Written by 13:05 ÇALIŞMA YAŞAMI

Alman Demiryollarında yeniden grev mi?

Yüksek enflasyon nedeniyle milyonlarca işçi ve emekçinin alım gücü hızla eriyor. Ülkenin önde gelen ekonomistleri, “tüketiciler yeterince para harcamıyor” diyerek ekonomik daralmanın nedenini işçi ve emekçilerin alım gücünün yeterli olmamasına bağlıyorlar. Hal böyleyken sendikalar peş peşe reel ücretlerin düştüğü sözleşmeler imzalıyor. Bir zamanlar, satın alma gücünün yükseltilmesiyle ekonomiyi canlandırmanın “amansız savunucuları” olan “Keynesçiler” bir-bir buçuk yıldır son derece sessizler…

UMUT YAŞAR

Geçen yıl kimya ve metal, bu yılın başında postane ve kamu alanında imzalanan toplu sözleşmeler ardından, “bu TİS dönemi de reel ücret kaybıyla sona erdi” diyenler çoğunlukta. Demiryollarında ve ticaret – perakende satış alanlarında devam eden toplu sözleşme görüşmelerine ise “ücret artışları ne kadar olacak” diye değil, “reel ücret kaybı ne kadar olacak” diye bakılıyor.

DEMİRYOLU İŞÇİLERİ BAŞARABİLİRLER

Şubat sonundan bu yana Demiryolu ve Ulaşım Sendikası EVG, Alman Demiryolları AG (DB) ve irili ufaklı 50 özel demiryolu şirketiyle TİS pazarlıkları yapıyor. EVG bütün işletmelerde ücretlere yüzde 12 – en azından 650 Euro zam yapılmasını talep ediyor. İlk iki tur hiçbir teklif sunmayan DB patronları üçüncü tur öncesi, “kamuda imzalanan sözleşmeyi üstlenmek istiyoruz” dediler.

Kamu alanında imzalanan sözleşmenin reel ücret kaybı anlamına geldiği bu sayfalardan defalarca yazıldığı gibi birçok değişik gazetede de bu ortaya koyuldu. Dolayısıyla EVG’nin Büyük TİS Komisyonunun “Bu sözleşmeyi kabul etmiyoruz” demesi çok anlaşılır bir durumdu.

Bu arada EVG iki uyarı grevi yaparak demiryolu trafiğini işlemez hale getirdi ve “taleplerimizin arkasındayız” diye ilan etti.

Gelinen yerde DB şefleri, görüşmelerin dördüncü turunda “iyileştirilmiş” bir teklif daha sundular ve “şirket tarihinin en yüksek teklifini sunduk” dediler.

“İyileştirilmiş” teklif şöyle:

– Alt düzeydeki ücret gruplarına iki kademede yüzde 12 ücret zammı.

– Orta düzeydeki ücret gruplarına iki kademede yüzde 10 ücret zammı.

– Üst düzeydeki ücret gruplarına iki kademede yüzde 8 ücret zammı.

– Bütün çalışanlar için yine iki kademede 2850 euro enflasyon telafi ikramiyesi.

– Sözleşme süresi 24 ay (Mart 2023 – Şubat 2025) olacak. Ücret zamlarının ilk kademesi Aralık 2023, ikinci kademesi ise Ağustos 2024, enflasyon telafi ikramiyesinin ilk ödemesi (1450) Temmuz 2023, ikinci ödemesi (1400) ise Kasım 2023’te yapılacak.

BİRAZ ‘İYİ’, AMA YETMEZ!

Öncelikle DB şeflerinin, üç değişik ücret zammı önerisiyle işçileri bölmeye yöneldiklerini belirtmek gerekiyor. İkincisi DB’nin “iyileştirilmiş” teklifinde, EVG’nin ileri sürdüğü “en azından 650 euro” talebi yer almıyor. Özellikle DB’nin “en alttakileri” için teklif edilen yüzde 12 çok yetersiz olabilir. Yeri gelmişken belirtmekte fayda var: iki kademeli ücret artışı reel ücret kaybı anlamına gelmektedir. İsteyen istediği hesabı yapsın bu sonucu değiştirmez!

Ayrıca DB’nin teklifi dokuz ay (Mart-Kasım) ücretlerin dondurulmasını içeriyor! Yani daha önce imzalanan kimya, metal, postane ve kamu toplu sözleşmelerinden bu açıdan farkı yok!

Toplam sürenin 24 ay olması da ve enflasyon telafi ikramiyesinin bu TİS görüşmelerinde de “geçici ücret artışı” diye lanse edilmesi de kabul edilemez bu teklif.

Teklifin “biraz iyi” olduğu doğru. En azından DB şefleri, demiryolu işçilerinin ileri sürdüğü yüzde 12 rakamını ağızlarına aldılar. Ancak “iyi” olan yanı bu kadar – fazlası yok!

EVG’NİN FARKLI HESAPLARI DA VAR

EVG dört ay boyunca tekliflere ve kamuoyu baskısına direndi. Bu yazının yazıldığı gün, salı akşamüstü, sendikanın yetkili organları henüz teklifi nasıl değerlendiklerini ilan etmemişlerdi. 25 Mayıs günü, “İyileştirilmiş teklif bir sonuç anlamına gelmez” başlığıyla yayınlanan açıklamada, teklifin reddedileceği ima ediliyor. Gazetemiz okuyucuya ulaşıncaya kadar EVG tutumunu sürdürür mü bunu hep birlikte göreceğiz.

Diğer yanda EVG’nin başka hesapları olduğunu da göz ardı etmemek gerekiyor. EVG’nin rakibi olan Alman Makinistler Sendikası (GDL), temmuz ayında TİS taleplerini belirleyecek ve sonbahar aylarında görüşmelere başlayacak. EVG, sözleşme imzalama sürecini mümkün olduğunca geç yapmak ve GDL’in taleplerini belirlemesine kadar sürdürmek istiyor. Geçmiş yıllarda EVG sözleşmesini imzaladıktan sonra GDL’in daha yüksek talep belirlemesi ve bunu elde etmesi karşısında tabanına “rezil rüsva” olan EVG yönetimi, DB yönetiminden “GDL farkı” talep etmek zorunda kalmıştı.

EVG bir daha bu duruma düşmek istemezken GDL yönetimi de rakip sendikayı tekrar aynı pozisyona düşürmek istiyor ve süreyi uzatmaya çalışıyor. Kısacası; eğer DB yönetimi EVG’nin taleplerine daha iyi bir teklifle yanıt vermezse bu TİS dönemi yaz aylarına kadar sürme potansiyeline sahip. Tabi bu öngörümüz  hükümetin büyük ortağı SPD’nin sürece müdahale ederek son vermesini içermiyor – ki bu her an olabilir.

KAHRAMAN KEYNESÇİLER NEREDE?

Yüksek enflasyon nedeniyle milyonlarca işçi ve emekçinin alım gücü hızla eriyor. Ülkenin önde gelen ekonomistleri bas bas, “tüketiciler yeterince para harcamıyor” diye yüksek sesle ekonomik daralmanın nedeninin işçi ve emekçilerin alım gücünün yeterli olmamasına (sayfa 8 ve 9’a bkz.) bağlıyorlar. Hal böyleyken EVG’nin sunulan teklifi kabul etmesi zaten zorlaşıyor.

Yukarıda belirtilen GDL faktörünün yanına ayrıca bu süreçte kazanılan yeni üyeleri eklemek gerekiyor. Ver.di sendikası bugüne kadar postane ve kamu alanında 100 binden fazla yeni üye kazandı. Ver.di yönetimi bütün sekreterlerine yıl sonuna kadar devam edecek ticaret ve perakende satış işkollarında da binlerce üye kazanmak için kolları sıvama emrini verdi. Yani EVG’de bu TİS sürecinden binlerce yeni üye kazanarak çıkmayı hedefliyor.

Yazımızın sonunda Keynesçilere değinmek istiyoruz. Neredeyse her TİS dönemi “geniş kitlelerin satın alma gücünün yükseltilmesiyle ekonomiyi canlandırmanın “amansız savunucuları” olarak ortaya çıkan “Keynesçiler” son dönem son derece sessiz kalmalarıyla dikkat çekiyorlar.

Bütün açıktan sermaye yanlısı ekonomistler, enflasyon nedeniyle alım gücünün düştüğünü söylemelerine karşın kimse alım gücünün yükseltilmesi yoluyla ekonomik daralmanın önüne geçmeyi önermiyor. Geçmişte de Keynesçilerin derdi işçi ve emekçilerin refahı olmadığı gibi bugün bunun böyle olmadığını daha rahat görüyoruz. Sadece hatırlatmak istedik.

Close