Written by 12:36 POLITIKA

9 Kasım 1938, sol ve antisemitizm

YÜCEL ÖZDEMİR

9 Kasım 1938, Almanya tarihinin en karanlık günlerinden birisi. Hitler faşizminin işbaşında olduğu bu dönemde Yahudilere karşı başlayan soykırım 9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gece adeta doruğa ulaşır. Tarihe antifaşist cephede “Pogrom Gecesi”, Nazilere göre “Kristal Gece” olarak geçen bu gün Yahudilere ait işyerleri, evler ve sinagoglar faşistler tarafından ateşe verilmişti. Bu gece 250’den fazla sinagog, binlerce işyeri ve ev ateşe verilirken 90 Yahudi katledilmiş, 30 bini de evlerinden alınarak toplama kamplarına gönderilmiş ve önemli bir kısmı kamplarda öldürülmiştü.

Hitler faşizminin vahşetini gözler önüne seren bu gecenin yıl dönümünde Almanya’nın dört bir yanında antifaşistler tarafından yürüyüşler, anma etkinlikleri düzenlenir. Bir kez daha aynı acıların, soykırımların yaşanmaması dilenir. Tarihin dozlu raflarında kalmaması için o gün Yahudilere yapılanlar bir kez daha anımsanır.

Bu yıl da aynı mesajlar verildi. Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeirer, aşırı sağın yükselişine dikkat çekerek, “Birleşmiş Almanya tarihinde demokrasi ve özgürlük hiç bu kadar saldırıya uğramamıştı” açıklaması yaptı. Steinmeier, aşırı sağcı, ırkçı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin “demokrasinin savunulması için son çare” olarak yasaklanabileceğini de dile getirerek “Bunun için gerekli koşulların mevcut olup olmadığı incelenmeli ve değerlendirilmelidir. Bu sorular açıklığa kavuşana kadar kesinlikle tavırsız kalmamalıyız” diyerek halkı aşırı sağa karşı duyarlı olmaya çağırdı.

İSRAİL ELÇİSİ SOLU HEDEF GÖSTERİYOR

Devlet temsilcileri ve antifaşistler 9 Kasım gecesi Yahudilere yönelik yapılan soykırım vesilesiyle bir kez daha aşırı sağa karşı mücadele çağrısında bulunurken, İsrail’in Almanya Büyükelçisi Ron Prosor, faşizme karşı mücadele eden, tarihte hep mazlum Yahudi halının yanında olan solu hedef almayı tercih etti. Funke Medya Grubu’na açıklamalarda bulunan Prosor, “Solcu antisemitizm niyetini gizlediği için sağ veya İslamcı Yahudi düşmanlığından daha tehlikeli” olduğunu iddia etti. Prosor yaptığı açıklamada bu iddiasını şu şekilde gerekçelendirdi: “Almanya, aşırı sağcı ve İslamcı antisemitizmle mücadele için stratejiler geliştirirken, solcu antisemitizm daha zor ele alınabilir bir konu. Prosor, solcu antisemitizm, ifade özgürlüğü ile kışkırtma özgürlüğü arasındaki sınırda hareket ediyor ve bu sınırı artık açıkça aşmış durumda.”

Elçi’nin solu hedef göstermesinin asıl maksadı son zamanlarda savaş karşıtı sol-ilerici güçler arasında İsrail devletinin Filistin halkına yönelik yaptığı soykırım. Ancak bunu gizleme ihtiyacı duymadan açık olarak ifade ediyorlar. İsrail düşmanına eleştiriyi Yahudi düşmanı, antisemitizm ilan eden zihniyet, aynı zamanda Filistin halkına karşı yapılanları da maruz görüyor. Bu nedenle İsrail devletine eleştirileri, aşırı sağın ve radikal dinci İslamcıların yaptığı antisemitizmden daha tehlikeli göstermenin çabası içerisinde. Aynı zihniyet sadece Almanya solunu değil, aynı zamanda İsrail devletinin yaptığı soykırımı eleştiren Yahudileri de antisemitist ilan ediyor ya da edebiliyor.

‘SOL’DAKİ ANTİSEMİTİZM TARTIŞMASI

Tam aynı olmazsa da benzer bir tartışma Sol Parti içinde de yaşanıyor. Sol Parti’nin gençlik örgütü Solid iki hafta önce düzenlediği genel kongresinde, delegelerinin üçte iki çoğunluğuyla İsrail devletinin Filistin halkına yönelik soykırım yaptığı yönünde bir karar aldı.

12 bin üyesi olan gençlik örgütü “Bir daha asla soykırıma sessiz kalmayalım” başlığıyla aldığı kararda, Sol Parti yönetiminin Gazze konusundaki tutumu eleştirilerek, “Gazze’deki soykırıma sessiz kalınmış, İsrail devlet projesinin sömürgeci ve ırkçı niteliği fark edilmemiş ve işlediği suçlar açıkça adlandırılmamıştır” denilmiş ve “Filistin’in kurtuluşu, bölgeden emperyalizmi ve kapitalizmi kovacak daha geniş bir demokratik ve sosyalist devrimin parçası” olarak görülmüştü.

Gençlik örgütünün aldığı karar üzerine önce parti eş başkanları Jan van Aken ve Ines Schwerdtner, parti gençliğini uyararak, kararın partiyi bağlamadığını, “İsrail ve Filistin’e tek taraflı bir bakış açısının sorunlar çözmeyeceği” dile getirilmişti. Özellikle Bild ve Die Welt gazeteleri, kararı “solcuların antisemitizmi” olarak duyurmuştu.

Ayrıca aralarında Gregor Gysi, Bodo Ramelow ve Dietmar Bartsch’ın da olduğu 17 milletvekili, gençlik örgütü Solid’e karşı önlem alınması çağrısında bulunan bir mektup yayınladı. Mektupta, “Ne bu siyasi yönelim ne de bu siyasi kültür hoş görülmemeli” denilerek parti yönetimi göreve çağrıldı. Muhtemelen, İsrail Büyükelçisi de bu çağrıdan güç alarak antisemitizm konusuna solu, aşır sağ ve İslamcılardan daha tehlikeli gösterdi. İsrail devleti ile Yahudileri aynılaştırarak dokunulmaz ilan edenler, İsrail’in gerici-faşist yönetiminin yaptığı soykırım ve katliamlarını akladıklarının da farkında olmaları gerekiyor.

Sol Parti gençlik örgütü Solid’in aldığı karar, son aylarda Almanya’da Gazze konusunda yapılan kitlesel gösteriler İsrail devleti ile Yahudileri eşitleme politikasının iflas ettiğini bir kez daha gösteriyor. Hem İsrail içinde hem de dünyanın dört bir yanında Tel Aviv’deki gerici yönetimin maskesinin düşmeye başladığını gösteriyor.

Close