Göçmen Kadınlar Birliği Başkanı ve Alman Kadın Konseyi Yönetim Kurulu üyesi Sidar Demirdöğen Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü’ne ilişkin sorularımızı yanıtladı.
Bu sene kadınlar 8 Mart’ta hangi talepleri ileri sürüyorlar?
Sidar Demirdöğen: Talepler kadınların somut toplumsal koşullarından ortaya çıkıyor. Genel olarak kadın eşitliğine ilişkin esaslı değişiklikler sağlanmadı. Anasaya’da güvenceye alınan eşitlik yasası da bir işe yaramadı. „Ücret eşitliği ve güvenceli iş“, bu seneki Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü’nün temel politik talebidir. Kadınlar, yoğun olarak düşük ücretli işlerde çalışıyorlar, az kazanıyorlar, Minijob ya da yarım günlük işlerde istihdam ediliyorlar ve erkeklere göre yüzde 23 daha az ücret alıyorlar. Bu seneki temel talepler bu nedenle istihdam ve ücret politikalarının değişmesini içeren konulara dayanacaktır.
Bunlar somut olarak nelerdir?
Bu somut olarak, saat ücreti en az 8,50 Euro’dan başlayan yasal asgari ücret talebidir. Çünkü kadın emeği genelde, ücretlerin aşağıya çekilmesinde kullanılmaktadır. İkincisi ise, bütün iş sözleşmelerinin yasal sosyal sigortaya dahil edilmesi zorunluluğunun getirilmesi ve aynı zamanda yüzde 23’lük ücret eşitsizliğini ortadan kaldıracak yasal düzenlemelerin yapılmasıdır. Sonuçta sendikalar ve kadın örgütleri, kadının ev içine hapsedilmesine, çocuk ve yaşlıların bakımı karşılığında cüzi bir ücret almasına karşı çıkıyorlar, bunun yerine ücretsiz bakım ve kreş yerlerinin açılmasını talep ediyorlar.
Göçmen Kadınlar Örgütü neler talep ediyor?
İleri sürülen talepler kuşkusuz bizim de taleplerimizdir. Zira kadın ve erkek eşitliği direkt olarak kadının ekonomik bağımsızlığına bağlıdır. Bu da ücretlendirmede adalet ve kadınların iş koşullarının iyileştirilmesi demektir. Az alınan ücret, ay sonunda paranın çabucak bitmesi anlamına gelir. Çalıştığı halde yoksullaşan insanların ve daha ziyade kadınların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. „Kadın ne kadar kazanıyor“ sorusu bizi ister istemez „kadınların iş koşulları nasıldır“a götürüyor. Türkiye kökenli kadın işçilerin yüzde 30’dan daha azı sosyal sigortalı işlerde istihdam ediyor. Bu sorulara politik cevaplar vermek, sendikaların yanısıra diğer kadın örgütlerinin ve Göçmen Kadınlar Birliği’nin de görevidir. Bütün bunların yanısıra, Uluslararası Kadınlar Günü’nde göçmen kadınların toplumsal yaşama eşit katılımlarını sağlamak gibi özel taleplerimiz de var.
Sizce en acil talepler nelerdir?
Göçmen kadınlar açısından cinslerinden, sosyal kökenlerinden ve sonuçta ulusal kökenlerinden dolayı uğradıkları ayrımcı politikalardır. Güncel kadına özgü talepler bu nedenle göçmen kadınların somut sorunlarını ve ihtiyaçlarını göz etmeli ve bunlara sahip çıkmalıdır. Burada kadının eşinden bağımsız oturum ve çalışma hakkına sahip olması, Almanca kurslarının yaygınlaştırılması aynı zamanda göçmen kadınları dışlayan bütün ayırımcı yasaların – örneğin aile birleşimindeki yasal zorluklarda olduğu gibi- kaldırılması gereklidir. Elbette, kamuoyunda Nazi cinayetleri olarak bilinen ırkçı ve milliyetçi saldırılara karşı mücadele etmek bizim için en güncel sorundur.
Son aylardaki uyum tartışmalarında ırkçılık kavramı çok kullanıldı. Bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
8 Mart çağrımızda buna ilişkin açık bir tutum aldık. Toplumda, göçmen kadınlara ilişkin tehlikeli yakıştırmalar ve genelleştirmeler son yıllarda arttı. Bunu, ciddiye alınması gereken şiddet ya da gerici geleneklerin ve uygulamaların kadınların üzerindeki baskısını hafife almadan söylüyorum. Ancak bu tartışmalarda, polemik ve ayrımcılık yapılarak ırkçı ve milliyetçi değerleri, tutumları besleyen bir tablonun ortaya çıkmasını kesinlikle mahkum ediyoruz. Ancak bu şekilde, on seneden fazla gizli kalmayı başaran cinayetler serisindeki ırkçı motifleri açıklayabiliriz. Bazı göçmen örgütlerinin kendilerince cinayetler serisini açıklamak üzere Alman iş arkadaşlarımıza, Alman komşularımıza ve Alman arkadaşlarımıza karşı mücadele etmesini de aynı şekilde mahkum ediyoruz. Milliyetçiliğe verilecek cevap milliyetçilik olamaz.
Birçok kadın örgütü değişik eylemlerle bu seneki Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü’ne hazırlanıyor. Sizin örgütünüz nasıl bir hazırlık yapıyor?
Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü’nü bir dizi toplantılar, eylemler ve eğlencelerle kutlayacağız. „Ayrımcılığa karşı eşitlik, milliyetçiliğe karşı ortak yaşam “ sloganı altında bölgesel kadın gruplarımız haftalardır yoğun bir çalışma yürütüyor. Kadınlar, her zaman tek başlarına üstlendikleri çocuk, iş ve ev işi gibi görevlerinden arta kalan zamanlarında kollarını sıvayarak her dakikayı semtlerindeki kadınlara ulaşmak ya da işyerlerinde kadınlarla konuşmak ve onları eylemlere, etkinliklere katmak için kullanıyorlar. 8 Mart’a az kala, heyecan yüksek ve çalışma yoğun. Ve Hamburg’dan Stuttgart’a kadar bütün kadın üyelerimiz „davet ettiklerimizin hepsi gelecek mi, herkesi davet ettik mi, eğlencenin programı tamam mı“ sorularını kendilerine soruyorlar. Bu sene düzenlediğimiz etkinliklerin başarıya ulaşacağına, yine birçok yeni kadınla bir araya geleceğimize, onlarla birlikte tartışacağımıza ve 8 Mart ötesine ilişkin de planlar yapacağımıza tamamıyla inanıyorum. (YH)