Written by 12:08 uncategorized

20-21 Ekim Ortadoğu Konferansı yapılıyor

ENDER İMREK *

Halkların Demokratik Kongresi birinci kuruluş yılına denk gelen bir tarihte, 20-21 Ekim’de İstanbul Boğaziçi Üniversitesi Konferans Salonu’nda Ortadoğu Konferansı düzenleniyor. Halkların özgürlük ve adalet arayışları ve emperyalist müdahaleleri konu edinecek olan konferansa Ortadoğu’nun bir çok ülkesinden temsilciler katılacak. Aynı zamanda emperyalist müdahale yanlısı ülkelerden aydınlar, akademisyenler ve siyasetçilerde konferansa katılarak kendi ülke hükümetlerinin politikalarını deşifre ederek, halkaların özgürlük, iş ve adalet mücadelelerini değerlendirecekler. İki gün sürecek olan konferansta İngilizce, Arapça, Türkçe ve Kürtçe sunumlar olacak. Filistin, Suriye, Fas, Ürdün, Lübnan, Tunus, Mısır, Irak, Kürdistan, İran, Fransa, Almanya ve  İngiltere’den katılım beklenen konferansın her oturumunda Türkiye’den de bir kişi olacak.

Konferans başta Suriye olmak üzere hemen tüm Arap dünyasında mücadele ve baskının atbaşı gittiği koşullarda yapılıyor. Tunus’tan başlayarak Suriye’ye kadar etki yaratan Arap halk hareketlerinin ve ayaklanmalarının etkisi sürerken, emperyalistlerin ve bölge işbirlikçilerinin müdahale arayışları da dinmek bilmiyor. Diğer tarafta ezilen, sömürülen Arap halkları, farklı ulus ve inançlardan Ortadoğu halklarının arayışlarını “destekleme” adına sahne alan ülkelerin aylardır bize sunduğu fotoğraf gerçeği yalın bir biçimde ortaya koymaktadır. Tüm çarpıtma, akı kara gösterme girişimlerine rağmen, halkların özgürlük ve adalet arayışları ile emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin bu yönlü arzu ve mücadeleleri yedekleme ve kendi iktidarlarını, bazı değişiklikler yaparak ve at değiştirerek sürdürme gayretleri kolaylıkla ayırt edilebiliyor.

 

SURİYE’DE OLANLAR BARİZ ÖRNEK

Suriye’de yaşananlar ve yapılan hesaplar bunun bariz örneklerini sunuyor. ABD, Türkiye, İsrail eksenli, ancak İsrail’in Arap halklarının tepkisinden arka planda durarak Suudi Arabistan, Katar ve aynı kulvardaki işbirlikçilerce bir Sünni-İslam yönetimi oluşturmak üzere süren savaş her geçen gün yeni çarpıcı fotoğraflar sunuyor.

“Özgür Suriye Ordusu” denilen ve başta emperyalist ülkeler olmak üzere, Suudi Arabistan, Katar gibi on yıllardan bu yana halka zulmeden, insanlığın gelişim seyrini ve kazanımlarını dahi yok sayan yönetimlerin desteklediği çapulcu sürüsünün ve “Suriye Dostları” denilen işbirlikçi güruhun, “demokrasi şampiyonu” kesilmeleri Libya’ya yapılanlar düşünülünce hiç de inandırıcı olamıyor.  Libya’ya müdahale ve emperyalist güçlerin demokrasi adına gerçekleştirdikleri vahşetin etkileri sadece Libya halkı üzerinde değil, her tarafta devam ediyor.

Libya Devlet Başkanı Kaddafi’yi sağ yakaladıkları halde ilkel ve iğrenç uygulamalar sergileyerek katledenler ne mene bir demokrasi ve nasıl bir hukuk peşinde olduklarını gösterdiler. Bu yaşanlar Suriye için söylediklerinin demokrasi, hak ve adaletle ne kadar ilintili olduğunu düşündürüyor ve Suriye halklarının bu oyuna gelmesini engelliyor. Suriye halkları da bu emperyalist planı kısa sürede anlamış, özgürlük ve demokrasi taleplerinin onlara olanak tanıyabileceği her girişimden uzak durmaya, taleplerini istismar edecek ve halkı kullanarak meşruiyet yaratacak girişimlere prim vermeyecek bir tutum sergilemiştir. Kurt halkının taleplerini kazanma, özerklik gibi bir statüyü kazanma, kendi geleceğini belirleme yönünde attığı adımları buna uygun attığı ve Suriye yönetimi ile ilişkilerini emperyalistlere koz ve olanak tanıyacak biçimde sürdürmediği görülmektedir. Bu tutumun Suriyeli emek, barış ve özgürlük mücadelesindeki bir çok parti, örgüt, halk ve inançtan kesim için söylemek mümkün.

Emperyalistler, Libya kadar kolay bir lokmayla karşı karşı olmadıklarını anlamış durumdalar. Hem coğrafi konumu, stratejik önemi, hem dengeler bakımından edindiği konum, tarihsel birikim ve ilişkileri, kendi iç dinamizmi ve başta İran olmak üzere komşu ülkelerindeki tablo Suriye’nin hemen yutulacak bir lokma olmadığını göstermesine rağmen, AKP yönetimindeki Türkiye bunu anlamak istememektedir. Tabloyu okumak ve anlamak istemeyen, tüm gelişmeleri ve gidişatı göremeyen Türkiye yönetimi üst üste yaptığı hamleler ve sürdürdüğü politikalarla durumu daha da karmaşık hale getirmektedir. Son olarak “Tezkere” ile attığı hamle işleri daha da karmaşık hale getirmiş oldu.

Türkiye yönetiminin bir yandan Kürt halkının özgürlük ve adalet mücadelesini etkisiz kılma, süren silahlı hareketi bastırmaya yönelik uygulamaları devam ederken, diğer yandan Suriye’ye yönelik planları sürüyor. 877 km sınırının önemli bir bölümünde yığınak yapmış olan Türkiye yönetimi bir yandan Suriye’deki yeni Kürt Özerk Bölge Yönetimini hedef alırken, yüz bini bulan ve sayısı giderek artan Suriyeli sığınmacıları da kendi emelleri doğrultusunda kullanmak istemektedir.  ÖSO’nün Suriye devletine ve Kürt oluşumuna karşı kullanılması için her türlü olanağı kullanan ve tüm kozlarını oynayan Türkiye, aslında büyük bir çıkmaza sürüklenmektedir.

Tüm bu gelişmeleri değerlendirecek olan iki günlük konferansın birinci günü Arap Halk hareketleri, emperyalist müdahaleler ve Suriye’deki gelişmeler değerlendirilecek. “Arap Baharı” olarak tanımlanan gelişmelerin halkların uyanışı mı, kışkırtma mı olduğu tartışması yoğunlaşılan bir konu olacak.

Uluslararası politikada Ortadoğu’nun önemi, bununla birlikte uluslararası güç dengeleri ve gelişmelerin yönü konuşulacak. Yıkılan ve sarsılan statükolar ve yerine konulanlarla birlikte olası gelişmelerin yanı sıra, halklar uyanırken siyasi İslam, Sünni-Şii çatışması, mezhepsel ve etnik kavgaların halkların mücadelesinde ve emperyalist planlardaki rolü konuşulacak.

Oturumlardan bir Türkiye’nin durumunu değerlendirmek üzere ilginç bir tartışmaya sahne olacak. Türkiye’den, Kuzey Afrika, Ortadoğu ülkeleri ve Avrupa’dan parti, örgüt ve kurum temsilcilerinin yanı sıra bir çok şahsiyetin katılacağı konferansta “Arap baharı”nda model ülkenin Türkiye olduğu iddiası tartışılacak. Yine Kürt halk dinamiklerinden Suriye Kürtlerinin mücadelesi, yeni Özerk Kürt Bilgesi konuşulacak. Kürt, Arap, Hıristiyan temsiliyeti amaçlanarak bir tartışma sürdürülecek. Arap halk hareketlerinde İslami örgütlerin rolü, Suriye’de yaşananlar, dış müdahaleler, ve tüm bu gelişmelerin ışığında Ortadoğu ve kuzey Afrika’da gelişmenin yönü ele alınacak.

HDK bu konferansla Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun her ulustan ve her inançtan halkları ve işçi sınıfıyla dayanışma, ortak tutum ve özgürlük mücadelesini geliştirmede ileri bir adım olacaktır. Avrupa ülkelerinden katılımlarda bu mücadeleyi güçlendirecektir. Sonuç bildirisi ile hem durum tespiti, hem geçmişe yönelik değerlendirmeler olacak, ancak esas olarak önümüzdeki dönemi önemseyen ve mücadeleyi yükseltme amacı ve görevi belirleyen bir kapsamda olacak.

 

* Halkların Demokratik Kongresi Yürütme Kurulu üyesi

 

Close