Written by 12:03 HABERLER

Cesur bir kadının, ‚Emmely’nin‘ ardından

Emmely adıyla tanıdığımız süpermarket kasiyeri Barbara Emme, 16 Mart’ta kalp yetersizliğinden…

emmely (1)Emmely adıyla tanıdığımız süpermarket kasiyeri Barbara Emme, 16 Mart’ta kalp yetersizliğinden hayata veda etti. Henüz 57 yaşındaydı, iki yıl süren mücadelesi sonucu 2010’da Kaiser’s süpermarketler zincirine diz çöktürmüş, işine geri dönmüştü. Sadece kendisi kazanmamıştı. O’nun mücadelesi, başka işyerlerinde patronların ‚iki artık köfte‘, ‚bir şişe depoziti‘, ‚bir kurabiye ve cep telefonu şarjı‘ vb. bahanelerle, ‚karşılıklı güveni istismar etti‘ vb. gerekçesiyle işten çıkarma girişimlerini kısmen de engellemişti.

Barbara Emme, 4 Mayıs 1958’de Neubrandenburg’da doğdu ve orada büyüdü. Uzman satış elemanı eğitimi alarak 1977’de Berlin Lichtenberg’deki Doğu Almanya Cumhuriyeti’nin resmi ticaret örgütü olan HO’nun bir mağazasında çalışmaya başladı.

Üç kızını tek başına yetiştirdi. ‚Emmely und Folgen-Emmely ve Sonuçları‘ adlı kitabında Doğu Almanya yıllarını şöyle anlatmaktaydı: „O zamanlar durumum iyiydi. İşçi sınıfı ve özllikle de çocuklarını tek başına yetiştiren çok çocuklu annelere ayrıcalıklı davranılıyordu. Küçük ve büyük ailelere her yerde ek ödeme yapılmaktaydı. Maaşım belki azdı ama bu ek ödemlerle insanca yaşayacak gelire sahip oluyordum. Anaokulu, sosyal ve kültürel alandan yararlanma ücretsizdi. Herşey işveren üzerinden düzenleniyordu. Bu sayede herkesin yeterli geliri vardı.“

SÖMÜRÜ VE KAR HIRSIYLA İŞLEYEN BİR SİSTEM

İki Almanya’nın birleşmesi sonrası Kaiser’s, tüm HO şubelerini satın aldı. Emmely ve arkadaşları için zor günler başladı. İşten atmalar, kısa süreli sözleşmeyle işçi çalıştırma, işin yoğunlaştıırlması ve ücretlerde azalma gibi sorunlar gün be gün yaşadıkları olaylardı.

Artık yaşamın merkezinde insan yoktu, sömürü ve kar hırsıyla işleyen bir sistemin içinde bocalayıp duruyorlardı. Patronların belirlediği ciroya erişilmediğinde zincirin en zayıf halkasından başlanarak uydurma bir nedenle işçi atılmaktaydı. Atılanın yerine yenisi alınmıyordu ve doğal olarak, kalanlar işten atılanların yerine de çalışmak zorundaydılar.

Emmely de tüm arkadaşları gibi kan ter içinde çalıştı kasada. Bir yandan yanlış yapmamak için tüm dikkatini toplarken diğer yandan müşterilere güleryüzlü olmak gerektiğinden gülümseyerek…

Kitabında; „İstediğin kadar kendini parçala, değişen bir şey olmuyor. Kapitalizmle mücadele etmek gerekir, bu mücadeleyi de kimse bizim adımıza yapmaz. Kendimiz ayağa kalkmalıyız.“ diye vardığı sonucu açıklamıştı. 2007 yılında ver.di sendikası perakende satış alanındaki patronlarla TİS çatışması yaşamaktaydı. Grevler başlamıştı. Kaiser’s de bunların arasındaydı. Lichtenberg’deki Kaiser’s’de çalışan 36 emekçiden aralarında Emmely’nin de olduğu yedisi greve katıldı.  Süreç içinde arkadaşları grevden vazgeçtiler ama Emmely son iş bırakmaya kadar hepsine katıldı. Grevler devam ederken Emmely’nin çıkışı verildi. Gerekçe olarak 1 Euro 30 Cent’lik şişe depozitini cebine attığı iddia edildi.

KOLAY İŞTEN ATMALARA KARŞI BİR SEMBOL

İlk avukatı, olayı kamuoyuna yansıtmadan çözmeye çalıştı. Söz konusu olan hırsızlıktı çünkü… Emmely kabul etmedi. İşten atılmasının nedenini biliyor, kendisine hem iftira atıldığını hem de çok büyük haksızlık yapıldığını söylüyordu.

Duruşmalar başlayıp Emmely’nin sözlü ifadeleri basına yansıyınca davaya ilgi de arttı. Artık herkes Emmely’nin yanısıra yeni bir kavramla, ‚Bagatellkündigung- Ufak tefek nedenlerle işten atılma‘ kavramıyla da ilgilenmekteydi. Birden bire 1.30 Eıro’luk şişe depoziti gibi küçük nedenlerle işten atılanların ne kadar çok olduğu ortaya çıkıverdi. „İki köfte, bir börek, bir şişe su, çöpe atılmak üzere olan bir yiyecek aldıkları veya telefonlarının aküsünü işyerinde doldurdukları“ için hırsızlıkla suçlanıp işine son verilenler gündeme geldi. İşten çıkarılmanın ne kadar kolay olduğu, iş hukukunun patronların çıkarına göre düzenlendiği eleştirileri yükseldi ve Emmely, sadece Almanya’da değil neredeyse tüm dünyada simge haline geldi.

Milyonlarca insanın gözleri önünde süren duruşmalar, hem büyük dayanışmaya hem de büyük saldırılara yol açtı. Davayı kaybedebilirdi, hem işinden hem onurundan olabilirdi, buna rağmen sendika da dahil birçok yerden gelen; ‚Anlaş, biraz tazminat al, işten çık, yeni bir iş bulursun.‘ önerilerine kulak asmadı. İşine geri dönmek, onurunu kurtarmak ve kendi durumunda olan birçok emekçiye örnek olmak, cesaret vermek istiyordu. Mücadelesini mahkeme salonunun dışına taşıdı. Almanya’nın birçok yerinde yapılan dayanışma toplantılarına, eylemlere katıldı. Öylesine kararlı ve kendine güvenliydi ki, bu tür işten atmaların tümden yasaklanmasını isteyen Sol Parti yanısıra SPD ve Yeşiller meclise bagatell/patronun iddiasına dayalı çıkışların sınırlandırılması için yasa tasarısı sundular.

MÜCADELE ETMEYEN BAŞTAN KAYBETMİŞTİR

Sonunda Federal İş Mahkemesi’nde kazandı, Kaiser’s Emmely’yi tekrar işe aldı. Mahkeme, her ne kadar iftira atıldığını kabul etmese de, işten atmanın abartı olduğuna hükmederek Emmely’nin haklı mücadelesini hukuksal olarak onaylamış oldu.

2010’da alınan bu kararla, patronun keyfi uygulamalarına karşı çaresizmiş gibi görünen emekçiler biraz nefes aldılar. Emmely gördüğü dayanışma ve aldığı destekle güçlenmiş, onun mücadelesi de işçilerin haklarını güçlendirmişti.

Ölünceye kadar ver.di sendikası içinde aktif mücadele eden, hayatın her alanında haksızlığa karşı baş kaldıran Emmely’nin en sevdiği söz Bertolt Brecht’in ‚Mücadele edenler de kaybedebilir ama mücadele etmeyenler baştan kaybetmişlerdir!‘ sözüydü.  Ve O, sevdiği söze uygun bir hayat bıraktı geride…

Semra Çelik

Close