Written by 16:00 POLITIKA

AfD’li sınıf fraksiyonları ve aile/cinsiyet politikaları

M. SİNAN BİRDAL

1 Eylül’de Thüringen ve Saksonya’da gerçekleştirilen seçimlerden bu yana Almanya’nın birinci gündemi iki eyalette de en çok oyu alan AfD. Seçim sonuçlarının etkisi Berlin’de ve tüm Almanya’da hissedilmeye başlandı bile. Şöyle ya da böyle diğer tüm partiler ve siyasi yorumcular kendilerini AfD’nin tezlerine cevap vermek zorunda hissediyorlar. Başka bir deyişle ülkedeki güncel kamusal söylem AfD tarafından belirlenmeye başlandı. Bu durumun bir sene sonraki federal seçimlere kadar değişmesi mümkün görünmüyor. Dolayısıyla genellikle uluslararası kamuoyunun ilgisini çekmeyen eyalet seçimleri artık hem Avrupa hem de dünya kamuoyu tarafından enine boyuna tartışılıyor. Ben de bu köşede gerek Thüringen ve Saksonya gerek AfD’ye ilişkin bazı araştırmaları aktarmaya çalışıyorum. Bunu yaparken bilhassa aile ve cinsiyet politikaları boyutunu öne çıkararak, bunların sadece ideolojik değil aynı zamanda ekonomi-politik ve örgütleyici boyutları olduğunu göstermek istiyorum. Nitekim genelde soyut ideoloji ya da değerler boyutunda ele alından ırkçılık, cinsiyetçilik ve sınıfçılığın ekonomi politik ve stratejik dinamiklerini tartışmak niyetindeyim.

Sosyolog Andreas Kemper AfD’yi kuran farklı sınıf fraksiyonlarının cinsel muhafazakarlığını Ernst Bloch’un 1932’de ortaya attığı “eş zamansızlık” (Ungleichzeitigkeit) kavramıyla açıklıyor. Eş zamansızlık Almanya’da burjuva toplumunu geç gelişimini tarif ediyor: “Belirli sınıf fraksiyonlarının faşizm eğilimi bu potansiyel gericilikten besleniyor” (2016: 82, dipnot 2). Kemper’e göre AfD üç farklı sınıf fraksiyonu tarafından kuruldu:

Tekelci olmayan sermaye (aile şirketleri birlikleri): AfD’nin kuruluşuna vesile olan hadise ocak 2013 Avrupa ekonomik krizi ve bunu takip eden Yunanistan politikasıydı. Alman Sanayii Birliği (BDI), Federal İşverenler Birliği (BDA) ve banka sermayesi gibi tekelci kapitalistlere karşı aile şirketleri birlikleri siyasi mücadeleye atıldılar. Geleneksel olarak işveren partileri olan Hristiyan Demokratlar (CDU/CSU) ve liberaller (FDP) Avrupa İstikrar Mekanizması’nı destekleyerek tekelci sermayeye arka çıktıkları için aile şirketlerinin önündeki yegane seçenek yeni bir parti kurmaktı. Partiye öncülüğü de Aile Girişimcileri Birliğine (ASU) yakın duran ve halihazırda Ekonomistler Genel Meclisi ve Yurttaş İradesi İttifakı gibi platformlarda örgütlenmiş ekonomi profesörleri yaptı. Başından itibaren büyük şirketlerin toplumsal cinsiyet eşitliği ve çeşitlilik politikalarına karşı çıkan bu profesörlerin Avrupa İstikrar Mekanizması’na karşı başlattığı protestolar yaklaşık on yıl evvel 2004’te yılında kurulmuş olan Sivil Koalisyon Kampanya-Ağı tarafından desteklendi.

Ruhban-aristokratlar: Kemper’in en etkili köktenci-Hristiyan güç olarak nitelediği Sivil Koalisyon Kampanya-Ağı, Almanya’ya dair analizlerde genelde hiç bahsedilmeyen ruhbanlar ve Elbe’nin doğusundaki eski mülklerini geri talep eden aristokratlar tarafından kurulmuştu. Bu girişimin öncüsü Avrupa’nın en eski hanedanlarından birine mensup olan Beatrix von Storch, 2017’den beri AfD’nin Federal Meclisteki grup başkan vekili. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve LGBTİ+ haklarına karşı en önde yürüyen bu fraksiyon Kemper’in eş zamansızlık tezinin en bariz örneği. Bilhassa Türkiye’den bakıldığında sürekli “ileri kapitalist” sıfatı yakıştırılan ülkede hâlâ ruhban, ayan, derebeyi, zadeganın bu derece muktedir olması -tıpkı daha önce vurguladığım Alman taşralılığı gibi– şaşırtıcı gelebilir. Bu şaşkınlık aslında 1960’lardan bu yana Türkiye’de (ve aslında Almanya’da da!) sola hakim olan sınıf ve tarih tahlillerinden kaynaklanıyor. 2024 Almanya’sında hâlâ ruhban ve aristokrasi bir siyasi fraksiyon oluşturabiliyorsa bunu artık feodalizmle izah etmek mümkün değildir. Bu fraksiyonla mücadele de önce feodalizmi yenecek MDD gibi bir stratejiye dayanamaz. Farklı yönleri olan bu bereketli tartışmayı bir başka zamana bırakmalıyım. Lakin yeri gelmişken özellikle altını çizmek istedim.

Milliyetçi-muhafazakar küçük burjuvazi: Tasarruf eğilimi nedeniyle kriz zamanında Yunanistan’a kredi verilmesine karşı çıkan küçük burjuvazi, AfD’nin üçüncü sınıf fraksiyonunu oluşturdu. 2013’te AntiYunan söylemleriyle meydana çıkan ve yine 2014’te İslam karşıtı sokak hareketlerine katılan bu fraksiyona Höcke gibi faşistler öncülük ediyor. Küçük burjuvazinin derdi Almanya’yı etnik olarak homojenleştirecek bir nüfus politikası. Bunun temel aracı da üç çocuk kampanyası!

Kemper bu üç farklı fraksiyonu bir araya getiren ortak noktanın toplumsal eşitsizliğin doğallığı düşüncesi olduğunu vurguluyor. Neoliberal aile sermayesinin temsil ettiği sınıf eşitsizliği, ruhban-aristokratik fraksiyonun temsil ettiği cinsiyet eşitsizliği ve milliyetçi muhafazakar küçük burjuvazinin temsil ettiği ırk eşitsizliği birbirini tamamlayarak bütüncül bir dünya görüşü oluşturuyor. Elbette her fraksiyon diğer fraksiyonun temsil ettiği pozisyonu farklı derecelerde ve biçimlerde paylaşmakta. Lakin bu ideolojik bütünselliğe kanmamalı: Fraksiyonlar arasında ve fraksiyonların içinde ciddi çelişkiler mevcut. AfD’yle mücadele her şeyden önce bu çelişkileri keşfetme ve bunları cari siyasi çatışmalara dönüştürmeyi gerektiriyor. Bu yapılmadığı müddetçe, seçimden beri diğer partilerin ve medyanın izlediği strateji AfD’yi zayıflatayım derken, tam tersine onu bütün siyaseti belirleyen bir pozisyona getirecek.

Kemper, Andreas. 2016. “Antiemanzipatorische Netzwerke und die Geschlechter und Familienpolitik der Alternative für Deutschland.” Die Alternative für Deutschland içinde, 81-98. Wiesbaden: Springer.

Kaynak: https://www.evrensel.net/yazi/95538/afdli-sinif-fraksiyonlari-ve-aile-cinsiyet-politikalari

Close