Written by 10:47 POLITIKA

Ekonomi zirveleri ve ticaret savaşları

YÜCEL ÖZDEMİR

Dünyanın en büyük ekonomilerine sahip ABD, AB/Almanya, Çin ve Japonya arasında bu hafta içinde yapılan, önümüzdeki dönemde yapılacak zirveler ve toplantılar bu alanda önemli gelişmelerin yaşandığına dair önemli mesajlar içeriyor. Çarşamba günü Tokyo’da yapılan AB-Japonya, dün Pekin’de yapılan AB-Çin ekonomi zirveleri, ABD’nin attığı gümrük vergileri hamlesine karşı ekonomi düzeyinde yeni saflaşmaların belirtileri olarak görülebilir. Çin-AB Zirvesi son yıllarda biriken gelişmeler nedeniyle ancak gerçekleşebildi. Birkaç yıldır büyük önem atfedilerek yapılması planlanan zirve ilişkilerdeki belirsizlik ve gerilimler nedeniyle ertelenmişti.

ABD ile AB arasında gümrük vergileri konusunda 1 Ağustos’a kadar tamamlanması planlanan pazarlıklardan nasıl bir sonucun çıkacağı henüz belirsiz. Birçok ülkeyi hizaya getirmek için gümrük vergileri koyan Trump, ani bir kararla Asya’daki müttefiki Japonya’ya vergi kolaylığı sağladı ve Japon sermayesini yatırıma çağırdı.

ABD Başkanı Trump’ın AB ve Çin’e koyduğu yüksek vergiler ve bunların ekonomide yaratacağı sert etkiler Pekin-Brüksel hattında kısmi bir yakınlaşmaya vesile oldu. Daha önce Tayvan sorunu nedeniyle Çin ile ticari ilişkileri zayıflatmayı gündeme getiren AB ülkelerinin, şimdi ABD’nin ilan ettiği yüksek vergilerden kurtulmanın adresi olarak Çin’i görmesi, dünkü zirvenin başlıca nedenleri arasındaydı.

AB’nin iki gün olmasını istediği zirveyi Çin tarafı tek güne indirdi. AB Konsey Başkanı Antonio Costa ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in bizzat katıldığı zirvede, bir diğer başlıca hedef Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ile doğrudan görüşme kanalını açık tutma idi.

Buna rağmen zirveden tarafları sevindirecek bir sonucun çıkması beklenmiyordu. Bunun bir yanını Çin’in, Ukrayna savaşına rağmen Rusya ile yakın ekonomik-siyasi ilişkiler kurması oluşturuyor. Bugüne kadar Rusya’ya karşı pek çok kez yaptırım paketleri ilan eden AB, Çin firmalarını da hedef aldı. Halen yaptırımlardan etkilenen Çin şirketleri var. Trump da geçen hafta Rusya ile ticari ilişkileri olan Çin gibi ülkeleri hedef göstermiş ve yüksek vergi tehdidinde bulunmuştu.

AB, buna rağmen ABD’nin gümrük vergileri baskısını püskürtmek için Çin ile ticari ilişkileri geliştirme niyetinde olduğunun mesajının vermek istiyor. Aksi takdirde pazarlık masasına ABD karşısında eli zayıf kalacak.

Buna rağmen AB-Çin ekonomik rekabeti de devam edecek. Alman basınında yer alan yorumlara göre, AB’nin öncelikli hedefi halen verilen yaklaşık 300 milyar dolarlık ticaret açığını kapatmak. Çin’in “aşırı üretimini dünya pazarına sattığından” söz ediliyor. Yansıtılış haline bakılırsa, Çin, içeride satamadığı malları dünya pazarına sürmek zorunda kalıyor. Halbuki Çin de diğer emperyalist ülkeler gibi doğrudan dünya pazarı için üretim yaparak sürekli pazar alanını genişletiyor.

Daha önceki dönemlerde Çin’in sübvansiyonlarla kendi şirketlerini güçlendirmesinden çok rahatsız olmayan AB ülkeleri (Başında Almanya geliyor), gelinen aşamada özellikle elektrikli otomobil pazarında rekabette zorlandıkları için yüzde 35 gümrük vergileri koymuşlardı. Avrupa’nın derdi Çin pazarındaki avantajlarını kaybetmeden, “adil bir rekabetin” olmasını sağlamak. Nasıl olacak…

Çin ise kamu kaynaklarıyla elektrikli otomobil, yapay zekâ ve diğer teknolojik alanlarda hızla rakiplerine karşı avantajlar elde etmenin derdinde. Bu konuda son yıllarda epey mesafe aldığı da söylenebilir. ABD pazarının daralması durumunda AB pazarı Çin tekelleri için daha da önemli hale gelecek. Bu nedenle, Çin ile Avrupa arasındaki pazarlık dengesinde Pekin öncesine göre daha güçlü bir şekilde masaya oturuyor.

Dahası Çin’deki nadir toprak elementleri, yarı iletkenler Avrupa ekonomisi için oldukça önemli. Çin’den Avrupa’ya ihracatın durması halinde Avrupa’da belli başlı temel sanayi dallarında üretimin durma noktasına geldiği geçtiğimiz yıl görülmüştü.

ABD’den sonra en büyük iki ekonomik güç olan AB ve Çin’in yakınlaşması durumunda, ABD ekonomisinin sarsılma olasılığı oldukça yüksek. Trump da bunun farkında. Bu nedenle bu yakınlaşmanın olmaması için elinden geleni yapacak. Ayrıca müttefiklerini de çoğaltmaya devam edecek. Zirve arifesinde Japonya’dan almayı planladığı gümrük vergisini yüzde 15’e indirmesi, AB-Çin yakınlaşmasına karşı yapılan bir hamle olarak okunabilir. Trump’ın, daha önce Japonya’dan gelen otomobillerden alınan yüzde 25 gümrük vergisini de yüzde 15 düşürmesi bu açıdan önemli. 2024’te toplam 230 milyar dolar olan ABD-Japonya ticaret hacminde, ABD 70 milyar dolarlık ticaret açığı vermişti.

ABD’nin gümrük vergileriyle hızlandırdığı pazar paylaşım mücadelesinde her emperyalist güç kendi çıkarlarına göre hamleler yapıyor. Askeri ve siyasi olarak ABD’nin en sadık müttefiki görünen AB/Avrupa ülkeleri ekonomi temelinde ise ABD’nin baskısını aşmak için “baş düşman” ilan edilen Çin ile ekonomik ilişkileri geliştirmede sakınca görmüyor. Ekonomi temelindeki gelişmelere bağlı olarak askeri ve siyasi düzlemlerde yakınlaşmanın olup olmayacağını ise zaman gösterecek.

Emperyalist rekabetin giderek sertleştiği gönümüzde, artan askeri harcamalar da göz önünde bulundurulduğunda var olan pazar alanlarını koruma, yeni pazar alanları yaratma hamleleri de önümüzdeki dönemde yoğunlaşacağı söylenebilir. Dünyanın dört bir yanında ağır sömürü koşulları, gümrük vergileri, yaptırımlar, hayat pahalılığına karşı sosyal temelli mücadelenin koşulları da her geçen gün birikiyor.

Close