Written by 12:20 Allgemein

Avrupa’nın en yoksulları

Murat Kuseyri

Yüzyıllardır ayrımcılık, baskı, saldırı ve katliamlara uğrayan Romanlara yönelik ırkçılık son bir kaç yıl içinde yeniden Avrupa’nın bir çok ülkesinde tırmanışa geçti. Fransa’nın Romanları toplu olarak sınırdışı etmesi İtalya tarafından desteklenirken aralarında İsveç ve Almanya’nın da bulunduğu Avrupa ülkeleri sudan gerekçelerle Romanları kapı dışarı ediyorlar. Çek Cumhuriyeti ve Slovakya Roman mahallelerinin etrafına duvarlar örerlerken Romanlar Macaristan ve Romanya’da ölümle sonuçlanan ırkçı ve faşist saldırılara maruz kalıyorlar.
Avrupa Konseyi’nin İnsan Haklarından Sorumlu Komiseri Thomas Hammarberg Romanların karşılaştıkları sorunları ve maruz kaldıkları ırkçılığın boyutlarını belirlemek amacıyla pek çok Avrupa ülkesini dolaştı. Romanlar ve Avrupa ülkelerinin yöneticileri ile görüştü. Hammarberg konu ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

Uzun yıllardır baskı ve saldırıya uğramalarına ve sınırdışı edilmelerine rağmen ‘Roman sorunu’nun bundan bir kaç ay önce kamuoyunun gündemine gelmesinin nedenleri nelerdir?
Başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleri son yıllarda onbinlerce Romanı sesiz sedasız sınır dışı ettiler. Ama Sarkozy’nin Romanları kriminalitenin artmasının nedeni olarak göstermesi, ülkenin güvenliğine yönelik tehdit oluşturdukları suçlamasıyla Fransa’dan toplu sınırdışı etmesi tepkilere yol açtı. Eleştirilere karşı Sarkozy’nin takındığı saldırgan tutum tartışmaları daha da alevlendirdi. Sarkozy’nin tutumu sayesinde Romanların durumları kamuoyunun gündemine geldi ve tartışılmaya başladı.
Ancak olayların çıkmasına esas olarak polisin ve kurumların tutumları neden oldu. Haziran ayında yapılan kontroller sırasında bir Roman korktuğu için kaçmaya başlayınca polisin açtığı ateş sonucu öldürüldü. Araştırmalar vurulan kişinin suçsuz ve silahsız olduğunu gösterince Romanlar polisin tutumuna tepki gösterdiler. Ertesi gün polis karakolunu bastılar. Polislerle Romanlar arasında çatışmalar oldu. Ağustos ayında İçişleri Bakanı Romanlara karşı önlem alınmasını isteyen genelgeyi polis karakollarına gönderdi ve daha sonra Romanlar toplu olarak sınırdışı edilmeye başladılar. Fransız yetkililer suç işleyen az sayıda Romanı bahane ederek tüm Romanları suçlayan bir tutum takındılar. Romanları toplu olarak cezalandırdılar. Bu tutum Romanlara karşı olan önyargıların artmasına ve ırkçılığın daha fazla güçlenmesine neden oldu.

Romanlara yönelik önyargılar ve ırkçılığın gelişmesine karşı ne yapılabilir?
Öncelikle Avrupa ülkelerinin tarihleri ile hesaplaşmaları gerekir. İkinci Dünya Şavaşı yıllarında Naziler ve faşistlerin işgal ettikleri ülkelerde Romanlar tutuklandılar ve katledildiler. Ne kadar Roman’ın öldürüldüğü tam olarak bilinmiyor. Ama uzmanlar, tarihçiler yarım milyon Roman’ın katledildiğini tahmin ediyorlar. Nüfusları ile oranlayacak olursak Yahudilerden daha fazla Roman katledildi. Savaştan sonra da Romanlara yönelik baskılar sürdü. Fransa’da toplama kamplarında bulunan herkes serbest bırakıldığı halde 6 bin Roman uzun süre daha kampta tutuldular. Nürnberg duruşmalarında Naziler Yahudileri katletme suçundan yargılandılar. Romanlara yönelik katliamlar ise ele alınmadı. Savaştan zarar gören Yahudilere tazminat ödendi ama Romanların talepleri görmezden gelindi.

O yıllarda İsveç’te Romanların durumları nasıldı?
İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına dek Romanlar belediye sınırları dışında yaşamaya zorlandılar. Kanlarında gezgincilik olduğu iddia edildi ve yerleşik yaşama geçmelerine izin verilmedi. Tüm Romanlar fişlendi. Kısırlaştırma politikasından en fazla onlar etkilendiler. Binlercesi kısırlaştırıldı. Nazilerin işgaline uğramayan diğer ülkelerde de durum İsveç’tekinden farklı değildi. Tüm bunlardan dolayı bütün Avrupa ülkelerinde ”Gerçek Komisyonları” kurulmalı ve Romanlara yönelik baskı, saldırı ve katliamlar açığa çıkarılmalıdır. Bugün ’Çingene karşıtlığı’nın oldukça yaygınlaşmasının en önemli nedeni Avrupa ülkelerinin geçmişleri ile hesaplaşmamalarıdır.

Avrupa ülkelerinde Romanlar bugün hangi koşullarda yaşıyorlar?
Avrupa’da gittiğim her ülkede Romanları ziyaret ettim. Durumlarını araştırdım. Romanlar Avrupa’nın en alt tabakasını oluşturuyorlar. Çalışabilir nüfusun yüzde 50’si işsiz. Roman çocuklarının sadece yarısı okullara gidiyor. Avrupa’daki 12 milyon Roman topluluğunun neredeyse tamamına yakını varoşlarda ve sağlıksız konutlarda yaşıyorlar. Kosova’da kaldıkları kampı ziyaret ettim. Bu kampa önce askerler yerleştirilmiş. Ama sağlığa elverişli olmadığı raporu verildiğinden askerler tahliye edilmiş ve yerlerine Romanlar yerleştirilmiş. Havada, toprakta ve suda çok miktarda zehirli cıva var. Dünya Sağlık Örgütü iki kez doktorlardan oluşan heyet yolladı. Doktorlar kampta yaşanmayacağı yönünde rapor verdiler. Ama buna rağmen Romanlar kampta tutuluyorlar.
Almanya, Avusturya, İsveç ve İsviçre sınır dışı ettiği bazı Romanları bu kampa gönderiyor. Zagrep’te bazı Romanlar vagonlarda yaşıyorlar. Su yok, tuvalet yok, kanalizasyon sistemi, yok. Yoksulluk ve sefalet içerisinde yaşıyorlar. Balkan ülkelerinde özelikle Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’da onbinlerce Roman vatandaş değil. Kimlik kartları olmadıkları için en temel haklardan yararlanamıyorlar. Bugün tüm Avrupa ülkelerinde geçerli olan serbest dolaşım Romanlar için geçerli değil. Romanlar yasalara aykırı olarak gözaltına alınıyor ve sınırdışı ediliyorlar.

Türkiye’deki Romanlar hakkında ne diyeceksiniz?
Orada yaşayanların durumları Avrupa’nın diğer ülkelerindekilerden farklı değil. Baskı ve ayrımcılığa uğruyorlar. Yakınlarda Romanlara yönelik saldırılar yaşandı. İstanbul’da Romanlar yüzyıllardır yaşadıkları semtlerinden atılıyorlar. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Hükümetin yakında İnsan Hakları Ombudsmanı gibi bir kurumlaşmaya gideceğini ümit ediyorum.

Close