AfD, yüzde 20 oy aldığı 2025 federal seçimlerinden bu yana yükselişini sürdürdü ve son anketlerde yüzde 27’lik bir rekora ulaştı. 18-24 yaş arası gençlerin yüzde 20’den fazlası AfD’ye oy verdi. AfD, oy kullanmayanlar arasında da destek görüyor.
Aslı Gürhan
AfD, Anayasayı Koruma Dairesi tarafından onaylanmış aşırı sağcı bir örgüt olarak sınıflandırılan “Genç Alternatif”in (JA) dağıtılmasının ardından, ay sonunda Giessen’de gençlik örgütünü yeniden kuracak. JA yasaklanmamak için 1 Nisan’da kendini feshetti. Bu kadar büyük bir genç seçmen akınıyla AfD’nin bir gençlik örgütüne ihtiyacı var. Bu da şu soruyu gündeme getiriyor: Sağ kanat ve AfD gençleri nasıl harekete geçirecek?
AfD BİR HALK PARTİSİ Mİ?
Parti ideolojik olarak açıkça sağda yer alıyor: Geri göçü savunuyor ve neredeyse tüm toplumsal meseleleri göç meselesine odaklıyor. Parti ayrıca LGBTQ+ haklarına karşı çıkıyor ve bunu “woke*” ideolojilere karşı mücadelesi olarak adlandırıyor. Kadınlara yaklaşım biçimi kadın düşmanı ve geleneksel olarak gerici; iklim değişikliği kategorik olarak reddediliyor veya bir “ideoloji” olarak görmezden geliniyor.
Bununla birlikte AfD kendini bir halk partisi olarak sunmayı başarıyor. Aslında AfD, toplumsal gerileme, savaş korkusu ve ekonomik güvensizlik duygularını ustalıkla kullanıyor. Bu korkular tabi ki gerçek toplumsal sorunlara dayanıyor: Yıllardır sosyal sektörde sürekli bir kesinti politikası uygulanıyor; harap hastaneler ve eğitim kurumları, artan yaşam maliyetleri, çöken yollar ve toplu taşıma, bu politikanın günlük hayatımızdaki sonuçlarını gösteren birkaç örnek. Özellikle gençler, giderek daha az boş zaman aktivitesi olduğunda ve yüzme havuzları ile gençlik merkezleri kapandığında etkilerini daha yoğun bir şekilde hissediyor.
Bu gelişmeler, sözde “reform sonbaharı”nın kısa vadeli yan etkileri değil, yıllardır sosyal hizmetlere sistematik olarak yetersiz kaynak ayıran yerleşik partilerin politikalarının sonuçları.
Silahlanmaya ve savaşların finansmanına giderek artan meblağlar akarken, bu kesintiler gençlerin yaşam beklentilerini ciddi şekilde kısıtlıyor. “Kemer sıkma” talebi, sosyal güvencesizlikten en çok etkilenenler tarafından en yoğun şekilde hissediliyor: Bunlar öğrenciler, meslek eğitimi gören gençler ve işçi olarak çalışanlar.
AfD BU KORKULARI KASITLI OLARAK KULLANIYOR
AfD, ister seçim afişlerinde ister miting ve salon toplantılarında halka yönelik konuşmalarda olsun, insanların gerçek sorunlarını ve endişelerini nasıl ele alacağını biliyor. Emeklilik maaşları veya kadınlara yönelik artan şiddet gibi konular gerçek sorunlar. AfD, bu endişeleri duyguları harekete geçirmek için kullanıyor.
İklim değişikliği, gelir ve servet dağılımındaki eşitsizlik, toplumsal çöküş korkusu, savaş ve barış gibi konular itici güç olarak kullanılıyor. Diğer partiler vaatlerde bulunurken, AfD genellikle sorunu –özellikle göç konusunda– basitçe yüzeysel tanımlayarak hoşnutsuzluğu daha da artırıyor. Bu tür bir ajitasyon etkili oluyor ve seçmenleri harekete geçiriyor.
AfD’NİN ANKET SONUÇLARI NEDEN YÜKSELMEYE DEVAM EDİYOR?
Partinin ekonomik ve sosyal konulardaki iç çelişkilerine rağmen büyümesinin temel nedeni, toplumsal belirsizlik ve memnuniyetsizliğe odaklanması. Parti lideri Alice Weidel öncelikli olarak liberal piyasa görüşlerini savunurken, Thüringen Başkanı Björn Höcke birçok endişe ve korkuyu dile getirmelerine olanak tanıyan etno-milliyetçi ideallere güveniyor.
Bu, yıllar içinde pekişen uzun vadeli bir eğilim. Yalnızca Olaf Scholz’un başbakanlığıyla başlamayan siyasetten duyulan memnuniyetsizlik önemli bir rol oynuyor. Birçok kişi artık yerleşik düzen partiler tarafından temsil edildiğini hissetmiyor. AfD, bu toplumsal kaygıları kullanarak kendini bir protesto partisi olarak konumlandırıyor ve artan hoşnutsuzluk sonucunda giderek daha geniş bir halk kesimine ulaşmayı başarıyor.
AfD GENÇLERİ NASIL HAREKETE GEÇİRİYOR?
Ancak, toplumsal çöküşe dair korkular tek başına AfD’nin gençler arasındaki başarısını açıklamaya yetmiyor. Gençler arasındaki popülerliğine katkıda bulunan bir diğer faktör de TikTok gibi sosyal medya platformlarına propaganda aracı olarak güçlü bir şekilde odaklanması. „Identitäre Bewegung“ (Kimlik Hareket) temsilcisi Martin Sellner gibi sağcı aktörler, bu platformların öneminin farkında ve bunları öncelikle 16-24 yaş arası gençlere hitap etmek için stratejik olarak kullanıyorlar. Bu kanallarda, hedef kitlelerine korku uyandıran ve görünüşte basit çözümler vaat eden kısa, duygusal içerikli videolarla ulaşıyorlar.
AfD’nin bu propagandası, VW gibi dev şirketlerde her gün işten çıkarmalar duyurulduğunda daha da güçleniyor. Birçok gencin kaybetme korkusu ve umutsuzluk duygularını istismar ederek, onlara kendini tek güvenilir alternatif olarak gösteriyor.
TikTok ve diğer sosyal medya platformlarında, AfD milletvekilleri ve sağcı inflüance/etkili kişiler, platform kurallarını hiçe sayarak viral hale gelen muazzam miktarda içerik üretiyorlar. Ayrıca, belirli bir gruba karşı nefreti körüklemek için sahte haberler yayıyorlar. AfD ayrıca, diğer partilere saldırmak ve böylece kendini farklılaştırmak için her fırsatı yorulmadan değerlendiriyor.
BUNA NASIL KARŞI ÇIKABİLİRİZ?
Correctiv’in sağcı aktörlerin gizli geri göç planlarını ortaya çıkarmasının ardından, Almanya genelinde kitleler bölünmeye ve sağcı ajitasyona karşı sokaklara döküldü. Birçok örgüt, sendika ve girişim de gençlik örgütü “Generation Deutschland/Almanya Nesli”nin yeniden kurulmasını engellemek için güçlerini birleştirdi. Gençlik örgütünün Hessen’de kurulması bir tesadüf değil, aksine belirli bir geleneği takip ediyor: Hem AfD hem de eski gençlik örgütü Genç Alternatif (JA), 2013 yılında Hessen’de kurulmuştu.
Çok sayıda insanın buna karşı örgütleniyor olması, şehir sakinlerinin vermek istediği önemli bir işaret; onlar Gießen için hayal ettikleri şehir manzarasını ortaya koymak istiyorlar. Dahası, karşı protestoyu organize eden “Widersetzen/Diren” eylem ittifakı ülke çapında geniş kitleleri harekete geçirmeyi başardı. Bu açık bir işaret, ancak bununla kalırsa etkisi kısa vadeli de olabilir. AfD’nin gençlik örgütünün yeniden kurulması, tüm ilerici işçi, kadın ve gençlik örgütlerinin karşı çıkması gereken bir gelişmedir. Her şeyden önce, ilerici haber, medya ve içerik üretiminin ne kadar önemli olduğu açıkça ortaya çıkıyor. Sosyal medya platformları da sağcıların eline bırakılmamalıdır.
Gençler cevaplar arıyor: Yalnıca bankaların ve şirketlerin çıkarlarını savunan egemen sınıfın ve yerleşik partilerinin onlara vermek istemediği ve veremediği cevaplar. Gençlerin sağcı güçlerin avı olmasını önlemek için, ilerici güçler gerçek sorunlara sahip çıkmalı ve toplumsal kesinti ve kısıtlamalara ve savaşlara karşı seslerini yükseltmeye devam etmelidir.
*Woke_ “Woke”, sosyal adalet ve ırksal eşitlik gibi konularda toplumsal eşitsizliklere karşı “uyanık” olmayı vurgulayan ve ABD’de ortaya çıkan bir terimdir. Genellikle toplumsal cinsiyet normları, göç ve çevre gibi konularda duyarlılıkla ilişkilendirilir.

