Written by 07:47 KÜLTÜR

Dünyanın bütün proleterleri birleşin!

Köln DGB Başkanı Witich Rossman, 14 Nisan’da yapılan Marx200-Karl Marx Konferansı’nda “Dijitalleşme, kapitalizmin özünü değiştirdi mi? Marx hala haklı mı?” adlı bir sunum yaptı. Dijitalleşme ile kapitalizmin yasalarında bir değişikliğin olmadığına dikkat çeken Rossmann, sömürünün daha da yoğunlaşması, işsizlerin sayısının artacak olması gibi olumsuzlukların yanında dijitalleşmeyle işçilerin spontane haberleşme ve eylem yapma gibi yeni olanaklarla karşı karşıya olduğunu söyledi.

Sendikaların kendilerini sermaye ile emek arasında uzlaştırıcı örgütler olarak görmesinin en büyük yanlış olduğunu ifade eden sendikacı, ‘işçilerin ufkunu, bu amaçla mücadeleyi reddetmeden, kuruşa kuruş eklemekten çıkarıp ücretli köleliği hedef alan örgütlenmeler gerekli.’ dedi. Rossman’ın yaptığı konuşmada özetle şunlar yer aldı:


Witich Rossman

1847 Haziran ayında Londra’da yapılan bir kongrede Haklılar Birliği adını Komünistler Birliği olarak değiştirme kararı aldı. ‘Bütün insanlar kardeştir!’ sloganının yerine de ‘Dünyanın bütün proleterleri birleşin!’ geçirildi. Bu slogan Alman devrimcisi Karl Schapper’e aitti. Karl Marx ve Friedrich Engels en ünlü ve en fazla okunan eserleri olan Komünist Manifesto’da ‘Dünyanın bütün proleterleri birleşin!’ cümlesiyle bitirdiler.

1847 Kasım ayında Komünistler Birliği, Marx’ı bir program yazmakla görevlendirmişti. İşi aceleye getirmediği için Ocak 1848’de uyarıldı. Karl Marx biyografisi yazarlarından Jonathan Sperber; Marx’ın iyi ki programa zaman ayırdığını, bu sayede kısa ama derli toplu, vurucu, alaycı, eğlendirici bir ustalık eseri yarattığını ifade ediyor.

KOMÜNİST MANİFESTO VE 18148 DEVRİMLERİ

Komünist Manifesto daha sıcacıkken Paris, Viyana, Berlin ve Köln’de 1848 devrimleri başladı. Sürgündeki Marx liberal Prusya yönetimi sayesinde Köln’e dönebildi ve Kölnlü yoldaşları ve yeterli sayıda liberal zenginin desteklediği Neue Rheinische Zeitung’un -bu demokrasi organının- şef redaktörlüğünü üstlendi. Marx, Almanya’da önceliğin burjuva devrimin yapılıp Prusya devletinin yenilmesi ve burjuva demokratik hakların (seçim hakkı, basın ve ifade özgürlüğü, örgütlenme hakkı, vb…) hayata geçirilmesi olduğunu savunduğundan bu liberal zenginlerin desteğini almıştı.

1848 devriminin kısa süresi içinde genç işçilerle teorik ve pratik ilişki de kurdu. Köln İşçi Derneği’nde örgütlü olan bu gençlerin bir kısmı zanaatkarlık alanında eğitim almakta, bir kısmı da değişik fabrikalarda çalışmaktaydılar. Derneğin yönetiminde Komünistler Birliği’nin de üyesi olan yoksulların doktoru olarak tanınan Dr. Andreas Gottschalk ve saat yapımcısı Josef Moll yer almaktaydı. Her ikisinin de polis tarafından tutuklanmaları sonrası Karl Marx üçüncü başkan olarak dernek yönetimine girdi.

Gürzenich’te yapılan Komünist Manifesto üzerine konferanslar dışında Neue Rheinische Zeitung’da, daha sonraları “Ücretli Emek ve Sermaye” ve “Ücret Fiyat Kar” broşürlerine temel olan, makalelerini yayınladı. Bu makalelerinde işçilerin nasıl sömürüldüğünü ve kapitalizmle ilgili ekonomik analizlerini ortaya koymaktaydı. Daha sonra da bunları eşsiz bir eserde Kapital’de topladı.

MARX, İŞÇİ HAREKETİ VE SENDİKALAR

Marx’ın işçi ve sendika hareketiyle ilgili belirleyici saptamaları nelerdi? Burjuvazi işçinin iş gücünü satın alarak yaşamaktaydı. İşçi iş gücünü satmakta özgürdü. Ama işçinin başka bir özgürlüğü daha da vardı, üretim araçlarının mülkiyetinden yoksun, ironik deyimle özgürdü. İşçinin iş gücü bir metaydı ve kapitalist piyasa sisteminin yasalarına boyun eğmek zorundaydı. İşçinin iş gücünün tam karşılığını alması imkansızdı, yoksa burjuvazi üretim araçlarına sahip olarak hükümranlığını sürdüremezdi. İşçinin aldığı ücret hiç de arz ve talep yasalarına göre belirlenmiyordu. Burjuvazi işçilere temel ihtiyaçlarını (şimdi birçok yerde o da yok) ve iş gücünün yeniden üretimine olanak sağlayacak kadar ücret veriyordu. İşçiye verilen ücreti esas olarak patronun iyi veya kötülüğü değil kapitalizmin özü, sermayenin olabildiğince kar etme hırsı ve artı değer belirliyordu. İşçinin koşullarını iyileştirmek için yapabileceği şey örgütlenmekti. Bu örgütlenme, ücret ve çalışma koşullarını iyileştirmek için sendikalarda, ücretli kölelikten kurtulmak için ise komünist partilerde olacaktı. Sendikalar işçilerin çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirme işlevi gören örgütlerdi. Marx, “Sermayenin şiddetine karşı toplanma yerleri” olan sendikaların iki yanlışa karşı uyarıyordu:

Birincisi, işçilerin günlük problemlerini bir kenara itmek, onları sorunları temelinde mücadeleye çekerek örgütlemeyi ihmal etmek. İkincisi ise kendini varolan sistemle sınırlayıp, işçilerin ufkunu daraltmak, işçilerin işçi sınıfının kurtuluşu mücadelesine katılmasının yollarını kapatmak.

İşçi sınıfının güçlü olmasını üretimdeki rolü ve kitlesel gücü, sayısı verir. Bir avuç burjuvazinin karşısında milyonlarca işçinin varlığının gerçek güce dönüşmesi ise bu gücünün farkında olmasına bağlıdır. Tekniğin ilerlemesi, sanayideki yapısal değişiklikler, saatlerce çalışıp yorgun argın evine döndükten sonra düşünecek bile zamanının kalmaması işçinin bu gücünü fark etmesinin önündeki engellerden sadece birkaçıdır. İşte bu nedenle işçilerin örgütlenmeye, kendini kuruşa kuruş eklemekle sınırlandırmayan örgütlerde toplanmaya ihtiyaçları vardır. O zaman ücret bağımlılığının yok edilmesi ve hak ettikleri gerçek ücreti alabilmek için birlikte mücadele etmenin zorunlu olduğunu göreceklerdir.

Dünyanın bütün proleterleri birleşecek ve kendilerini kurtaracak olanın tanrı, patron, bey, ağa veya sultan değil kendi kolları olduğunu anlayacaktır.


Dijitalleşme ve sendikalar

Dijitalleşme ile yeni bir toplumsal sistem kurulmadı. Kapitalizm yıkılmadı. Ücretli kölelik ve artı değer varlığını sürdürüyor. Sermaye birikimi, aşırı kar hırsı ve krizler yok edilmedi. Sendikalar dijitalleşmeye bağlı olarak ortaya çıkan değişikliklere ayak uydurmak ve güçlerini kaybetmemek istiyorlarsa tekellerin globalleşme ve enternasyonalleşme adımlarının koordinatörleri olmaktan çıkmalıdırlar. Burada da dünyanın tüm proleterlerinin birleştirilmesi bilinciyle milliyetçi veya bir tekelin çıkarlarını savunmadan insanca ücretler ve çalışma koşulları için mücadele edilmelidir.

Hazırlayan: Semra Çelik

Close