Ali Rıza Yıldırım / Strasbourg
Avrupa Parlamentosu’nda sağ ve aşırı sağcılar, sığınmacılar, mülteciler ve göçmenler aleyhine güçlerini birleştiriyor. Sınır dışı edilenleri kabul etmeyecek ülkeler yaptırımla tehdit ediliyor.
Avrupa Birliği, göç ve iltica politikalarını sertleştirmeye yönelik adımlarını hızlandırıyor. Son dönemde “güvenli ülke” listelerinin onaylanması ve ‘geri kabul’ anlaşması yapmayan ülkelere yönelik ticari yaptırım tehdidi gibi hamleler, özellikle insan hakları örgütleri ile sol siyasetçilerden sert tepkiler alıyor. Bu politikaların arkasında ise Avrupa Parlamentosu’nda sağ ve aşırı sağ partiler arasında kurulan ittifaklar bulunuyor.
Mültecilerin ‘kovulacağı’ ülkeler listesi
Fransa basınına göre, Avrupa Parlamentosu Sivil Özgürlükler Komisyonu, 3 Aralık’ta yaptığı oylamayla “güvenli üçüncü ülkeler” ve “güvenli menşe ülkeler” olmak üzere iki ayrı listeyi onayladı. Bu listeler, AB ülkelerinin sığınmacı ve göçmenleri sınır dışı etme pratiklerini kolaylaştırmayı ve uyumlu hale getirmeyi amaçlıyor.
Güvenli üçüncü ülkeler listesi, göçmenlerin herhangi bir bağı olmasa bile kendilerini kabul eden üçüncü ülkelere (örneğin Birleşik Krallık’ın Ruanda, İtalya’nın Arnavutluk ile yaptığı anlaşmalar gibi) gönderilmelerinin yolunu açıyor. Böylece göç yönetiminin insan hakları sicili tartışmalı ülkelere dışsallaştırılması meşrulaştırılıyor.
Güvenli menşe ülkeler listesi ise kişilerin sığınma taleplerinin hızlandırılmış ve sınırlı incelemeyle reddedilerek menşe ülkelerine geri gönderilebileceği ülkeleri içeriyor. İnsan hakları örgütleri, bu kavramın, mülteci statüsünün bireysel kriterlere (ırk, din, siyasi görüş) göre değerlendirilmesini şart koşan Cenevre Sözleşmesi’yle çeliştiğine dikkat çekiyor.
Listelerde Mısır, Tunus, Fas ve Bangladeş gibi, insan hakları savunucuları, avukatlar ve gazetecilerin ağır baskı gördüğü, hatta hapsedildiği ülkeler yer alıyor.
Sağ ve aşırı sağın ittifakı
Her iki listenin de komisyonda onaylanması, Avrupa Halk Partisi (PPE – sağ) ile aşırı sağ grupların (ID, ESN ve ECR) oylamalarda bir araya gelmesiyle mümkün oldu. Güvenli üçüncü ülke listesi oylamasında sağ ve aşırı sağ 40’a karşı 32 oyla, güvenli menşe ülkeleri listesinde ise 39’a karşı 25 oyla çoğunluğu sağladı. Liberal Renew grubu ilk oylamada karşı çıkarken, ikincisinde çekimser kaldı. Fransız Yeşiller Partisi Milletvekili Melissa Camara bu sonucu “sağın utanmazca aşırı sağla kurduğu çoğunluklar” olarak değerlendirdi.
Yeşiller’den Avrupa Milletvekili Damien Carême ise daha sert konuşarak “Bu, Avrupa’da sığınma hakkının sonudur. Artık sadece başvuruları inceliyor gibi yapacağız” dedi.
Ticari yaptırım tehdidi
Aynı zamanda AB’nin göç alanında iş birliği yapmayan ülkelere yönelik ticari tehditleri de gündemde. AB, gelişmekte olan ve en az gelişmiş ülkelere sağladığı gümrük tarifesi indirimleri gibi ticari avantajları, bu ülkeler sınır dışı edilen vatandaşlarını geri kabul etmedikleri takdirde askıya alabilecek. 1 Aralık’ta AB Konseyi ve Parlamentosu müzakerecileri arasında uzlaşılan bu mekanizma, resmiyet kazanmak üzere.
Humanite gazetesi, “güvenli ülke” kavramının belirsiz ve tehlikeli olduğuna dikkat çekiyor. Gazete, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) ve EuroMed Rights gibi örgütlerin uyarılarını hatırlatarak hiçbir ülkenin tüm vatandaşları için “güvenli” sayılamayacağını, bu listenin sığınma hakkını göç kontrolü amacıyla saptırmak anlamına geldiğini belirtiyor.
Uluslararası Af Örgütü Sözcüsü Olivia Sundberg Diez ise, bu politikaların insanları “hiçbir bağları, perspektifleri veya destekleri olmayan ülkelere” göndermenin insani açıdan yıkıcı olduğunu söylüyor.
Özetle, AB’nin göç politikalarındaki bu sertleşme eğilimi, parlamentodaki sağ–aşırı sağ blokunun gücünü yansıtırken, insan hakları savunucuları tarafından sığınma hakkının aşınması ve göçmenlerin haklarının ciddi biçimde riske girmesi olarak değerlendiriliyor. Söz konusu metinlerin nihai onay için Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu’na gelmesi bekleniyor.

