Uluslararası rekabet‘de pazar konumlarını daha ileri götürmek isteyen ABD- Kimya devleri DuPont ve Dow Chemical birleşiyorlar. Yeni tekel dünyanın bir numarası olacak.
Kimya branşında büyük bir birleşme gerçekleşmek üzere. ABD’nin iki büyük kimya devi bir süredir birleşme yönünde görüşmeler sürdürüyorlar. Geçtiğimiz hafta Wall Street Journal’ın (WSJ) yaptığı haberi bankacılık çevreleri ajanslar aracılığı ile teyit ettiler. Anlaşma gerçekleşirse borsa değeri 120 milyar dolarlık‘lık (109,5 milyar Euro) yeni bir kimya devi ortaya çıkmış olacak. Yeni dev bugüne kadar dünyanın en büyük kimya devi olan BASF’i (Almanya) ikinci sıraya itmiş olacak.
KİMYA PİYASASI YENİDEN DÜZENLENİYOR
WSJ nin haberlerine göre Dow Chemie ve DuPont temsilcileri haftalardır kimyasal-tarım ilaç ticaretlerinin birleştirilmesi görüşmeleri yapıyordu ve görünüşe göre görüşmeler o kadar verimli geçti ki, şirket yöneticileri tümden birleşmede karar kıldılar.
Planlanan birleşmenin ardından, ziraat, özel kimyasallar, plastik-sentetik maddeler olarak bölümler oluşturularak tüm şirkette değişime gidilecek. Bu bölümlere ayırma işlemi tam birleşmenin ardından en geç 18-24 ay içinde tamamlanmak isteniyor. Dow Chemie ve DuPont hisse sahiplerinin her birinin payı yeni şirkette yüzde 50’i olacak. DuPont-Şefi Ed Breen yeni şirketin yönetim kurulu başkanı ve Dow- Şefi Andrew Liveris ise denetleme kurulu başkanı olacağından söz ediliyor. Zirai ilaç alanında da 18 Milyar Euro’ya varan cirosu ile yeni bir dünya lideri doğmuş olacak.
“Yeniden yapılanmanın bu tür formları yeni bir şey değil” diye yazan Handelsblatt (HB), “daha 1990’lı yıllarda eski kimya şirketlerinin nerdeyse tümü kayboldu ve bunların tek tek parçaları ile yeni şirketler şekillendirildi. Bu branşlardaki değişiklik ABD’de burası kadar radikal gerçekleştirilmedi. Şimdi artık fırsatlar değerlendirilmek isteniyor, özellikle finansal yatırımcıların da baskısı ile.”
FONLARIN BASKISI BELİRLEYİCİ OLUYOR
Neue Züricher Zeitung‘un haberlerine göre, gerek Dupnot gerekse de Dow yıllardır spekülatif yatırım fonlarından olan “Trian” ve “Third Point” un baskısı altındalar, bu fonlar hisselerin ayrıştırılmasından yana isteklerde bulunuyorlar. Amaçlananın bir yönü ile tarım ilaç-kimya ticaretinin tekrar stabilize olması, diğer yönüyle de Çin ve Suudi Arabistan’da gelişmekte olan rakiplere karşı pozisyon kapmak, korunmak. İki şirkette bitki koruma ilaçları ve tohumların ticareti konusunda zayıflıklar yaşıyorlar. Ucuz petrol ve güçlü doların da az kar yapılmasında katkısı olduğu söyleniyor.
Özellikle Brazilya gibi büyük ülkelerde satışlarda düşüş yaşanıyor. Tahıl fiyatlarındaki düşüş iki şirketi de etkilemiş. DOW-Chemical şefi Andrew Liveris zayıf sonuçlar alınan yılın üçüncü çeyreğinde tarım-kimya bölümünü masaya yatırmış. DuPont ise bugüne kadar maliyetlerde kesintiler yaparak iniş eğilimine karşı durma çabası -mütevazı bir başarıyla sonuçlanmış- yılın üçüncü çeyreğinde kârı yaklaşık 230 Milyon dolara düşmüş, geçtiğimiz yılla kıyaslandığında eksi 46% demek oluyor bu.
BATI PAZARLARI SIKINTILI
Alman Kimya Sanayi Birliği’nin (VCI- Verband der Chemieindustrie) belirttiği aktüel rakamlara bakılırsa kimya şirketleri için durum batı pazarlarında iyi görünmüyor. VCI bu yıl içinde üretimin yüzde 0,5 düşüş kaydedeceğini tahmin ediyor, gelecek yıl için yüzde 1 ile mütevazı bir büyüme yaşanacağını hesaplıyor.
Bu koşullar altında büyük kâr artışlarının yaşanmasının imkansız olduğunu belirtiyor. Buna karşılık Kuzey Amerika ve Çin’de durum daha uygun görünüyor. Ama oralarda da batılı şirketler gelecekte orta ve uzak Asya’da gittikçe büyüyen rakiplerini de hesaba katmak zorunda kalacaklarını hatırlatıyor HB gazetesi. HB, birer Suudi şirketi olan “Sabic” veya “Saudi-Aramco” ve Çin menşeli “Sinopec”in buralarda geçtiğimiz yıllar yeni ve büyük yatırımlar gerçekleştirdiklerini ve daha da genişleme planları yaptıklarını, İran’ın da küresel pazara girmek için zorladığını belirtiyor haberinde.
Hala canlılık yaşanan temel kimya alanında aşırı üretim kapasitelerinin bulunması ve bunun önümüzdeki dönem krizlere yol açabileceği korkusu haksız değil. Suudi’lerin daha güçlü çaba ile tüm artı değer zincirine dahil olmak istemeleri ve Çinli üreticilerin belli ürünler üzerindeki fiyat baskısını arttırmaları, dünya pazarında bugüne kadar kurulu düzenleri olan batılı şirketlerin gelecek pozisyonları konusundaki endişelerini küçültmüyor. Var olanı korumak ve devam ettirmek için, bir an önce ve hızlıca daha verimli/etkili, bundan dolayı daha kârlı üretmek istiyorlar. ABD şirketleri de anlaşılan bu “yeni yapılanma“ girişimleri ile düzlüğe çıkma ve karlarını daha fazla arttırma çabasındalar. (YH)