Written by 15:00 KADIN

25 Kasım: Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü

Kasım ayının 25’i kadına yönelik şiddetin öne çıkarıldığı ve protestolarla bunun kabul edilemeyeceğinin gösterildiği bir mücadele günü.

Bu gün, öyle, masa başında alınmış bir kararla ortaya çıkmamış. 1960 yılının 25 Kasım’ında, Dominik Cumhuriyeti’nin kuzey bölgesinde, bir uçurumun dibinde üç kadının cesedi bulunur. Bunlar Mirabal kardeşlerdir. Ertesi sabah gazetelerde bu ölümlerin bir kaza sonucu meydana geldiğini anlatan haberler çıkar. Ama gerçek göründüğü gibi değildir. Mirabal kardeşler, ülkelerinde siyasal özgürlük için kararlılıkla mücadele ederek Latin Amerika’daki Diktatör Rafael Leonidas Trujillo’ya meydan okur. Bu yüzden diktatörlük tarafından zulme uğrayarak pek çok kez hapsedilir ve en son olarak da 25 Kasım’da 1960 yılında arabalarından zorla indirilerek tecavüz ve işkenceyle katledilirler.

Önce 1981’de Dominik’te toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı’nda 25 Kasım, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak kabul edilir. Daha sonra 1999 yılında, BM tarafından Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi İçin Uluslararası Mücadele Günü ilan edilir. Güney Amerika’da alınan karardan bu yana, 1981’den beri dünyanın dört bir yanında kadınlar; toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, erkek şiddetine, tecavüze, tacize, savaşa, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı kadın dayanışmasını örüyor, seslerini yükseltiyorlar.

ŞİDDET EN BÜYÜK SAĞLIK RİSKİ

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), şiddeti kadınlar için en büyük sağlık risklerinden biri olarak tanımlıyor. Fiziksel ve cinsel şiddetin yanı sıra, psikolojik ve duygusal şiddetin de ciddi sonuçları var. Şiddete maruz kalan birçok kadın, sonrasında kamusal hayata katılmakta zorlanmakta. Depresyona girmekte, yalnızlaşmakta ve hem duygusal hem de maddi olarak yoksullaşmakta. Şiddetin etkileri çoğu zaman nesiller boyunca devam ederek tüm aileyi etkilemekte. Kadınlara yönelik şiddet saldırılarının sayısı bakımından Avrupa karşılaştırmalarında orta sıralarda yer alan Almanya’da, kadınların yaklaşık %35’i 15 yaşından sonra bir noktada fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kalmakta.

ALMANYA’DA DURUM

25 Kasım öncesi: Her gün bir kadın cinayeti – ölümcül ataerkil şiddet.

2025: Şimdiden 254 kadın cinayeti faili! 115 kadın erkek şiddeti sonucu öldü. Yılın sonuna kadar bu sayının kaça çıkacağı belli değil. Ancak bilinen şimdiye kadar her gün bir kadın cinayeti işlendiği ve bunlardan 155’inin ölümle, 136’sının yaralanmayla sonuçlandığı.

Her üç kadından biri yaşamı boyunca psikolojik veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Bu yalnızca aile içi şiddet ve tecavüzü değil, aynı zamanda ayrımcılık, taciz ve takip gibi durumları da kapsamakta. Şiddet, herhangi bir kadının başına, her yerde gelebilir; sokakta, işte veya evde. Bir yabancı veya kadının kendi partneri tarafından işlenebilir

Almanya’da 2024 yılında 265.000’den fazla kişi aile içi şiddete maruz kaldı; bu sayı bir önceki yıla göre neredeyse %4 daha fazlaydı. Mağdurların %73’ü kadındı (Federal Kriminal Polis Teşkilatı: 2024).

Kadına yönelik şiddet toplumsal bir sorun ve her yaştan ve her sosyal sınıftan kadını etkiliyor. Engelliler, göçmen kökenliler, mülteciler ve queer bireylerin koruma ve destek alması özellikle zor.

One Billion Rising hareketinin Almanya’da Kadın Cinayetleri 2025 hashtagiyle yayınladığı verilere göre bilanço şöyle: Bugüne kadar 115 kadın, 2 kız çocuğu (yaşları 10 ve 15), 2 yürümeye yeni başlayan çocuk (yaşı 1), 2 erkek çocuğu (yaşları 16 ve 17) ve 6 erkek, partneri, eski kocası, tanıdığı, akrabası, hayat arkadaşı, kardeşi, oğlu, babası, sınıf arkadaşı, komşusu, iş arkadaşı vb. tarafından uygulanan şiddet sonucu öldü. Ayrıca 136 kadın, üç kız çocuğu (yaşları 5, 10 ve 14), 8 erkek ve iki erkek çocuğu (yaş 10) yaralandı, bazıları çok ağır yaralandı ve 13 kadın ve 1 kız çocuğu (yaş 15) ölümle tehdit edildi.

TURUNCU GÜN VE DİĞER EYLEMLER

Almanya’da 25 Kasım’da Birleşmiş Milletler Kadın Örgütü tarafından şiddete dikkat çekmek için düzenlenen Orange Day/ Turuncu Gün etkinliğine belediyeler katılıyor. Şehir merkezleri ve şehirlerin kadınlar için tehlikeli olduğu deneyimlenen yerleri turuncu ışıkla aydınlatılıyor. Ayrıca her şehirde kadın örgüt ve kuruluşları tarafından düzenlenen “Geceyi Geri Alacağız” yürüyüş ve mitingleri yapılacak. Yıllardan beri yapılan bu eylemlerin hedefi, kadınlar için tehlikeli olan karanlığın korkutucu olmaktan çıkarılması ve gecenin sembolik de olsa kadınların eline geçmesi.

Close