Written by 16:34 Allgemein

Amerikan rüyası kabusa dönüşüyor!

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) milyonlarca emekçi için bir öğün sıcak yemek lüks haline geldi. Resmi istatistiklere göre işsizliğin 25 milyona yaklaştığı ülkede halkın yüzde 48’i yoksul veya yoksulluk sınırında yaşıyor. Devlet özellikle çocukların etkilendiği bu duruma çare bulmak bir yana olası ayaklanmalara karşı yerel polis güçlerini ağır silahlarla donatıyor.

Amerika, rüyaları ve hayalleriyle (“American Dream“) ünlüdür. Toplumsal yaşama damgasını vuran hatta bazı sosyal bilimcilere göre “toplumsal uzlaşmayı güçlendiren”, tabanını hazırlayan bu rüyaların temelinde ise öyküler yatmaktadır. Bu öyküler milyonlarca insanın hayal kurmasını ve o hayallerle yaşamasını sağlar. En ünlüsü de bulaşıkçının milyoner olma öyküsüdür. Bu sınıf atlamanın, ünlü ve saygınlığı olan bir kişi olmanın öyküsüdür. Bunun için dürüst ve sabırlı olmak, çok çalışmak ve bir süreliğine az ile yetinmek gerekiyor.
“American Dream”in hiçbir zaman gerçeği yansıtmadığını, bulaşık yıkayarak kimsenin zengin olmadığını bu gazetenin okurlarına anlatmaya gerek yok. Her ne kadar “Amerikan rüyasına” bu şekliyle kimse inanmasa da Amerika’da “yükselme” olanaklarının daha fazla olduğu, “kapağı bir kere Amerika’ya attıktan sonra gerisinin kolay” olduğu izlenimi yaygın ve geniş kesimlerde bir kanı oluşturuyor. Her yıl bu nedenle milyonlarca insan toplam 60 bin “Greencard” (Yeşil Kart) için başvuruyor. Örneğin 2009 yılı için tam 13,8 milyon kişi başvurmuştu.
Fakat gelinen yerde ABD çoktan hayallerin gerçekleştiği ülke olmak bir yana giderek yaşamın milyonlarca emekçi için kabusa dönüştüğü bir ülke haline geliyor.

150 MİLYON YOKSUL!
Son aylarda ABD’deki sosyal duruma ilişkin birçok araştırma ve rapor yayınlandı. Genelde bölgesel (eyalet düzeyinde) veya seçilmiş şehirlerle sınırlı yapılan araştırmalar, hazırlanan raporlar ABD’deki geniş emekçi kitlelerinin sosyal ve ekonomik durumlarının özellikle son yıllarda kötüleştiğini ortaya koyuyor.
Bu konuda en çok tartışma yaratan raporu, ABD Ticaret Bakanlığı’na bağlı istatistik dairesi yayınladı. ABD’de büyük yankı yaratan bu rapora göre halkın yüzde 48’i ya yoksul ya da yoksulluk sınırında yaşıyor. Bir başka deyişle neredeyse 150 milyon ABD vatandaşı, resmi yoksulluk sınırının altında ya da bunların küçük bir bölümü bu sınırın biraz üzerinde ücret alıyor yani yoksulluk içinde yaşamını sürdürüyor.
Ülkede yaşayan çocukların yüzde 57’si de bu kesimin içinde yaşıyor. ABD’de dört kişilik bir ailenin yıllık geliri 22 bin 314 Dolar’ın (16 bin 300 Euro) altına düştüğünde bu aile yoksul sayılıyor.
Ailelerin içinde bulunduğu durumu daha iyi anlamak için uzun süreli istatistiklere göz atmakta fayda var. Ortalama bir ailenin geliri 1980 yılından bu yana yüzde 11 artarken tüketici fiyatları ise yüzde 155 artmış bulunuyor. Son yıllarda ailelerin maddi durumu daha da kötüleşti. Yeni yayınlanan raporda ailelerin ortalama gelirinin 2007’den bu yana (enflasyondan arındırılmış olarak) yüzde 6,7 gerilediği belirtiliyor.

MİLYONLARCA İNSAN SADAKA İLE GEÇİNİYOR!
Son 80 yılın en büyük krizin merkezinin yaşandığı ABD’de 26 milyon emekçi işsiz veya partime işlerde çalışıyorlar. Resmi verilere göre istihdam hala kriz öncesinden 6,3 milyon daha düşük.
İşsizliğin bu denli yüksek ve düşük ücretli işlerin bu kadar yaygın olması giderek daha fazla emekçinin günlük ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmesine neden oluyor. 2007’den bu yana günlük besin ihtiyaçlarını karşılamak üzere devlete başvuranların ve yemek karnesi (“food stamps”) alanların sayısı yüzde 16 artarak 13,6 milyon haneye çıktı. Bu 45,5 milyon insana tekabül ediyor.
Aralık başında yapılan ABD Şehirleri Belediye Başkanları Konferansı’nda işsizlik nedeniyle yemek karnesi için başvuranların arttığı gibi evine haciz gelen ve artık barınacak yerleri kalmayan ailelerin de arttığına dikkat çekildi. Konferansta açıklanan bir raporda belediyelerin yüzde 71’inin yemek karneleri için ayırdıkları bütçenin yılın üçüncü çeyreğinde bittiği belirtilirken, 29 büyük şehirde yemek karnesine ihtiyaçları olanların yüzde 27’sine bütçe sınırlı olduğu için karne verilemediği yer aldı.
Belediyelerden yemek karnesi alamayanlar, aç kalmamak için kilise ve benzeri özel yardım kuruluşlarına başvurmak, yani sadaka ile geçinmek zorunda kalıyorlar. Bunların sayısının 15 milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor.
Tabi bu arada belediyelerden yemek karnesi almanın söylendiği kadar kolay olmadığını belirtmekte fayda var. Yaşları reşit olan ABD vatandaşlarının üç yıllık bir süre içinde sadece üç ay yemek karnesi alma hakları var. Başvuruyu yapanlar aynı zamanda aktif olarak iş aradıklarını kanıtlamak zorundalar, kanıtlamada zorlananlara karne de yok!
Sürekli geçici işlerde çalışmak zorunda olanların önemli bir bölümünün sağlık sigortası da bulunmuyor. 2010 yılında sağlık sigortası olmayanların sayısı 900 bin artarak 50 milyona çıktı. Her ne kadar bu rakam resmi olsa da gerçekte çok daha fazla insanın sağlık sigortası olmadığı tahmin ediliyor. Nitekim iki seneden daha uzun bir süre işsiz kalan, istatistiklerden silindiği gibi sağlık sigortası hakkını da kaybediyor.

POLİSE AĞIR SİLAHLAR VERİLİYOR
Milyonlarca ABD vatandaşının işsiz, sigortasız, evsiz ve yemek karnesi ile yaşamak zorunda olduğu özellikle son yıllarda Avrupa basınına sıkça yansıdı. Söz konusu haberlerin ana konusu ise Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki görüş farklılıkları oldu.
Olayın bir diğer yanı daha var ki bu konu Avrupa basınına neredeyse hiç yansımıyor: Federal Hükümet ülkedeki polis güçlerini giderek daha fazla ağır silahlarla donatıyor. 1997 yılında uygulamaya alınan “1033” kodlu program kapsamında ABD Savunma Bakanlığı, ordunun kullanmadığı ağır silahları yerel ve bölgesel emniyet birimlerine hibe ediyor.
Almanya Orta Ölçekli Sanayiciler Gazetesi’nin bir haberinde, “ABD Savunma Bakanlığı 2011 yılında 500 milyon Dolar değerinde askeri silahları polis teşkilatına hibe ettiği” yazılıyordu. Haberde, Savunma Bakanlığı tarafından yapılan son açıklamada, ‘2011 yılında zırhlı araçlar, hafif panzerler, savaş helikopterleri, roket atıcı, askeri robotlar, M-16 otomatik piyade tüfeklerinin polise verildiğine’ dikkat çekiliyor.
1997’den bu yana 17 bin karakola, Savunma Bakanlığı’ndan 2,6 milyar Dolar değerinde silah verildiği bildirilen haberde, “Artık bu normal bir işleyiş sınırını aşarak savaş silahlanmasına dönüşmüş durumda” olduğu kaydediliyor.
Özellikle son yıllarda polise hibe edilen silahlarda ciddi bir artış olduğuna dikkat çekilerek, ‘2010 yılında 250 milyon Dolar değerinde silah polise verilirken, gelecek yıl ise silahlanmanın yüzde 400 artacağı bildiriliyor” denilerek bu miktarın 2011’de yüzde 100 arttığı vurgulanıyor.

HALKA KARŞI KULLANACAKLAR!
“Silahlanma rakamlarını duyanlar, silahlanmanın İran’a karşı oluşturulan cephe için kullanılabileceğini düşünebilirler. Ama hayır bütün bu silahlar ülke içinde kullanmak için polise veriliyor” denilen haberde, polisin “Occupy Wall Street” (“Wall Street’i işgal et”) hareketine karşı acımasız tutumuna dikkat çekiliyor.
ABD merkezli başka yayın organlarında da giderek artan sayıda işsiz ve evsizin “Occupy” hareketine katıldığına ve polisin “bundan hiç hoşlanmadığına” dikkat çeken haberler yer aldı. “Polis bu silahları nerede kullanılacak” diye sorulan haberlerde, “Herhalde kimlik veya trafik kontrollerinde bu ağır silahlar kullanılmayacak. Polis neye hazırlanıyor” diye soruluyor.
Her ne kadar Avrupa basınında “işgalciler” ile ilgili haberlere sıkça rastlansa da ABD’de son yıllarda yüzbinlerin katıldığı kitlesel eylemler gündemde. Özellikle Wisconsin Eyaleti’nde hükümetin sendika ve grev yasalarını sertleştirdiği dönem yüz binlerce emekçi günlerce eyalet parlamentosunu abluka altına almışlardı.
İşsizliğin, yoksulluğun giderek yaygınlaştığı, “Amerikan rüyasının” kelimenin tam anlamıyla yerle bir olduğu ABD’de de emekçilerin hayallerindeki ülkeyi kurmak için mücadele etmekten başka çareleri yok. Ve işçi sınıfı bir kez ayağa kalktığında ne ağır silahlar ne gerici yasalar hiçbiri egemenlerin işine yaramayacak.

Durduramayacaklar

Gardiyanları ve yargıçları ve savcıları
Hepsi halka karşıdır
Kanunları, yönetmelikleri, bütün kararları
Hepsi halka karşıdır
Dergileri, gazeteleri, bütün yayınları
Hepsi halka karşıdır

Bunların hiçbiri onları kurtaramayacak
Durduramayacaklar halkın coşkun akan selini

Panzerleri, kelepçeleri, bütün silahları
Hepsi halka karşıdır
Zindanları, tutukevleri, işkenceevleri
Hepsi halka karşıdır
Borsaları ve şirketleri ve iktidarları
Hepsi halka karşıdır

Bunların hiçbiri onları kurtaramayacak
Durduramayacaklar halkın coşkun akan selini

Bertolt Brecht

Close