Written by 14:17 Allgemein

Daha fazlası mümkün müydü?

Kamu işkolunda ücret toplu sözleşmeleri uzlaşmayla sonuçlandı. Yüz binlerce kamu emekçisinin uyarı grevleri ve protesto gösterileriyle katıldığı süreç işçi ve emekçiler açısından daha farklı sonuçlanabilir miydi, bunun için neler yapılmalıydı? Kuşkusuz bu sorular çoğaltılabilir ve her kesim bulunduğu, katılıp müdahale ettiği oranda süreci değerlendirerek gerekli sonuçları çıkaracaktır. Kamu emekçileri geride bıraktığımız birçok açıdan öğretici süreçte gerekli dersleri çıkararak mücadeleyi ilerletecektir.

 

HABER ANALİZ

UMUT YAŞAR

 

Her TİS sonrası tarafların sonucu objektif değerlendirmek yerine kendi lehlerine yorumlama çabaları bir gelenektir! Bu kez işverenler “geleneksel” tutumlarını sürdürürken Birleşik Hizmet Sendikası’nın (ver.di) sözcülerinin “artıları ve eksileri olan bir sözleşme” den söz etmeyi yeğlemeleri dikkat çekiyor. Almanya’nın ikinci büyük sendikası açısından bu bir ilkti denebilir.

İşverenler bildik, “son sınırımıza kadar dayandık” yalanını öne sürdükten sonra kamu çalışanlarına yüzde 6,3 ücret zammı verdiklerini ama bunun karşılığında izin günlerini yeniden düzenlenmesini sağladıklarını açıkladılar. Federal İçişleri Bakanı Friedrich, “Kamu çalışanlarının reel ücretleri arttı. Onların işine değer verdiğimizi ortaya koyduk” diye yorum yapmaktan geri durmadı.

Sendika yetkilileri “her TİS süreci bir uzlaşmayla sonuçlanır” tespitiyle başladıkları açıklamalarında “10 aydan sonra temel ücretler yüzde 4,9 artacak, 18. aydan itibaren ise temel ücretler yüzde 6,3 artmış olacak. Bu bir başarıdır. Diğer yandan özellikle alt ücret grupları için ileri sürdüğümüz en azından 200 Euro maaş artışı talebimiz işverenlerin olağanüstü bir direnişiyle karşılaştı; bu konuda ne yazık ki hedefimize ulaşamadık” görüşünü savundular.

 

EMEKÇİLER REEL ÜCRET ARTIŞI ELDE EDEBİLDİ Mİ?

Taleplerin belirlenmesi sürecine kamu emekçilerinin ne kadar katıldığı sorununu bir yana bırakıp, talep edilen ve elde edilen üzerinden değerlendirme yaparsak, “artıları ve eksileri olan bir sözleşme” yerine “eksileri ağır basan bir sözleşmeden” söz etmek daha doğru olacaktır.

Ver.di Sendikası taleplerini ilan ederken şunlara dikkat çekmiş: “Kamu çalışanlarının ücretleri son 10 yıl içinde reel olarak yüzde 8,5 geriledi. Bu TİS döneminde geçmiş yılların kayıplarını kapatmak ve reel ücret artışını sağlamayı hedefliyoruz.” Bu nedenle de yüzde 6,5’luk ücret talebi 12 aylık bir süre için talep etmişti.

Hatırlatmakta fayda var: Sendikalar taleplerini belirlerken üç temel faktörü gözetiyorlar; Enflasyon artışı, üretkenliğin ülke ortalamasındaki artışı ve bunun üzerine kârdan pay. İlk iki faktör sendikalar tarafından, “işverenler için ek masrafa neden olmayan, dağılım politikası açısından nötr faktörler olarak tanımlanıyor. Bu iki faktörden hareketle belirlenen rakamın, TİS müzakerelerinde elde edilmesi, işçi ve emekçiler açısından reel ücretlerin (genel ortalamada) düşmesinin önüne geçildiği ama reel ücretlerin arttığı anlamına gelmiyor. Reel ücretlerin artması için emekçilerin, yarattıkları artı değere el atmaları gerekiyor.

WSI, DIW, ISW gibi birçok ekonomi araştırma kurumu tarafından yayınlanan değişik raporlardaki hesaplarda nötr faktörlerin bileşimi yüzde 5 civarında bir rakamı ortaya koyuyordu. Yani işçi ve emekçilerin reel ücret kaybıyla karşı karşıya kalmamaları için aylıklarının en azından yüzde 5 dolayında artması gerekiyor. Bunun üzerinde elde edilecek rakam ise reel ücretlerin artması anlamına gelecekti.

Başa dönecek olursak; Eğer Ver.di gerçekten geçmiş 10 yılın reel ücret kayıplarını kapatma hedefiyle hareket etseydi aylık en azından yüzde 5 (2012 nötr faktörleri) + yüzde 8,5 (geçmiş 10 yılın reel ücret kaybı) = yüzde 13,5 ücret zammı elde etmesi gerekirdi.

Ancak Ver.di yüzde 6,5 ücret artışı talebiyle masaya oturdu. Bunu en iyimser durumda; “Ver.di geçmiş yılları bir yana bıraktı ama 2012 için reel ücretlerin yüzde 1,5 artmasını hedefliyor” diye yorumlayabilirdik. Böyle yorumlamamız da mümkün değil; işçi ve emekçiler olarak geçmiş deney ve tecrübelerimizden de biliyoruz ki, “Eğer sendika 6,5 derse 3’e – 3,5’e imzayı basar.”

Sonuç olarak Ver.di’nin hesabına göre bile ilk 17 ay içinde (2013’de enflasyon artışı 0 olsa bile) elde edilen yüzde 4,9 ücret artışıyla işçi ve emekçi ücretlerinin reel olarak düştüğünü söyleyebiliriz. Ver.di 18. aydan itibaren ücretlerin kalıcı yüzde 6,3 artmış olacağını söylüyor. Hiçbir aklıselim sendikacı sözleşme sonuçlarını böyle hesaplayamaz. Nasıl ki talepler 12 aylık veriler üzerinden belirleniyorsa elde edilen zamlarda 12 aylık süreçler üzerinden ifade edilmek zorunda. Buda 24 ay geçerli olacak sözleşme kapsamında kamu emekçilerinin reel ücretlerinin 2012-2013 tamamında ve 2014’ün ilk iki ayında kesin düşeceği anlamına geliyor.

 

EK YARDIM ALANLAR İÇİN HAYAL KIRIKLIĞI

Kamu sendikasının bu TİS döneminde alt ücret gruplarını gözeterek ileri sürdüğü en önemli talep, aylıkların en azından 200 Euro artmasıydı. Kamu emekçilerinin aylıkları 1488,60 Euro’dan (1. Ücret grubu, 2. Kademe: bkz.:www.oeffentlichen-dienst.de/entgelttabelle.html#4) başladığı göz önüne alındığında aylıkların sözleşmenin ilk 10 ayı içinde 52,60 Euro artarak 1540,70 Euro’ya, 11-17. ayları arasında 21,57 Euro artarak 1562,27 Euro’ya ve 18. aydan itibaren ise 21,87 Euro artarak 1584,14 Euro’ya çıkacağı görülüyor. Bir başka deyişle en alt ücret grubunda çalışan bir emekçinin aylığı en son zam aşamasıyla birlikte 95,54 Euro artacaktır.

Bu durum özellikle ailelerini geçindiremedikleri nedeniyle Hartz IV (“Aufstocker”) ek yardımına başvuranlar için bir hayal kırıklığı anlamına geliyor.

 

GASPEDİLENLER DAHA FAZLA!

İmzalanan sözleşmenin en önemli yanlarından biri de, bir izin gününün gaspı oldu. Normal koşullarda izin günleri TİS gündeminde yoktu. Fakat kamu işverenleri ücret artışına karşılık bir izin gününden feragat edilmesini istediler. Bugüne kadar bütün kamu emekçilerin 40 yaşından itibaren 30 gün izin hakları bulunuyordu. Pratik uygulamada birçok belediyede çırakların dışında herkese 30 gün paralı izin veriliyordu.

Kamu işverenlerinin izin günlerini görüşmeler kapsamına alınması dayatmalarının nedeni birkaç hafta önce Federal İş Mahkemesi’nin (BAG) aldığı karardı. BAG, genç emekçilerin de 30 gün izin hakları olduğu ve bunu elde etmek için mahkemeye başvurabilecekleri üzerine bir karar almıştı. Fakat imzalanan sözleşmeyle bütün genç ve 55 yaş altındaki yetişkin emekçilerin bir izin günleri kurban edildi. Bu sözleşmeyle aynı zamanda emekçilerin mahkemeye gidiş yolunun önü de kapandı.

Yaklaşık 2 milyon kamu emekçisini etkileyen bu sözleşmede bir izin gününün gasp edilmesinin işverene ne kadar ek gelir sağladığı önümüzdeki aylarda net olarak hesaplanacaktır. Ama şimdiden elde edilen ücret artışının bir bölümünün gasp edilen bu bir izin günüyle finanse edildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz!

 

BÜROKRATLARIN İŞİ ZORLAŞIYOR!

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var: Bu sözleşmenin yankıları bütün kamu kurumlarında ve işletmelerinde bir süre daha devam edecek. Almanya genelinde iki hafta içinde 300 bini aşkın kamu emekçisi büyük beklentilerle 24 saat uyarı grevlerine katılarak süresiz greve hazırlanmıştı. Grev kırıcılığına fırsat vermemek için özellikle son üç hafta içinde 23 bin emekçi sendikaya kazanılmıştı. Kim ne derse desin sendika tabanı bu TİS döneminde bütün güçleriyle mücadeleye hazırdılar.

Ver.di yönetimi son ana kadar sanki yüzde 6,5 ücret artışı elde edilebilecekmiş gibi bir tutum sergilediler. Ver.di Başkanı Frank Bsirske, 21 Mart’ta Köln uyaru gerevi ve mitinginde “Yüzde 3,3 bir yıl için bile kabul edilemez, biz yüzde 6,5’ta kararlıyız” diyordu. Fakat sendika bürokratları diğer işkollarında yeni başlayan önümüzdeki aylarda gündemde olan TİS görüşmelerini de gözeterek uzlaşmayı TİS komisyonuna resmen dayattılar. Süresiz grevin gündeme gelmesi bile sendika bürokratlarını ürkütüyordu. Böyle bir durumda ellerinden kontrolün çıkabileceğini düşünen sendika bürokratları, ne pahasına olursa olsun (örneğin üye kaybına rağmen) uzlaşmanın imzalanması için çaba harcadılar.

Toplam 6 saat toplantı yapan Büyük TİS Komisyonu, ilk oylamada uzlaşma önerisini reddetti. Verilen arada Bsirske hayır diyen gruplarla bizzat görüşerek baskı uyguladı. Buna rağmen ikinci oylamada da durum parlak değildi: 81 komisyon üyesinin 45’i sözleşmeyi onaylarken 30’u karşı oy kullandı ve 6’sı çekimser kaldı. Şimdi üyeler arasında internet aracılığıyla oylama yapılıyor. Bunun ne kadar demokratik ve gerçek durumu yansıtacağı bir yana görülen şu ki sendika bürokratlarının işi giderek zorlaşıyor. Geçtiğimiz yıllarda TİS Komisyonlarında beş-on kişi uzlaşmayı reddederken şimdi yarısından fazlası reddediyor ve normal olmamasına karşın ikinci oylama dayatılıyor.

 

MÜCADELE EĞİLİMİNİ GÜÇLENDİRMENİN ZAMANI

Sonuçta iki şey göze çarpıyor: Tabanda mücadele eğilimi güçleniyor ve bu önümüzdeki dönem genel olarak işçi sınıfının mücadelesine olumlu yansıyacak. İkincisi ise sınıfın önde gelenlerinin (örn. TİS Komisyonu üyeleri) kendi güçlerinin farkında olmadıkları ve özgüvenlerinin yetersiz olduğudur. Gücünün farkında olan ve özgüvene sahip bir komisyon, ikinci bir oylamaya gitmek yerine TİS’lerin çıkmaza girdiğini ilan eder ve süresiz grev için süreci başlatırdı. Şimdi en önemlisi “yenilgi ruh haline” kapılmadan eksikleri görerek bunların üzerine gitmek, tabandaki mücadele eğiliminin daha da güçlenmesi için çalışmaları yoğunlaştırmak gerekiyor.

 

 

 SÖZLEŞMEDE NELER VAR?

1 Mart 2012 – 28 Şubat 2014 (24 ay) arası geçerli olacak toplu sözleşmelerde neler talep edilmişti neler elde edildi:

 

Talep edilen:

–       12 aylık süre için yüzde 6,5 (en azından 200 Euro) ücret artışı.

–       Çırakların maaşları 100 Euro artırılsın.

–       Meslek eğitimin bitiren çırakların süresiz kadroya alınması

 

Uzlaşma:

–       Ücretler üç kademede artırılacak.

–       Mart 2012:         yüzde 3,5 (10 Ay)

–       Ocak 2013:         yüzde 1,4 (7 Ay)

–       Ağustos 2013:yüzde 1,4 (7 Ay)

 

–       Çırakların maaşları iki kademede artırılacak.

–       Mart 2012:         50 Euro

–       Ağustos 2013: 40 Euro

–       Meslek eğitimini bitiren çıraklar ilk etapta 12 ay işe alınacaklar, mesleklerinde başarılı olmaları durumunda iş sözleşmesi süresiz olacak.

 

Ayrıca izin günleri gasp edildi!

İşverenler ayrıca izin meselesini “olmazsa sözleşme imzalamayız” diyerek görüşme kapsamına alınmasını dayattılar. Yeni anlaşmaya göre 2013 yılından itibaren 55 yaşından küçük bütün kamu çalışanlarının paralı izin günleri 29 güne düşürülüyor (bir gün eksiliyor), çırakların izin günleri 27’ye çıkıyor (bir gün artıyor). 55 ve üstü yaş grubu için izin günleri aynı, 30 gün kalıyor.

Close