Written by 16:11 Allgemein

Askerlik normal bir meslek değil

 53 yaşındaki sosyalbilimci Joachim Schramm uzun yıllar fahri olarak çalıştığı Alman Barış Topluluğu/Birleşik Vicdani Retçiler (DFG/VK) adındaki kurumun Kuzey Ren Vestfalya (KRV/ NRW) eyalet teşkilatının müdürlüğünü yapıyor. Schramm, ordunun gençleri askerliğe teşvik etmesi ve kurumun çalışmaları hakkındaki sorularımızı yanıtladı.

 

Oktay Demirel

 

Son dönemde medyada yer alan haberlere göre, „her üç kişiden biri askerlik görevini yarıda bırakıyor”. Sizce bunun nedeni nedir?

Federal Ordu, medyada yayınlattığı reklamlarında askerlik görevini kolaymış gibi gösteriyor. Mesleki kariyer yapılabileceği, yükselebileceği ve isteyen herkesin kendine göre bir alanda çalışabileceği gibi sloganlarla, askerliği bütün diğer meslekler gibi bir meslek olarak gösteriyor. Reklam broşürlerinde sevimli genç insanların resimleri kullanılarak, tekniğe meraklı ve macerasever herkesin bu işte çalışabileceği düşüncesi yayılıyor. Ancak bu mesleğin savaşa hazırladığı, insan öldürmeyi öğrettiği ve ölme riskinin de göze alınması gerektiği konularına hiç girilmiyor. Genç insanlar da buna kanarak orduya katılma yolunu seçiyor. Ancak birkaç hafta geçtikten sonra işin renginin farkına varıyorlar.

 

Federal Ordunun sürdürdüğü agresif reklam kampanyaları göz önünde bulundurulduğunda, adı geçen haberlerdeki bu “üç kişiden biri” kimdir?

Bunlar çoğunlukla “normal” bir meslek seçtikleri umudunu taşıyan, ilerideki yıllarda sivil hayatta gelecek perspektifi sunan bir meslek eğitimi yapmak isteyen gençlerdir. Ancak orduda her şeyin askeri mantığa tabi kılındığı gerçeğiyle yüzleşiyorlar. Oysa ileride elektrikçi ya da teknisyen olarak çalışmak isteyip bu alanda meslek eğitimi alsa da, her genç orduda silah kullanmayı öğrenmek zorunda. Ve orada bunun bilgisayar oyunu olmadığının farkına varıyor.

Ayrıca orduda hizmet, gençlerin özgürlük duygularıyla çelişen bir durum. Orada emirlere itaat etmek zorunda. Hiç tanımadığı birileri nasıl giyineceği, kime nasıl selam vereceği hakkında kararlar veriyor. Orada ön planda olan gencin kişiliğinin gelişmesi değil, itaat duygusunun gelişmesidir. Bu zamanı geçmiş kurallar silsilesi de gençlerin pek hoşuna gitmiyor.

 

Federal Ordu açısından bir “hedef kitlenin” varlığından söz edilebir mi?

Ordunun kendi araştırmalarında, normal çalışma hayatında bir şans bulamamış gençlerin orduya katıldıkları şeklinde bir yakınma var. Bu anlamda gençlerin önemli bölümü çıraklık eğitim ve işyerlerinin az olduğu doğu eyaletlerinden geliyor. Aynı şekilde, giderek artan oranda göçmen kökenli gençler açısından da ordunun son kurtuluş olarak görüldüğü söylenebilir. Ordu da tabii bu durumu kullanmak için çalışma dairelerinde reklama özel ağırlık veriyor.

 

Siz içeride ve dışarıda askerileşmeye karşı hangi talepleri ileri sürüyorsunuz?

Öncelikle ordu reklamlarının okullardan, meslek eğitim fuarlarından ve çalışma dairelerinden uzaklaştırılmasını talep ediyoruz. Ayrıca 18 yaşını doldurmak üzere olan gençlerin kişisel bilgilerinin, nüfus daireleri tarafından gençlerin izni olmadan orduya verilmesine de son verilmesini istiyoruz. Diğer taraftan ordu birliklerinin başka ülkelerde savaşa gönderilmesine karşı çıkıyoruz. Bugün gerekli olan Almanya’nın askeri değil, sivil bir barış politikası izlemesidir.

 

Orduda gerçekleştirilen reformu, saldırgan dış politika bağlamında nasıl değerlendirmek gerekir?

Açıktan ilan edildiği gibi Federal Ordu reformunun hedefi, askeri birlikleri daha başarılı ve kolaylıkla görev yapacak hale getirmekti. Savunma Bakanlığı da bu yüzden “görevdeki ordu” kavramını gündeme getirdi. Reformlarla, bugün olduğu gibi 7 bin 500 değil, 15 bin askerin aynı zamanda ve daha büyük birliklerin desteğini alarak göreve gönderilmesi sağlanmak istendi. Bunun için daha uzak bölgelerde birliklerin görev yapmasını sağlayacak modern silah sistemleri alındı. Almanya’nın askeri politikasının belirlendiği “Beyaz Kitap”ta, hammaddelerin ve ticaret yollarının güvence altına alınabilmesi için Alman ordu birliklerinin dünyanın her yerinde görevlendirilebilmesi gerektiğinden söz ediliyor. Savunma bakanı açıktan, Almanya’nın askeri yollarla savunulması gereken ekonomik çıkarlarından söz ediyor. Bunlar da elbette halkın çoğunluğunun çıkarları değil, ekonomik elitlerin çıkarlarıdır.

 

Suriye’deki “çatışmada”, Patriot füze sistemini gerektirecek Alman çıkarları nedir?

Almanya NATO içerisinde önemli bir rol üstlenmek istiyor. Bu nedenle hükümet Patriot füzelerini göndermeye dünden razıydı. Böylece NATO bir yanda Suriye’ye karşı yeni bir tehdit oluştururken, diğer yanda Suriye’ye karşı askeri operasyonlar sürdürmenin koşullarını yaratıyor. Ayrıca Türkiye’nin kendi füze savunma sistemini kurma konusuyla ilgilendiği ve Almanya’nın da bu sistemi satmaya hazır olduğu biliniyor.

Close