22 Mart’ta Brüksel’de gerçekleşen terör saldırısının Almanya’daki yankısı etkili oldu. Saldırılarla bağlantılı oldukları gerekçesiyle gözaltılar yaşandı. “Güvenlik” adına yeni hak gaspları sıralanmaya başlandı.
Bugüne kadar Avrupa’da radikal dinciler tarafından gerçekleştirilen terör saldırılarından sonra saldırıyı düzenleyenlerin daha önce Almanya ile de bağlantılı olduğu ortaya atılmış, bunun üzerinden yoğun bir güvenlik tartışması başlatılmıştı. Son Brüksel saldırısından sonra da aynı gelişmeler yaşandı. Gießen ve Düsseldorf kentlerinde düzenlenen operasyonlarda Brüksel’deki saldırılarla bağlantılı olduğu gerekçesiyle gözaltına alınanlar oldu. Zaventam Havaalanı’ndaki iki canlı bombadan biri olan İbrahim El Bakravi ile birlikte Türkiye tarafından Hollanda’ya sınırdışı edilen Samir E. de gözaltına alınanlar arasındaydı. Samir E.’nin Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti’ndeki Selefi çevrede faal olduğu belirtiliyor.
Düsseldorf Savcılığı Sözcüsü konuyla ilgili açıklamasında, “devleti tehdit eden ağır bir şiddet eylemi hazırlığı içinde olduğu gerekçesiyle” bir kişinin 24 Mart günü gözaltına alındığını bildirdi. Gießen’de gözaltına alınan bir başka kişinin cep telefonunda da iki şüpheli kısa mesaj bulundu. Bir mesajda Halid El Bakravi’nin ismi yer alırken, diğer mesajda sadece Fransızca “Son” anlamına gelen “fin” kelimesi yer alıyor. Bu mesaj sabah saat 09.08’de gönderilmiş. El Bakravi ise eldeki bilgilere göre saat 09.11’de üzerindeki patlayıcıları ateşlemişti.
Belçika’daki saldırılarla kurulan bu yakın ilişki Almanya’da geniş güvenlik önlemleri alınması tartışmasını beraberinde getirdi. İstihbarat ve güvenlik birimi yöneticileri tarafından yapılan açıklamalarda Almanya’nın de benzer bir terör tehdidi altında olduğu ileri sürülerek önlemlerin artırılması çağrısı yapıldı. Özellikle Almanya-İngiltere milli maçlarının oynandığı Berlin’de güvenlik hat safhaya çıkarıldı.
GÜVENLİK AÇISINDAN YENİ ÖNLEMLER VAR MI?
Hal böyle olunca güvenlik örgütü yöneticisi durumundaki politikacılar yeni düzenlemelerle güvenliğin sağlanabileceği mesajı verdiler. Saldırıdan iki gün sonra Brüksel’de bir araya gelen AB İçişleri Bakanları, terör saldırısını ve alınması gereken önlemleri ayrıntılı olarak ele aldılar. Bugüne kadar “terörle mücadele” adı altında pek çok demokratik hakkın gasp edilmesi yetmiyormuş gibi, şimdi de asıl olarak güvenlik birimleri arasındaki bilgi alışverişinin hızlandırılmasını gündemlerine almış bulunuyorlar.
Daha önce Paris’teki saldırılardan sonra da gündeme gelen bilgi paylaşımı konusunda her ülke istenildiği gibi hızlı davranmıyor. “Avrupa Polisi” olarak bilinen Europol bünyesinde bütün üye ülkelerin bilgilerinin paylaşılması öngörülüyor. Ancak bugüne kadar başta Almanya olmak üzere pek çok ülke bu paylaşıma çekince koymuş durumda.
Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere, güvenlik birimleri arasında bilgi paylaşımını hızlandıracaklarını söylemekle yetindi.
Söz konusu toplantıda AB İçişleri Bakanları, kısa sürede yapılması gereken düzenlemeleri şu şekilde sıraladılar:
– Nisan ayına kadar Avrupa Parlamentosu uçakla yolculuk yapan bütün yurttaşların bilgilerinin kaydedilmesini karar altına alacak. Böylece kimin nereden nereye yolculuk yaptığı uzun zaman kaydedilecek.
– Daha önce üzerine görüş birliğine varılan Schengen Bölgesi’nin dış sınırlarında kontrollerin sıkılaştırılması, silah taşıma ve terör finansmanı konularının hayata geçirilmesi sağlanacak.
– Seyahat ve göç konusunda AB çapında yeni bir bilgi bankası kurulacak. Schengen Bölgesi içindeki hareketlenme böylece çok daha sıkı bir kontrole tabi tutulacak.
– Radikalleşmeye karşı önlemler arttırılacak.
– Ulusal güvenlik birimleri arasında işbirliği yoğunlaştırılacak.
Sıralanan bütün bu maddelerin yerine getirilmesi durumunda da terör saldırılarının engellenemeyeceği ortada. Çünkü saldırıyı düzenleyenlerin hiç birinin belirlenen yeni düzenlemelerle yakalanması mümkün görülmüüyor. Buna rağmen başta Almanya olmak üzere bazı ülkeler uçak yolcularının bilgilerinin kaydedilmesinde ısrar ediyor.
ORDU İÇERİDE GÖREV YAPSIN!
Almanya’da Brüksel saldırısından sonra Federal Ordu’nun iç güvenlikte görevlendirilmesi gerektiği yönündeki eski tartışma bir kez daha gündeme getirildi. CDU üyesi Saarland İçişleri Bakanı Klaus Bouillon yaptığı açıklamada, iç güvenlikte polise yardımcı olması için askerlerin görevlendirilmesi gerektiğini söyledi. Federal Anayasa Mahkemesi, bunun ancak özel durumlarda olabileceğine dair bir karar vermişti. (YH)