Written by 15:41 uncategorized

AB’nin ezberi bozuldu

Yunanistan’da SYRIZA’nın seçimleri kazanmasından bu yana yaşananlar AB’nin ezberini fena halde bozdu. Bugüne kadar önüne gelen her hükümete istediğini dayatan ve alan AB, Yunanistan’ın yeni hükümetinin itirazları karşısında ezberi bozulmuş durumda.

 

Yunanistan’ı IMF ile birlikte “borç sömürgesi” haline getiren AB ülkeleri ve kurumları, 25 Ocak’ta yapılan seçimlerden sonra “yeni bir durum”un oluştuğunu hem kabul etmek hem de anlamak istemiyorlar. Bu nedenle önceki Yeni Demokrasi Partisi-PASOK koalisyon hükümeti tarafından kabul edilen bütün şartların SYRIZA tarafından olduğu gibi kabul edilmesi ve sürdürülmesini dayatıyorlar.

Erken genel seçimlerin ardından SYRIZA’nın hükümeti devralmasından sonra AB ülkeleri ve kurumları tarafından yapılan bütün açıklamalarda, 2010’da verilen 240 milyar dolarlık “yardım programı”nın aynı şartlarda devam etmesi çağrısında bulunulmuştu. Ancak bütün çağrılara rağmen Başbakan Alexis Çipraz ve SYRIZA’nın başını çektiği koalisyon hükümeti Troika ile ilişkileri kestiğini kamuoyuna açıklamıştı. Şimdi ise AB “Troika ile ilişkiler kesildi, ancak Troika’nın politikaları devam etsin” politikasında ısrar ediyor. Bu nedenle daha önce verilen ve süresi Şubat sonunda bitecek olan kredinin aynı koşullarda uzatılması için Yunanistan hükümetine baskı ve şantaj yapılıyor.

EURO GRUBU’NDAN TEHDİT

AB içerisinde ortak para birimi olan Euro’yu kullanan 19 ülkenin maliye ya da ekonomi bakanlarının yanı sıra AB Komisyonu Ekonomi ve Para Komiseri ve Avrupa Merkez Bankası Başkanı’nın üyesi olduğu Euro Grubu, bir bakıma AB’de izlenecek ekonomi ve mali politikaların merkezi durumunda. Bu nedenle bu grupta alınan kararlar ekonomi açısından oldukça önemli. Grup, Yunanistan’a dayatılan politikalardan vazgeçilmesi durumunda arkasının geleceğini bildiği için, Brüksel’de yapılan toplantıda şartlar kabul edilmediği için yine baskı ve şantajı öne çıkardı. Yunan halkının iradesini hiçe sayan, ülkeyi “borç sömürgesi” haline getiren Euro Grubu üyeleri, Yunanistan Maliye Bakanı Yanis Varufakis’e hazırladıkları metni imzalatmaya çalışınca, görüşmeler kesildi. Son haftalarda Çipras’la birlikte Yunanistan’ı dışarıda temsil eden ikinci önemli siyasetçi olan Varufakis, haklı olarak dayatılanları “saçma ve mantıksız” olarak nitelendirerek, imzalamayı reddetti.

AB ülkeleri SYRIZA’ya da önceki hükümetlere boyun eğdirdiği gibi yaklaşıyor. Ancak, SYRIZA’nın asıl bu politikalara tepki sonucu güçlendiğini ve halkın desteğini aldığını görmezden geliyorlar. Daha doğrusu Yunan halkını ne istediğinden çok AB’deki mali tekellerin çıkarları daha belirleyici durumda.

YUNANİSTAN ÇOK ŞEY İSTEMİYOR

Euro Grubu’nu ve bütün AB ülkelerinin sermaye gruplarını çileden çıkaran Yunanistan’ın talepleri aslında o kadar da kabul edilemeyecek talepler değil. Ancak, bugüne kadar ülkeye sömürge gözüyle bakanlar, dayatılan bütün programların olduğu gibi hayata geçirilmesini istiyorlar. Yunanistan hükümeti ise geçtiğimiz yıllarda ülkeye dayatılan “tasarruf ve reform talepleri”nde hafifletme ve sürenin altı ay uzatılmasını talep ediyor. Ayrıca yaptırımların yüzde 30’unu yerine getirmeyeceğini açıklıyor.

Yunanistan’a yapılan dayatmalarda önemli rolü bulunan Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble, taraflar arasında bir uzlaşmanın olacağı konusunda pek umutlu olmadığını söyledikten sonra, “Yunanlar beni üzüyor. Seçtikleri hükümet tamamen sorumsuzca davranıyor” dedi. Başka bir AB yetkilisi de, “Yunanlılar sanki başka bir gezegende yaşıyor” diyerek istenilenlerin reddedilmesi karşısındaki şaşkınlığını dışa vuruyor. Yunanistan’ın itirazı karşısında ezberi bozulan AB, şimdi dayatılanların olduğu gibi hayata geçmesi üzerine verdiği ültimatom da işe yaramayacak gibi görünüyor. Çünkü toplantıda tehdit ettikleri Varufakis, daha sonra yeni bir anlaşmanın yapılmasını talep etti. Bu da bütün pazarlıkların yeniden yapılması anlamına gelecek.

BUNDAN SONRA NELER OLABİLİR?

Dün Süddeutsche Zeitung’da dün “Tehlikeli Senaryo” başlığıyla yer alan haber- yorumda AB ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin bundan sonra nasıl olabileceği konusunda değerlendirmeler yapıldı. Euro Grubu Başkanı Jeroen Dijsselbloem, Yunanistan’ın yazılı başvuruda bulunması durumunda yeniden pazarlık masasına oturabileceklerini söyledi. Yazıda Alman hükümetinin son dakikaya kadar Yunanistan’ın daha önce imzalanan anlaşmaya uyması konusunda ısrarcı olmasından yana. Ardından Yunanistan hükümeti tarafından kredinin süresinin uzatılması yönünde yapacağı resmi başvuru beklenecek.

Benzer bir durumun daha önce Güney Kıbrıs’ın başına geldiği belirtiliyor. 2013’te Güney Kıbrıs yönetimi de dayatılan ağır şartlara karşı çıkmıştı.

SYRIZA’NIN TAVRI BELİRLEYİCİ

Borç krizi” içine sürüklenen, bu nedenle AB ve IMF tarafından adeta “sömürge” ilan edilen Yunanistan’da bundan sonra gelişmelerin ne yönde olacağını asıl olarak SYRIZA belirleyecek gibi görünüyor.

AB’nin dayatmalarına karşı hem seçim sonuçları hem de hükümete destek amacıyla yapılan gösteriler halkın “sömürge politikaları”na karşı hükümetin yanında olduğunu gösteriyor. Hükmet de bugüne kadar seçim öncesinde söylediklerine uygun bir çizgi içerisinde oldu. Bu devam ettiği sürece halkı yaşam koşulları yeni hükümet döneminde öncesine göre değişebilir. Bu nedenle, Euro Grubu’nun verdiği ültimatomdan çok Yunan halkının SYRIZA’yı iktidara getirerek AB’ye verdiği ültimatom çok daha önemli görünüyor.

 

YÜCEL ÖZDEMİR

Close