMANYA’NIN TUTUMUNU ETKİLEDİ

İkincisi, Suriye’de rejimi değiştiremeyenlerin kendisi büyük bir sığınmacı kriziyle karşı karşıya kalmış ve şimdi ne yapacaklarının paniği içindedirler. Rejimi devirmeyi planlayanlar, milyonlarca sığınmacının yerini yurdunu terk etmek zorunda kalacağını ve bunların canını kurtarmak için NATO şemsiyesi altında toplanan ülkelere sığınacağını beklemiyorlardı. Süreç uzadıkça “beklenmedik sorunlar” bütün bölgenin ve Avrupa’nın sorunu olmaya başladı. Merkel’in açıklamayı sığınmacıların durumunu görüşmek üzere toplanan AB Zirvesi sırasında yapması tesadüf edildir. Çünkü, bugün Avrupa’ya doğru yola çıkan yüzbinlerce Suriyeli’nin geri dönmesinin tek yolu Suriye’de yeniden barış ve huzurun egemen olması gerekiyor.

Bu nedenle Merkel’in “Esad çıkışı”nda son haftaların en önemli konusu olan “sığınmacı krizi”nin önemli bir rol oynadığı söylenebilir.

MERKEL’İN ÇIKIŞI ETKİLİ OLABİLİR Mİ?

Şimdi soru Merkel’in Esad’la diyalog yolunu içeren bu çağrısının hayata geçirp geçmeyeceğidir. Bugüne kadar ABD, İngiltere ve Fransa gibi Almanya’nın en önemli müttefikleri diyalog kanallarını kapatıyordu. Almanya bunu yapabilirse, belki kısa vadede Suriye’de Rusya ile birlikte hareket ederek, IŞİD etkisizleştirilerek bölgede dengeler değişebilir. Ancak, hemen belirtmek gerekiyor ki, ne Suriye eski Suriye’dir ne de dinamikler eskiden olduğu gibi yerinde duruyor. Dört yılda Suriye’de köprünün altında çok sular aktı… Bu nedenle hiç bir güç, hiçbir şey olmamış gibi hareket edemez.

NATO şemsiyesi altında bir araya gelenlerle Rusya arasında, Suriye’yi kapsayan bir uzlaşma sağlanması iki tarafın da ihtiyacı olarak görünüyor. Nitekim bunu sağlayamadıkları takdirde hepsinin kaybeden taraf olma ihtimali az değil.

Ve muhtemel bir uzlaşmanın çok uzun bir döneme yayılmayacağının da sinyalleri sözkonusu. Rusya şimdiden Merkel’in kendi çizgisine geldiğini açıklayarak, karşı kampa karşı üstünlük hamleleri başladı bile… Dahası, Rusya bu ayın sonunda Ekim’in başında Suriye’nin doğusunda büyük bir askeri tatbikat yapmaya hazırlanıyor. Bunun anlamı elbette Suriye üzerinde hesap yapanlara bir mesaj vermektir.

Bu nedenle Merkel’in çağrısı aynı zamanda Rusya’ya bir uzlaşma mesajı da içeriyor. Bu, bütün taraflara Suriye hesaplarını yeniden gözden geçirme önerisi anlamına da geliyor aynı zamanda.

Denilebilir ki, Batı’nın Suriye’de çıkmaz sokağa girdiğinin kabulü anlamında da gelen Merkel’in mesajı aynı zamanda Batı açısından bir tabuyu yıkıyor. Ancak bu ileri sürüldüğü gibi Rusya’nın çizgisine kayma olarak değerlendirmemeli. Zorunluluk, yeni bir manevra yapmayı dayatmıştır. Bu manevranın “reeel politika”da karşılığının olup olmadığını ise zaman gösterecektir. Bakalım, Suriye konusunda bugüne kadar hep dikine giden Türkiye nasıl bir manevra yapacak önümüzdeki süreçte…

 

YÜCEL ÖZDEMİR

Close