Written by 09:00 uncategorized

Disiplini ‘Disiplin Paktı’ da bozmadı

Avrupa genelinde kamu hizmetlerinin yok edilmesi, kazanılmış temel sosyal hakların yok edilmesi, demokratik hakların budanması ve üye ülkelerin bütçelerinin doğrudan Brüksel’den denetlenmesini öngören Avrupa Disiplin Paktı’nın Almanya tarafından da kabul edilmesi için hükümet ve muhalefet partileri arasında pazarlıklar sürüyor. Federal Parlamento ve Federal Konsey’de üçte iki çoğunluğun sağlanması gereken oylamalar öncesinde, SPD’nin bazı taleplerini içine sıkıştırarak destek vermesi bekleniyor.

Bu nedenle hükümet partileri CDU/CSU ve FDP ile anamuhalefet partisi SPD arasındaki “disiplinli işbirliğini, Avrupa Mali Disiplin Paktı’ında (Fiskalpak) da bozmadı. Mecliste grubu bulunan partiler arasında yapılan görüşmelerde, Sol Parti dışındaki partilerin oyuyla paktın Federal Parlamento ve Federal Konsey’den geçirilmesi bekleniyor.

Fransa’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Sosyalist Parti adayı François Hollande’nin Mali Disiplin İstikrar Paktı’nın şartlarını vaat ederek halktan destek görmesi üzerine, Almanya’da da sosyal demokratlar Mali Disiplin Parkı’nın değiştirilmesini gündeme getirdiler. Tamamen seçim kaygısıyla Mali Disiplin Paktı’na olduğu gibi destek verme niyetinde olmadığını açıklayan SPD yöneticileri, bütçe açığı krizinin yaşadığı ülkelerde daha fazla yatırımların teşvik edilmesini, mali piyasalar vergisi getirilmesini ve krizin yaşandığı ülkelere dayatılan kesintilerin yumuşatılmasını istiyorlar.

“SPD Troikası” olarak ilan edilen Genel Başkan Siegmar Gabriel, Meclis Grubu Başkanı Frank Walterstein ve Maliye eski Bakanı Peer Steinbürük, bu çerçevede Paris’e bir gezi düzenleyerek Hollande ile görüşme yaptılar.

 

MERKEL GERİ ADIM NİYETİNDE DEĞİL

Başbakan Angela Merkel’in daveti üzerine mecliste grubu bulunan bütün partilerin temsilcilerinin katılımıyla 14 Haziran günü Başbakanlık Dairesi’nde yapılan ilk görüşmeden somut bir sonuç çıkmadı. Ancak, hükümet ile SPD arasındaki görüşmelere devam edilecek. Basında yen alan haberlere göre mecliste ilk oturumun ve oylamanın 29 Haziran’da yapılması öngörülüyor. Bu oylama öncesinde hükümet partileriyle SPD arasında pazarlıklara devam edilecek. Öyle görünüyor ki, Başbakan Angela Merkel, yapılacak görüşmelere bağlı olarak eli güçlü ya da zayıf gidecek. Eğer, SPD gerekli destek için önceden teminat verir ise, o zaman Merkel, son iki yıldır Avrupa’da emekçilere karşı izlediği saldırgan politikaları dile getirmeye devam edecek. Ancak SPD’nin kabul etmemesi durumunda diğer ülkelere istediğini dayatan ve onaylatan, ancak kendi ülkesinde sözü geçerli olmayan bir başbakan görünümü arz edecek.

Bütün bunlardan ötürü, bugüne kadar CDU/CSU-FDP koalisyon hükümetinin politikalarına destek veren SPD’nin bazı noktalarda kendi taleplerini de koyduğu gerekçesiyle olduğu gibi destek vermesi bekleniyor.

Ancak basında yer alan haberlere göre, SPD’nin hükümette olduğu eyaletler Disiplin Paktı’nın yürürlüğe gitmesiyle birlikte, eyalet bütçelerine getirilen sınırlamalar nedeniyle federal hükümetten daha fazla destek de talep ediyorlar. Bu eyaletlerin başında Kuzey Ren Vestfalya geliyor.

Disiplin Paktı, yürürlüğe girdikten sonra, 2016 yılından sonra yerel düzeyde hükümetler ve belediyeler tarafından yapılacak harcamalar da merkezi hükümet tarafından “bütçe açığı vermeme” gerekçesiyle denetlenebilecek. Bu da yüzme havuzlarının kapatılmasından, okullara ayrılan bütçeye kadar birçok yerel harcamanın Brüksel tarafından denetlenmesi anlamına geliyor. Keza, bütçe sıkıntısı izinde olan eyalet ve belediyelere daha fazla özelleştirme yapması dayatılacak. Bu nedenle, bugünden sıradan vatandaşın yaşamını nasıl etkileyeceği belirsiz gibi görünen Disiplin Paktı, yürürlüğe girdikten sonra etkisini her alanda göstermeye başlayacak.

 

GENİŞ BİR MÜCADELE CEPHESİ

Bazı muhalif çevreler tarafından “Hartz IV’ün AB geneline yayılması” şeklinde ifade edilen Disiplin Paktı’na karşı bu nedenle önümüzdeki dönem yerel ve federal düzeyde sendikaların, sosyal inisiyatiflerin ve ilerici örgütlerin katılımıyla geniş çaplı birliklerin kurulması tartışılıyor. Bu birlikler tarafından 19 Mart günü Frankfurt’ta gerçekleştirilen eyleme 30 binden fazla işçi ve emekçi katılmıştı.

Bundan sonra Alman Sendikalar Birliği’nin (DGB) de nasıl bir tutum içinde önem arz ediyor. Çünkü Brüksel tarafından, bütçe açığı krizinin olduğu ülkelere dayatılan TİS hakkının sınırlandırılması ya da kısmen kaldırılarak sadece işyeri düzeyine indirgenmesinin Almanya’da da gündeme gelebileceği ifade ediliyor. Bugüne kadar yazılı olarak Disiplin Paktı’na karşı çıkan DGB ve ona bağlı sendikalar, pratikte ise bir tavır geliştiremedi. Ancak, paktın imzalanması yeniden sendikaları harekete geçirebilir, SPD ile yakın ilişkisini bir kez daha tartışmaya açabilir.

Bu nedenle, Disiplin Paktı’na karşı mücadele temelinde verilecek mücadele önümüzdeki dönem hem Almanya’da hem de Avrupa genelinde büyük bir önem kazanacak. (YH)

 

 

KUTU

 

FİSKALPAKT NE ANLAMA GELİYOR?

 

2 Mart günü düzenlenen AB Zirvesi’nde İngiltere ve Çek Cumhuriyeti dışında bütün ülkelerin imzaladığı AB Mali Disiplin Paktı halen birçok ülkenin ulusal parlamentosu tarafından onaylanmayı bekliyor. En geç 1 Ocak 2013 yılında bütün ülke parlamentolarında onaylanması gereken sözleşme kapsamında AB üyesi ülkelerin en geç 1 Ocak 2014 yılına kadar anayasalarına “borç freni” adı altında bir madde eklemeleri gerekiyor.

Buna göre yapısal bütçe açıklarının yüzde 0,5’i geçmesi durumunda otomatik olarak kamu harcamalarının kısıtlanması gündeme geliyor. Eğer bütçe açığı yüzde 3’ü geçerse o zaman söz konusu ülkenin hükümeti, AB’ye bu açığı nasıl kapatacağı üzerine bir plan sunması gerekiyor. Sunulan plan AB Komisyonu ve AB Konseyi tarafından onaylanması gerekiyor.

Aynısı devlet borçlarının GSMH’nın yüzde 60’ının üzerinde olan ülkeler içinde geçerli. Bu ülkelerde devlet borçlarını yıllık olarak GSMH’nın yüzde 5’i kadar azaltma planı sunmaları gerekiyor. Bu kapsamda kamu harcamalarının sınırlanması gündeme geliyor.

İster bütçe açığı ister devlet borcu konusunda olsun, AB Komisyonu ve AB Konseyi kendilerine sunulan bütçe açığını kapama ve borçları azaltma planlarını veto edebilecekler ve bu ülkeye karşı yaptırım kararları alabilecekler.

 

Close