Written by 21:38 uncategorized

Barış Günü’ne savaş gölgesi

1 Eylül Dünya Barış Günü’ne bir kez daha savaş tamtamlarıyla giriliyor. Bu ayın sonuna kadar Irak’taki asker sayısını 50 bine düşüreceğini ilan eden ABD Başkanı Obama’nın gündeminde İran’a karşı askeri operasyon var. Dünya genelinde 31 değişik savaş devam ediyor.

71 yıl önce, 1 Eylül 1939’da faşist Alman ordusunun Polonya’yı işgal etmesiyle başlayan İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesinin üzerinden 65 yıl geçti. İnsanlık tarihinin “en kanlı” savaşı olan 2. Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle ilan edilen 1 Eylül Barış Günü’ne, bu kez, ABD’nin Irak’taki askerlerinin bir bölümünü çekme kararıyla birlikte giriyoruz.

Ağustos sonu itibariyle ABD’nin askeri sayısını 64 binden 50 bine düşüreceğini ilan eden Başkan Barack Obama, böylece seçimlerden önce verdiği “çekilme” sözünü de yerine getirmiş sayılacak. Ama, “çekilme” kararına rağmen 2011’in sonuna kadar Irak’ta 50 bin ABD askeri, Irak ordusunu ve polisini eğitmek amacıyla kalmaya devam edecek.

Asker sayısına bakıldığında ortada ciddi bir çekilmeden söz edilemeyeceği kendiliğinden görülüyor. Çünkü halen azımsanmayacak askerin Irak’ta bulundurulması, aslında Obama’nın verdiği sözün arkasında durmadığı anlamına geliyor.

Irak’taki siyasi gelişmeler ve taraflar arasındaki gerilim, intihar saldırıları, kurulamayan hükümet vb. nedeniyle ABD’nin Irak’ta büyük bir enkaz yarattığını, ülkenin istikrara kavuşmasının aslında o kadar kolay olmadığını gösteriyor. Ayrıca, ABD’nin ülkeye yeniden on binlerce askeri göndermesi de güçlü bir olasılıktır.

Çünkü, Irak işgalle birlikte Saddam rejimi öncesine göre çok daha karışık ve istikrarsız hale gelmiş bulunuyor ve ABD’nin istediği ideal tablo oluşmuş değil.

Kağıt üzerinde yapılan bu geri çekilme planları asıl olarak ABD’nin karşı karşıya bulunduğu zorlukların sonucu olarak gündeme gelmiştir. Türlü yalan ve propagandalar eşliğinde işgal edilen Irak ve Afganistan’da vaat edilen demokrasi ve medeniyetin gelmesi bir yana acılar daha da artmış bulunuyor. Ve işgalciler ciddi bir direnişle karşı karşıya kalıp önemli kayıplar vermiş durumdalar. Buna iç kamuoyundan gelen baskı da eklendiğinde, Obama yönetimi için geri çekilmenin bir takvime bağlanması artık bir zorunluluk haline gelmişti.

Diğer taraftan, barışçıl bir karar gibi gösterilmek istenen asker çekme ilanı, çekilen askerlerin  Afganistan’a kaydırılacağı düşünüldüğünde ABD’nin bölgedeki savaş taktiğinin bir parçası olma anlamına geliyor.

İRAN’A TEHDİT DOZU ARTTI

ABD emperyalizmi bu iki işgalden sonra uzun zamandır gündemde tuttuğu daha büyük bir işgal harekatı için fırsat kolluyor ve son aylarda bunun hazırlığını arttırmış görünüyor. Dünya bu yıl 1 Eylül’e aynı zamanda İran’a yönelik askeri tehditlerin yoğunlaştığı bir dönemde giriyor. Birleşmiş Milletler tarafından İran’a yönelik alınan yaptırım kararları daimi üyeler tarafından öncekine göre daha sert bir şekilde uygulanmaya başlandı. Daha önce İran ile “eleştirel diyalog” sürdürmeyi tercih eden Avrupa Birliği (AB) ülkeleri bile, dozajı ABD’ninkini aratmayacak sertlikte kararlar aldılar.

Dolayısıyla, ABD bir taraftan Irak’taki asker sayısını azaltmakla “olumlu” bir hava yaratmaya çalışırken diğer taraftan bir sonraki hedefin kim olduğuna işaret ediyor. Bu da, önümüzdeki dönemde bölgede savaş tamtamlarının yoğunlaşacağını, yeni işgal tehditlerinin savrulacağını gösteriyor.

DÜNYA GENELİNDE 31 SAVAŞ

Heidelberg Uluslararası Çatışma Araştırmaları Enstitüsü’nün hazırlamış olduğu rapora göre şu anda dünya genelinde farklı yoğunlukta 31 savaş sürüyor. Irak ve Afganistan işgalleri bunların başında geliyor. Keza Ortadoğu’nun kanayan yarası Filistin’e aradan yıllar geçmesinde rağmen barış gelmiş değil, İsrail barbarlığı tüm hızıyla sürüyor.

Ancak bunların yanı sıra Afrika’dan Asya, Latin Amerika ve Ortadoğu’ya kadar değişik bölgelerde ulusal ve sosyal kurtuluş ya da dini motifli pek çok savaş sürüyor.

Bu savaşlar içerisinde Kürtlerin ulusal hak talebiyle başlattığı ve çeyrek yüzyılı aşan savaş da önemli bir yer tutuyor. 50 bine yakın insanın hayatını kaybettiği bu savaşın son bulması için PKK, 7. kez, 13 Ağustos’tan, 20 Eylül’e kadar sürecek tek taraflı ateşkes ilan etti. Ancak, Türkiye hükümeti ve ordusu bir kez daha ateşkesi yanıtsız bırakarak, savaşın devam

ettirilmesinden yana olduğunu göstermiş oldu.

BÜTÜN SAVAŞLARA KARŞI…

İnsanlık bir kez daha 1 Eylül’de dünya genelinde sürüp gelen savaşların bitmesi için sesini yükseltecek. Almanya’da ise bütün savaşların bitmesi talebine somut olarak Afganistan’da bulunan Alman askerlerinin geri çekilmesi ibteği dile getirilecek. Yıllardan beri Almanya’daki savaş karşıtlarının gündeminde olan Afganistan’daki askerilerin geri çekilmesi talebini halkın büyük bir bölümü destekliyor. Çeşitli anketlere göre, askerlerin geri çekilmesini isteyenlerin oranı yüzde 70’in üzerinde. Ama hükümet partileri bütün bunlara rağmen askerleri geri çekme bir yana sayıyı süreli artırıyorlar. İşgalden hemen sonra 1700 askeri Afganistan’a gönderen Almanya, aradan geçen süre içinde bu sayıyı 5 bin 350’ye çıkarmış bulunuyor.

Bu çerçevede irili ufaklı pek çok kentte toplantılar ve gösteriler planlanmış durumda. “Friedenskooperative.de” adlı internet sitesinden gösteri ve toplantılar hakkında ayrıntılı bilgi edinilebilir. (YH)

Irak işgalinin bilançosu

ABD Başkanı Barack Obama 31 Ağustos 2010’tan itibaren Irak’tan çekileceklerini açıkladı. Ancak bu ‘çekilme’ soru işaretleriyle dolu. Çünkü asker sayısı 64 binden 50 bine düşürülecek. Yani 50 bin ABD askeri 2011’in sonuna kadar Irak’ta kalmaya devam edecek. 24 Mart 2003’te işgal edilen Irak’tan geriye kanlı bir tablo kaldı. İşte Irak işgalinin faturası:

1- Georg W. Bush yönetimi Irak işgaline, kitle imha silahları ve 11 Eylül saldırılarını bahane olarak kullandı ve Irak’a demokrasi getirme vaadinde bulundu. İşgal sonrasında ne Saddam Hüseyin’in El Kaide ile bağlantısı ne de kitle imha silahları konusunda bir kanıta rastlandı.

2- Irak işgali ülkeye demokrasiden ziyade kan ve etnik bölünme getirdi. “Kurtarıcı” olarak ülkeye giren Amerikan askerlerinin işkence, tecavüz ve katliamları, Iraklıların yüzüne tokat gibi indi. Ebu Garib hapishanesindeki katliam ve işkence fotoğrafları, Iraklıların ve dünyanın zihnine kazındı. Bu dönem içinde bazı kaynaklara göre 700 bin, bazı kaynaklara göre de 1.5 milyon Iraklı hayatını kaybetti.

3- Araştırmalar Irak’ta 5 milyon çocuğun öksüz veya yetim kaldığını gösteriyor. Şiddet yüzünden 2 milyon kişi ülkesini terk etti, 2 buçuk milyon kişi de kendi ülkesinde mülteci konumuna düştü. Ülkede her 2 kişiden birinin işsiz olduğu tahmin ediliyor. Irak’ın 125 milyar dolar dış borcu olduğu tahmin ediliyor.

4- Irak’ın pek çok bölgesi günde en fazla 6 saat elektrik alabiliyor. Su da çoğunlukla kesik. Irak’ın en büyük gelir kaynağı petrol üretimi de işgal öncesindeki seviyenin çok altında. Petrol, çoğunlukla Amerikan şirketlerince işletiliyor.

5- Tarihi ve kültürel değerler yağmalandı.

6- İşgalde Amerikan askeri kayıpları ülkede savaş aleyhtarlığını güçlendirdi. Irak’ta şimdiye kadar 4 bin 413 Amerikan askeri öldü, 32 bini yaralandı.

7- Irak savaşının Amerikan ekonomisine maliyeti konusunda da çelişkili tahminler yürütülüyor. Bazı kaynaklar 200 milyar dolardan bahsederken, bazı kaynaklar rakamı 2 trilyon dolara kadar çıkarıyor.

İşgalin faturası sivillere kesildi

9 yıldır NATO şemsiyesi altında gerçekleştirilen Afganistan işgali sırasında katledilen sivillerin sayısı yıldan yıla artıyor. Birleşmiş Milletler (BM) tarafından açıklanan bir rapora göre, bu yılın ilk yarısında Afganistan’da öldürülen sivillerin sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 25 arttı. Rapora göre bu dönemde toplam 1271 sivil katledildi. Bunların 176’sını çocuk. Aynı dönemde çıkan çatışmalar, intihar saldırılarından ötürü 1997 sivil yaralandı, bunlar arasında 389 çocuk bulunuyor.

NATO 223 SİVİLİ ÖLDÜRDÜ

BM Afganistan Özel Temsilcisi Staffan De Mistura tarafından açıklanan raporda, işgalci güçlerin ve onların Afgan işbirlikçileri tarafından bu yılın ilk yarısında toplam 223 sivilin katledildiği yer aldı. De Mistura, rakamların savaştan en çok kadınların ve çocukların etkilendiğini ortaya koyduğunu söyledi. Öldürülen kadın ve çocukların çoğu yapılan operasyonlar sırasında evlerinde hayatını kaybetti. NATO’ya bağlı güçler tarafından yapılan operasyonlarda katledilen sivillerin çoğu ise ya kayda geçirilmiyor ya da Taliban’ın hanesine yazılıyor.

ÖZEL FİRMALAR DENETLENEMİYOR

Bunların yanı sıra özel güvenlik firmaları tarafından gerçekleştirilen operasyonlar ve yapılan katliamlar da sözkonusu. Bunların yaptıkları katliamlar konusunda ise somut bir bilgi bulunmuyor. Tahminlere göre Afganistan’da özel güvenlik firmalarına bağlı olarak 4000 kişi görev yapıyor.

Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai’nin bir sözcüsü özel güvenlik firmalarının en kısa süre içinde dağıtılacağını söylemek zorunda kaldı.

ALMANYA’DAN 5 BİN DOLAR KAN PARASI

Afganistan’daki sivil katliamı konusundaki en çarpıcı örnek, bir yıl önce bir Alman albayın emri üzerine 142 sivilin katledilmesi oldu. Katliam önce kabul edilmemiş, ardından ülkede ardı ardına gelen istifalarla siyasi deprem etkisi yaratmıştı. Saldırıda sivillerin öldürüldüğünü ortaya çıkmasından sonra Almanya, kurbanların ailelerine toplam 328 bin Euro vereceğini açıkladı. Federal Savunma Bakanlığı, sözkonusu miktarın “kan parası” olmadığını, mağdurlara destek amacını taşıdığını söylese de asıl olarak kan parasından başka bir şey değil.

Bakanlık 102 aileye verilmek üzere, kişi başına 5 bin Dolar’ı (3800 Euro) bir Afgan bankasına havale etti. (YH)

Close