Geçen cuma günü yapılan oylamada Avrupa Birliği ülkeleri arasında tedarik zinciri yasasını destekleyen bir çoğunluğun olduğu ortaya çıktı: Böylelikle uzun süredir tartışmalı olan yasanın önü açılmış oldu. Almanya, FDP’nin tavrı nedeniyle çekimser kalırken, AB ülkelerinin yeterli çoğunluğu daha zayıf bir Avrupa tedarik zinciri yasasını destekledi. AB üyesi devletlerin daimi temsilcileri Cuma günü yasa tasarısını nitelikli çoğunlukla kabul etti. Bu durum çekimser kalan Almanya’yı geride bıraktı. Çekimser oy, hayır oyu anlamına gelir. AB Parlamentosu’nun projeyi onaylaması gerekiyor. Burada çoğunluk muhtemel görünüyor. Federal hükümette FDP, Almanya’nın yasaya onay vermemesi yönünde baskı yaptı. Liberaller, bürokrasi ve hukuki risklerden dolayı şirketlerin Avrupa’dan çekilmesinden korkuyor. Ancak SPD ve Yeşiller’den politikacılar taslağı destekliyor. Anlaşmazlıklar, koalisyonda açık bir darbeye yol açtı. Avrupa Parlamentosu ve AB ülkelerinden müzakereciler aralık ayında bir tedarik zinciri kanunu üzerinde anlaşmaya varmıştı. Amaç, AB dışında çocuk işçiliği veya zorla çalıştırmadan kar elde etmeleri durumunda büyük şirketleri sorumlu tutmaktı. Büyük şirketlerin de iş modellerinin ve stratejilerinin iklim değişikliğine ilişkin Paris Anlaşması ile uyumlu olmasını sağlayacak bir plan oluşturması gereği üzerine anlaşılmıştı.
ZAYIFLATILAN TEDARİK ZİNCİRİ YASASI
Aralık ayında imzalanan anlaşma başlangıçta AB ülkeleri arasında yeterli çoğunluğu bulamadı. Şubat ayının sonunda da bunu uzlaşma girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Proje daha sonra önemli ölçüde zayıfladı. Başlangıçta planlandığı gibi, artık 500’den fazla çalışanı olan ve en az 150 milyon euroluk satışı olan şirketler için geçerli olmayacak. Bu sınır beş yıllık bir geçiş döneminin ardından 1.000 çalışana ve 450 milyon euroya çıkarıldı. Bu kapsama yavaş yavaş yaklaşılacak. Üç yıllık bir geçiş döneminin ardından, gereklilikler başlangıçta dünya çapında 5.000’den fazla çalışanı ve 1,5 milyar Euro’dan fazla satışı olan şirketler için geçerli olacak; dört yıl sonra sınır 4.000 çalışana ve 900 milyon euro satışa düşecek. AB Komisyonu etkilenen AB dışı şirketlerin bir listesini yayınlayacak. İşletmeler AB’de belirli bir ciro sağlıyorsa bu şartlar onlara da uygulanabilecek. Ayrıca, risk sektörleri de silindi, yani tarım, tekstil veya inşaat gibi insan hakları ihlali riskinin daha yüksek olduğu düşünülen ekonomik sektörler kapsam dışı kaldı. Ancak yine de şirketlerin insan hakları ihlallerinden kazanç elde etmeleri halinde Avrupa mahkemelerinde hesap vermeleri planlanıyor.
ALMA HÜKÜMETİNDE ÇATLAK
Almanya’da halihazırda bir tedarik zinciri kanunu var. Zayıflatılmaya rağmen AB versiyonu gerekliliklerin ötesine geçiyor. Alman kanunları şirketlerin özen gösterme yükümlülüğünün ihlalinden sorumlu olmasını yasaklarken, kararın ardından siyasi tepkiler ikiye bölündü. Federal Çalışma Bakanı Hubertus Heil (SPD) memnun. „Bu, insan hakları ve Alman ekonomisi için iyidir, çünkü Avrupa’daki tüm şirketler için adil rekabet koşulları yaratır.“ açıklamasını yaptı. FDP, AB ülkelerinin çoğunluğu tarafından desteklenen AB Tedarik Zinciri Yasası’na yönelik temel eleştirisini yineledi. FDP lideri ve Federal Maliye Bakanı Christian Lindner Cuma günü Berlin’de, „Daha az bürokratik ve pratik bir tedarik zinciri kılavuzu isterdik“ diyerek AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’i (CDU) eleştirdi. »Burada galip gelemedik ama direniş boşuna da olmadı. Bayan von der Leyen planlarını önemli ölçüde küçültmek zorunda kaldı. Yine de bu direktifin bu şekliyle tamamen ortadan kaldırılması daha iyi olurdu“ dedi Lindner. FDP Avrupalı Milletvekili Svenja Hahn, tedarik zinciri yasasının uygulanamaz olmaya devam ettiğini, „çünkü belirsiz sorumluluk kuralları gibi temel sorunların kendi etki alanının dışında kaldığını“ söyledi. (YH)