Written by 09:41 uncategorized

Ajanlar NPD yasağını tehlikeye atabilir

NPD verbot

Faşist NPD’nin kapatılması için Federal Anayasa Mahkemesi’nde yeni bir davanın açılması gündemde. Eyalet içişleri bakanlarının ardından eyalet başbakanları da, Federal Konsey tarafından Anayasa Mahkemesi’ne kapatma başvurusu yapılmasına yeşil ışık yaktı. Sol Parti uzun süredir NPD’nin kapatılmasını talep ediyor. Bunun da haklı gerekçeleri var.

Bu kapatma, kronik olarak mali zorluklar yaşayan NPD’nin hazineden para almasını engelleyecektir. Öte yandan Neonaziler, devletin partilere tanıdığı koruyucu düzenlemelerden yararlanamayacak ve gösterileri daha kolay yasaklanabilecektir. Ayrıca kapatma kararı kamuoyuna faşizmin diğerleri gibi bir düşünce değil, suç olduğu mesajını verecektir.

Ancak kapatma davasının bugün ele alınış şekliyle sol çevreler tarafından sevinçle karşılanması mümkün değildir. Çünkü bu davanın da bundan önceki davada olduğu gibi başarısızlıkla sonuçlanması ve bundan da faşistlerin yararlanması tehlikesi yabana atılmayacak kadar büyüktür. Şimdi başlıca görev, ilk kapatma davasından dersler çıkarılmasıdır. Federal Hükümet, Federal Meclis ve Eyaletler Meclisi’nin ortak girişimiyle başlatılan bu dava 2003 yılında Federal Anayasa Mahkemesi tarafından biçimsel nedenler gerekçe gösterilerek geri çevrilmişti. Oysa o dönem mahkeme üyeleri, NPD’nin anayasa karşıtı olduğuna dair gerekçelere katıldıklarını da ifade etmekten geri durmamışlardı. Davanın başlamadan sonuçlanmasına gerekçe olarak, NPD yöneticileri arasında federal ve eyaletler düzeyindeki Anayasayı Koruma Teşkilatları tarafından görevlendirilmiş çok sayıda ajanın bulunması olarak gösterilmişti.

 

HER ALTI YÖNETİCİDEN BİRİ AJANDI

Her altı NPD yöneticisinden biri ajandı ve bu nedenle yedi mahkeme üyesinden üçü davanın geri çevrilmesi yönünde görüş bildirmişti. Buna göre devlet bu faşist partiye “mesafeli değil”di ve devletten bağımsız olduğundan söz edilemezdi. Buna bağlı olarak da NPD’nin kendisini kapatma davasına karşı savunması mümkün olamazdı. “Siyasi bir partinin devlet güvenlik birimlerinin görevlendirdiği, federal ve eyalet parti teşkilatlarının yönetim kurullarına seçilmiş ajanları tarafından izlenmesi, bir kapatma davasının arifesinde ve esnasında hukuk devletinin parti kapatma normlarıyla bağdaşmaz. Bir partinin yönetim kademelerinde devletin temsil ediliyor olması, söz konusu partinin irade oluşturmasına etkide bulunulmasını kaçınılmaz kılar.” Alıntıladığımız bu gerekçeye göre Anayasa Mahkemesi’nin üyeleri, NPD’nin hangi karar ve eylemlerinin partinin hanesine, hangilerinin devletin hesabına yazılacağının ayırt edilemez duruma geldiğinden yakınıyorlardı. Mahkeme huzurunda alınan bu yenilgi ve dolayısıyla NPD’nin kurtarılmış olmasının başlıca nedeni, dönemin SPD’li Federal İçişleri Bakanı Otto Schily’e bağlı faaliyet gösteren Anayasayı Koruma teşkilatlarının faaliyetleriydi. NPD yönetimi, sempatizanları ve seçmenleri, davanın geri çevrilmesini ırkçı kışkırtma faaliyetlerinin önünün tamamen açılmış olduğu şeklinde yorumlayıp ona göre hareket ettiler.

Faşist NSU’lu katiller çetesinin ortaya çıkmasıyla irkilen kamuoyunu sakinleştirmek için, 2012’nin ilk  aylarında NPD’ye karşı yeniden bir kapatma davası açılması tartışmaları başlatıldı. Federal ve eyalet içişleri bakanları, Nisan ayına dek NPD’nin yönetim kademelerindeki ajanları geri çekme konusunda anlaştı. Aralık ayında gerçekleşen İçişleri Bakanları Konferansı’na dek gizli tutulan ve polis ve Anayasayı Koruma Teşkilatları tarafından toplanmış 2649 delili içeren bir dosya hazırlandı. Söz konusu deliller arasında parti yayınlarında çıkmış makaleler, çağrılar ve yaklaşık 400 NPD üyesinin yaptığı konuşmalar bulunuyor. İçişleri bakanlarına göre bu malzeme, yeni bir kapatma davası açmak için yeterli. Ancak özellikle Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich (CSU) uzun süredir böylesi bir kapatma davasının başarı şansı olduğuna dair şüpheleri olduğunu söylüyordu. Federal Meclis Başkanı Norbert Lammert de (CDU), bugün hedeflenen kapatma davasına karşı çıkarak, bu girişimin “enine boyuna düşünülmeden”, aşırı sağcı NSU’nun cinayetleri karşısında sergilenen bir “refleks” olduğunu ifade ediyordu. Federal meclis ve hükümetin ilk dava girişiminde olduğu gibi kapatma davası için başvuruda bulunup bulunamayacağını öngörmek bu yüzden mümkün görünmüyor.

En büyük  tehlikelerden biri olarak da, delillerin arasında Anayasayı Koruma Teşkilatları ajanların söyleyip yazdıklarının bulunması ihtimali gösteriliyor. Söz konusu ajanların parti yönetim kademelerinden geri çekildikleri, ancak tabanda faaliyetlerini sürdürdükleri iddia ediliyor. Ancak bugüne dek bir tek içişleri bakanı bu iddianın altına imzasını koymayı kabul etmedi. Onların verdiği bilgilere göre, polis ve anayasayı koruma teşkilatlarından yetkililer delillerin sorunsuz olduğuna dair taahhütte bulunmuşlar. Yani, eyalet içişleri bakanları ve başbakanları, içeriğini bilmedikleri bir dava başvurusunu göndermeye hazırlanıyorlar. Diğer bir tehlike ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, kapatmayı “NPD’nin cılız etkisiyle örtüşmeyen orantısız bir karar” olarak değerlendirip kınaması ihtimali.

İster yakında başlayacak seçim kampanyası öncesi esip gürleme, ister kamuoyunun dikkatlerini başka yöne çekip Anayasayı Koruma Teşkilatlarının NSU terörüne bulaşmış olmalarını gizleme çabası olarak değerlendirilsin, şunu belirtmek gerekiyor: İçişleri bakanları konferansından önce yaratılan bu ortamda; her ne pahasına olursa olsun NPD’yi kapatma davasının açılmasının zorunluluk olduğu görüşü hakim kılındı. Davadan vazgeçilmesinin ise NPD’nin hanesine yazılacak bir zafer haline getirildi. Ancak NPD içindeki ajanlardan dolayı yeni dava girişiminin başarısızlığa uğraması, Nazilerin hanesine yazılacak daha büyük bir zafer olacaktır. Sol Parti de, yeni bir kapatma davası açılmasına Federal Meclis’te onay vermeden önce bunu hesaba katmalıdır.

Aynı zamanda, NPD’nin politikalarının insanlık düşmanı olduğundan şüphe duyulamaz. Bu yüzden antifaşistler umutlarını, elbette arzulanacak bir durum olan kapatma kararına bağlamamalı; tersine, her durumda NPD’nin etkisini geriletmek için çabalarını sürdürmelidir.

 

Ulla Jelpke ( Sol Parti Federal Parlamento İçpolitika Sözcüsü)

 

NPD TARİHİNDEN

 

Eyalet İçişleri Bakanları Konferansı’ndan sonra Eyaletler Meclisi (Bundesrat) tarafından da ikinci kez kapatılması için onay verilen Almanya Milliyetçi Demokrat Partisi (NPD) Almanya’daki en güçlü faşist örgüt. 1964 yılında, bir sonraki genel seçimlere katılma hedefiyle katılan NPD, 1969 yılında yüzde 4.6 oy aldı, ancak barajı geçemedi. O tarikten itibaren sürekli güç toplama peşinde olan bu örgütün kuruluşunda istihbarat örgütlerinin etkili olduğu tahmin ediliyor.

 

– NPD 1996’da uygulamaya koyduğu “Üç Ayaklı Strateji” ile daha fazla radikal eylemlere başvurdu. Bu süreçten sonra aşırı radikal gruplar olan “Hür Arkadaşlar” (Freie Kamaradschaften) bünyesine kattı.

 

– 2000 yılında göçmenlere yönelik şiddet eylemlerinin artması nedeniyle, dönemin SPD-Yeşiller hükümeti tarafından 2003’te yasaklanması için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruldu. Ancak başvuru, mahkeme tarafından, yasağa gerekçe gösterilen parti yöneticilerinin önemli bir bölümünün istihbarat elemanı olduğu belirtilerek 2004’te geri çevrildi. Tartışmalar ırkçı partinin işine yaradı ve NPD, aynı yıl içinde Saksonya Eyaleti’nde yapılan parlamento seçimlerinde yüzde 9.2 oy alarak ilk kez bir eyalet meclisine girdi.

 

– 2006’da da Mecklenburg-Vorpommern Eyaleti’nde meclise girmeyi başardı.

 

– 2011’de diğer faşist parti DVU ile birleşti. Partinin başkanlığına ise Saksonya Meclis Grubu Başkanı Holger Apfel getirildi.

 

– Almanya’da göçmenlere ve yoksullara karşı yapılan ırkçı saldırıların merkezi durumundaki NPD, ayrıca Avrupa’nın diğer faşist parti ve örgütleriyle bağlantı içinde.

 

– Yeniden yasaklanması tartışılan faşist partinin mali kaynakları da yıllardır tartışma konusu. Hesaplarda yaptığı sahtekarlıklardan ötürü pek çok kez meclis tarafından para cezası aldı. Ancak buna rağmen bu ırkı partinin gelirlerinin yarısından fazlasını, Partiler Yasası gereğince devletten aldığı paralar oluşturuyor. Federal Parlamento tarafından verilen bilgiye göre, faşist parti 2000 yılından bu yana devletten 11 milyon Euro aldı. 2005-2007 yılları arasında üye sayısı 7 binin üzerine çıkan NPD’nin şu anki üye sayısının ise 6 binin altında olduğu belirtiliyor. (YH)

 

Close