Federal Hükümet, yeni sosyal saldırılar için yasal zemini hazırlıyor. Emeklilik maaşları, bakım sigortası, Vatandaş Parası (“Bürgergeld”) – vatandaşa yönelik bütün ödentilerin dondurulması, hizmetlerin azaltılması planlanıyor. Sermaye için bu yeterli değil: Metal patronları bütün sosyal hizmetlerin yüzde 5 kesilmesini talep ederken ülkenin önde gelen iktisatçılarından Grimm asgari ücretin yüksek olduğunu söylerken işten atmaların kolaylaştırılmasını talep ediyor. DIW Başkanı Fratzscher ise emeklilerin “bir yıl sosyal hizmet” sunmalarını talep ediyor! “Vergi ve sosyal güvenlik aidatlarının kaçırılmasına izin vermeyeceklerini” ilan eden Hükümet, berberlere, tırnak bakımı salonlarına savaş ilan etti! Diğer yandan büyük sermayenin ise her yıl 200 milyar euro vergi kaçırdığı tahmin ediliyor!
SERDAR DERVENTLİ
CDU/CSU ve SPD’den oluşan yeni federal hükümetin sermaye yanlısı olacağı daha kurulurken belli olmuştu. Daha kurulma aşamasında, eski federal meclisteki üçte iki çoğunluğu değerlendirerek alt yapı için 500 milyar euro hacminde özel servet fonu oluşturulduğu gibi GSMH’nin yüzde 1’in aşacak her türlü askeri harcama için de borçlanılmasının önü açılmıştı. Hatırlanacağı gibi hükümet askeri harcamaları GSMH’nin yüzde 5’ine çıkarmayı hedefliyor.
Federal Merkez Bankası böylece önümüzdeki 10 yıllık süre zarfında 1,5 trilyon euroya kadar ek borçlanma yapılabileceğini açıkladı. Daha önce SPD/Yeşiller ve FDP koalisyon hükümeti tarafından ordu için karar altına alınan 100 milyar euroluk özel servet fonu bunun içinde bile değil.
Federal hükümet, yaz tatiline gitmeden önce çok sayıda yasa taslağını karar altına aldı ve yıl sonuna kadar yürürlüğe girmesini sağlamayı hedefliyor. Bunların arasında emeklilik ve bakım sigortaları reformu, sermaye için doğalgaz fiyatlarının düşürülmesi, “Tedarik Zinciri Yasasının” iptali, “kaçak çalışmayı engelleme” yasaları da bulunuyor.
YENİ KUŞAKLAR BORÇLU DOĞACAK!
Daha önce alınan borçlar için şu an devlet kasalarından her yıl ortalama 40 milyar euro faiz ödeniyor. Hatırlanacağı gibi Korona salgını sırasında, ekonomiyi istikrara kavuşturmak için özel bir fon oluşturulmuştu. 600 milyar euro olarak planlanan fon için toplam 250 milyar euro kredi alındı. Bu fonun geri ödemesi 2029’da başlayacak ve plana göre 20 yıl sürecek.
Federal Sayıştay, bu Korona özel fonu ve şu anda devam eden ordu için özel fonunun yanı sıra 29 özel fon daha listeliyor. En eskileri 1950’lerden kalma. Bu fonlar için, on yıllar sonra bile hala borç alınan paralar geri ödeniyor.
Vergi Mükellefleri Birliği (“Bund der Steuerzahler”- BdSt), bugün 40 milyar euro dolayında olan faiz yükünün en geç 2029 yılından itibaren 60 milyar euroya çıkmasını bekliyor – buna ek olarak ana paranın geri ödenmesi de gündeme gelecek. BdSt sadece bugünkü borçlanma hacminden ve önümüzdeki yıllarda başlayacak olan kredi geri ödemelerinden hareketle bu sonuca varıyor. Eğer gelecek yıllardaki hükümetler yeni borçlanma hacimlerini yükseltirlerse faiz ve ana para ödemelerinin yeniden hesaplanması gerekecek.
Bugün yaşayan işçi kuşaklarının yaşamlarını borçlu olarak sona erecek. Bugün doğanlar ve gelecek kuşaklar borçla doğacaklar ve bütün yaşamlarını borç ödemekle sürdürecekler.
‘HARTZ KOMİSYONU HORTLADI’
Sermaye lehine silahlanma ve alt yapı harcamaları için yüzlerce milyar euro borçlanmanın önünü açan burjuva politikacılar şimdi de devletin sosyal harcamalarını aşağı çekmek için yasal düzenlemeleri başlattılar. Emekçiler kesilen faturayı değişik biçimlerde ödemeye zorlanacaklar.
İster “Vatandaş Parası” (“Bürgergeld”) adı altında bilinen sosyal yardımın dondurulması ve yardımı alanlar üzerinde her türlü baskıyı artırarak kendilerine dayatılan bütün işleri yapmalarını sağlamak olsun ya da devletin normal şartlarda vermesi gereken hizmetlerin sınırlandırılması olsun. SPD/Yeşiller ve FDP hükümeti bir dizi aile, kadın, çocuk/gençlik, eğitim gibi birçok sosyal alanın bütçesinin kesilmesini karar altına almıştı. SPD/Yeşiller ve FDP hükümetinin tamamlayamadığını CDU/CSU ve SPD hükümeti tamamlayacak.
Bundan 23 yıl önce, 22 Şubat 2002’de dönemin Başbakanı Gerhard Schröder (SPD/Yeşiller Koalisyonu), “İşgücü Piyasasında Modern Hizmetler Komisyonu’nu” kurmuştu. Komisyonunun başına ise VW tekelinin personel şefi Peter Hartz getirilmiş ve bu nedenle komisyon, “Hartz Komisyonu” olarak anılmaya başlanmıştı. Şimdi de benzer bir komisyon kuruldu (kutuya bkz.). Şimdilik adı “Sosyal Devlet Reform Komisyonu” (“Kommission zur Sozialstaatsreform”), kısaca “KSR”. Komisyona biçilen role bakıldığında “Hartz Komisyonu hortladı” denebilir.
Metal İşverenleri Birliği (Gesamtmetall) Genel Müdürü Oliver Zander tarafından Bild gazetesine verilen bir demeçte, “Tüm sosyal harcamalarda yüzde beşlik genel indirim yapılmalı” dedi. Federal hükümetin 1 Ocak 2026’dan itibaren sosyal sigorta primlerinin daha fazla artmamasını sağlamak zorunda. Aksi taktirde ekonomide büyük bir güven kaybı yaşanabilir” dedi. “Temel soru şudur: Kim sosyal yardıma ihtiyaç duyar, kim duymaz?” diye devam eden Zander, “Sosyal devlette tasarruf yapmak zorunludur, gerekirse tüm harcama kalemlerinde yüzde beşlik bir kesinti yapılmalıdır” dedi. Almanya’nın sanayisizleşmeye uğradığını ve yüksek katma değerli sanayi işlerini kaybettiğinden yakınan Zander, “Küresel rekabette Almanya’nın enerji, vergiler ve işgücü maliyetleri ve ayrıca saçma bürokrasi konusunda büyük bir maliyet sorunu var” dedi. “Enerji maliyetleri ve vergiler konusunda, koalisyon hükümeti önemli ilk kararları aldı ve kısmen de uyguladı” diye konuşan Zander, “İşgücü maliyetleri, yani sosyal sigortada, maliyet tasarrufları zorunludur. Sosyal devlet verimsiz olduğu için çok pahalıdır.”
Zander’in “sosyal devletin bir lütfu” gibi tarif ettiği sosyal güvenlik sistemi (emeklilik, sağlık, bakım ve işsizlik sigortalar) milyonlarca işçi ve emekçinin aidatlarıyla işliyor. Sadece sosyal güvenlik sistemi değil bir bütün ülke işçi ve emekçilerin alın teriyle ayakta kalabiliyor!
Komisyonun çalışmalarına başladığı gün bu açıklamanın yapılması tesadüf olmasa gerek! Önümüzdeki ay ve haftalarda sosyal saldırıların daha somutlaşacağı anlaşılıyor.
GRİMM ABLADAN* FELAKET MASALI!
Ekonomi profesörü ve SVR** üyesi Veronika Grimm, “emeklilik, sağlık ve bakım sigortalarında, hangi hizmetleri gerçekten karşılayabileceğimiz ve hangilerini karşılayamayacağımız konusunda daha dürüst olmalıyız” dedi. NDR televizyonuna verdiği demeçte emekli maaşlarının ortalama gelirin yüzde 48’i olan seviyesini 2031 yılına kadar sabit tutmanın mümkün olmadığını ileri süren Grimm, “Bu, uzun vadede finanse edilebilir olmayacak. Bakım hizmetlerinde de durum farklı değil. Bu, bazen hizmetleri kısmak zorunda kalacağımız anlamına da geliyor” dedi. Grimm, “İnsanlara sonunda tutamayacağınız sözler verirseniz, çoğu kişi bunu yapabilecek durumda olsa da özel sigorta yaptırmazlar” dedi.
“Yüksek ücret yan maliyetleri nedeniyle iş gücü pahalı ve cazip olmaktan çıkıyor” diye konuşan Grimm, “Ücret yan maliyetleri şimdiden yüzde 42 seviyesinde ve bu yasama dönemi sonuna kadar yüzde 45’e çıkabilir. Buda işsizliği artıracak etkenlerden biridir” dedi.
“Şu anda, sosyal güvenlik sistemlerinin harcamaları ekonomik performansımızdan çok daha hızlı artıyor ve bu durum elbette sürdürülebilir değil. Ukrayna’daki savaş öncesinde bu harcamalar barışın getirisiyle (“Friedensdividende”) karşılanıyordu. O zamandan beri, mevcut faaliyetlerle sosyal güvenlik sistemlerini finanse etmek mümkün olmadığından, ek borçlar alınmaya başlandı” diye konuşan Grimm, emeklilik sisteminin bir bölümünün finans piyasalarından gelir getirecek şekilde organize edilmesini savundu.
“Grimm ablanın” felaket masalı bununla bitmiyor: Grimm, Frankfurter Rundschau (FR) gazetesine verdiği demeçte ayrıca iş hukukuna da müdahale edilmesi talep ediyor. “Bunun için iş piyasalarının esnekliğini artırmak da önemlidir. Örneğin Danimarka ve diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi işten çıkarma koruması daha az katı hale getirilebilir” diye konuşan Grimm’e göre, iki aşamada mevcut 12,82 eurodan 14,60 euroya yükseltilecek olan asgari ücret artışı da “iyi bir fikir değil”. Grimm, “Asgari ücretin işsizliği artıracağı bir noktaya geleceğiz” diyor.
FRATZSCHER’DEN KÜSTAH ÖNERİLER!
Almanya’nın tanınmış iktisatçılarından bir diğeri ise Marcel Fratzscher. Alman Ekonomi Araştırma Enstitüsü (DIW) Başkanı olan Fratzscher, ağustos başında, bugün emekliye ayrılan kuşağın maaşının 1048 eurosundan fazlasına “yüzde 10 dayanışma vergisi” ödemesini önermişti. Böylece “kuşaklar arası dayanışmanın sağlanacağını” ileri süren Fratzscher, küstahça “bu kimseyi yoksullaştırmaz” demişti. Buradan elde edilecek gelir emekliye ayrılacak kuşakların düşük maaşlarını yükseltmek için kullanılabilecek. Bu dâhiyane fikir patlamasının üzerinden bir ay geçmeden bu sefer “Der Spiegel” dergisinde Fratzscher, tüm emekliler için zorunlu bir sosyal yıl talep etti: “Yaşlı nesil, örneğin sosyal alanda veya savunma alanında da daha fazla katkıda bulunmalıdır.”
“Bugün teknik becerilere ihtiyaç var. Neden bunları, özellikle de daha önce orduda eğitim almış kişilerden yararlanmayalım?” diye soran Fratzscher, özellikle bu dönem emekliye ayrılan kuşağın toplumdan çok fazla aldığını ama yeterince geri vermediğini ileri sürdü: “Çok uzun zamandır gerçekleri görmek istemiyoruz. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra, bir daha asla kendimizi savunmamız gerekmeyeceğini düşündük ve barışın getirilerini (“Friedensdividende”) sabah kahvaltısında tükettik. Bu nedenle, 35 yılda oluşan hasarı gidermek için şimdi savunma harcamalarının yüzde beşinden fazlasını konuşmak zorundayız.”
“Baby boomers” (“bebek patlaması kuşağı”) kuşağını “çok az çocuk sahibi oldular” diye eleştiren Fratzscher, “1960’larda altı vergi mükellefi bir emekliye bakıyordu. Yakında bu sayı ikiye düşecek. Neden sadece gençler baby boomers’ın hayat seçimlerinin bedelini ödemek zorunda olsun? Boomerlar 20 yıldır bu sorumluluğu reddediyorlar. Genç neslin yükü taşınabilir olmalıdır” dedi.
Her iki sermaye yanlısı iktisatçı da topyekûn başlattıkları saldırılarla “sosyal güvenlik sisteminin köküne kibrit suyu dökmek” istiyorlar.
TEKELCİ SERMAYE KORUMADA
Sosyal güvenlik sistemine yönelik saldırılar, doğalgaz fiyatlarının düşürülmesi, “Tedarik Zinciri Yasasının” iptali, “kaçak çalışmayı engelleme” vb. yasa tasarıları tekelci sermayenin çıkarları doğrultusunda hazırlandılar.
Sosyal güvenlik sistemiyle ilgili planların yanı sıra 2022 yılından bu yana ucuz Rus doğalgazından mahrum kalan kimya ve çelik tekelleri için doğalgazın devlet sübvansiyonlarıyla ucuzlatılması planlanıyor. Küresel tedarik zincirlerinde insan hakları ve çevre ihlallerinin önlenmesi amacıyla Alman şirketlerine sorumluluk yükleyen “Alman Tedarik Zinciri Sorumluluk Yasası” (LkSG) iptal edilmesi de özellikle büyük tekellerin çıkarlarına denk düşmektedir.
“Kaçak çalışma nedeniyle vergi ve sigorta primlerinin kaçırıldığını” beliren Federal Maliye Bakanı Lars Klingbeil, “artık buna müsaade etmeyeceğiz” demesi belki bazıların “nihayet” diye heyecanlandırmıştır. Nitekim Almanya Vergi Sendikası (DSTG) Başkanı Florian Köbler, “Almanya’da yılda 200 milyar euro vergi ve sosyal prim kaçırıldığını tahmin ediyoruz. Bu durumda Bürgergeld alanındakiler değil asıl sorun olan – Asıl sorun, diğer türden sosyal parazitlerdir” diyor. (FR,14.03.2025)
Fakat SPD’li Klingbeil, onlarca milyar euro vergi kaçıran tekelleri kastetmiyor: “Bundan böyle berberlerde, tırnak bakım salonlarında çalışanlar hem hüviyetlerini hem de sosyal sigorta kartlarını yanlarında taşımak zorundalar. Bu tür işyerleri daha fazla denetime hazır olsunlar. Kaçak çalışmaya ve vergi kaçırmaya müsaade etmeyeceğiz.”
Klingbeil şüphesiz ülkenin mali açığını berberlerden ve tırnak bakım salonlarından elde edeceği ek gelir ile sağlamayacağını biliyor. Onun amacı genellikle göçmenlerin çalıştığı ve işlettiği bu işletmelere işaret ederek dikkatleri başka yöne çekmek, yerli ve göçmenleri bölmektir.
Gazetemiz baskıya hazırlanırken yasa tasarılarıyla ilgili sendikalar tarafından henüz ciddi bir açıklama yapılmamıştı. Sermaye ve hükümetinin planladığı bu kapsamlı saldırılara karşı “mırın kırın” ederek bir şey yapılamayacağı ortada. Bunun için tabanda en geniş birliklerin oluşturulmasından ve mücadelenin örgütlenmesinden başka bir yol yok. Yoksa sonra genel seçimler öncesi CDU/CSU partilerinin kararlaştırdığı “Ajanda 2030” karşılaşacağız. Ajanda 2010’un nelere mal olduğu henüz unutulmamıştır.
* Grimm Kardeşler: Jacob Grimm (1785-1863) ve Wilhelm Grimm (1786-1859), tanınmış iki Alman masal yazarıdır.
** Almanya’nın ekonomik durumunu analiz eden ve hükümet için önerilerde bulunan beş bağımsız uzmandan oluşan kurul: “Makroekonomik Gelişmeleri Değerlendirme Uzmanlar Konseyi” (SVR)
——————-
“Hartz Komisyonu 2.0”
“Sosyal Devlet Reform Komisyonu” (“Kommission zur Sozialstaatsreform”) , sosyal devletin nasıl daha iyi hale getirilebileceğini gösterecek.
Sosyal devleti düzene sokmakla görevli komisyon çalışmalarına başladı. Bunu Federal Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı (BMAS) duyurdu. Nermin Fazlic (Bölüm I Temel Sorunlar Başkanı) başkanlığında komisyon, sosyal devletin nasıl modernize edilebileceği ve bürokrasiden kurtarılabileceği konusunda önerilerde bulunacak. Komisyonda kimler yer alıyor? Komisyon, federal hükümet, eyaletler ve belediyelerin temsilcilerinden oluşuyor. Federal hükümeti dokuz bakanlık temsil ediyor.
Komisyonun odak noktası, vergiyle finanse edilen yardımlar, örneğin konut yardımı, çocuk yardımı, temel güvenlik yardımı ve sosyal yardımdır. Komisyon, idari işlemlerin nasıl hızlandırılabileceğini, hangi yardımların hangi koşullarda birleştirilebileceğini ve başvuru ve işlemlerin nasıl dijitalleştirilebileceğini araştırmakla görevlidir.