20 Mart’ta Saksonya-Anhalt, 27 Mart’ta ise Baden-Württemberg ve Rheinland-Pfalz eyaletlerinde halk eyalet parlamentolarının yeni üyelerini seçmek üzere sandık başına gidiyor.
20 ve 27 Mart’ta Saksonya-Anhalt, Baden-Württemberg ve Rheinland-Pfalz eyaletlerinde yapılacak parlamento seçimlerinden çıkacak sonuçlar, önümüzdeki dönemde Almanya’nın iç politika dengelerini etkileyecek görünüyor. Her üç eyalette yapılacak seçimlerden çıkacak sonuçlar, CDU/CSU-FDP Koalisyon Hükümeti’nin 2013’te yapılacak genel seçimlere kadar emekçilerin haklarına yönelik saldırı politikalarını hangi dozajda sürdüreceği açısından da önem taşıyor.
Bu yıl içinde 7 eyalette yapılacak seçimlerin ilki 20 Şubat’ta Hamburg’da yapılmıştı. Uzun aradan sonra bir eyalette salt çoğunluğu sağlayarak tek başına hükümet olan SPD, buradan aldığı güçle diğer eyaletlerde de başarılı olmak istiyor. Seçimler, genel olarak SPD’nin çöküş döneminden çıkıp, yükseliş dönemine girip girmediği açısından bir gösterge olacak. Genel olarak bir düşüş sürecine giren CDU ve FDP’nin gerilemesinin 2013’e kadar devam etmesi bekleniyor. Şimdiden 2013’teki seçimlerde yeniden başbakanlığa aday olan Merkel’i zor günler bekliyor. Çünkü, çok büyük gelişmeler yaşanmadığı taktirde, önümüzdeki genel seçimlerde ‚Siyah-Sarı‘ koalisyonun yeniden sandıktan çıkması zor görünüyor.
BADEN-WÜRTTEMBERG:
Stuttgart 21 ezber bozacak
20-27 Mart’ta üç eyalette yapılacak parlamento seçimleri arasında dikkatleri en çok 10 milyon 700 bin nüfuslu Baden-Württemberg çekiyor. Eyalette, 1953 yılından bu yana iktidarın değişmez büyük ortağı olan CDU ilk defa hükümet olamama korkusu yaşıyor.
27 Mart’ta yapılacak seçimlerde, „atom enerjisi“, „Stuttgart 21“ ve „Doğrudan Demokrasi“ (Halkoylaması) konuları bu yıl 70 bölgeden seçime katılan 16 Parti ve 6 bağımsız aday tarafından en çok tartışılan konular. Son bir yıl içinde tüm eyalette ve ülke genelinde tartışma konusu olan, „Stuttgart 21“ projesi, seçimler için önemli sınav niteliğinde. CDU ve FDP projeyi savunurken, Sol Parti ve Yeşiller karşı cephesinde yer alıyorlar, SPD hala proje taraftarlığı yaparken, seçimlerin yaklaşması üzerine „halk oylaması olmalı“ yönündeki politikasını öne çıkarıyor. Eyalette öne çıkan bir diğer konu da nükleer santrallerin kademeli olarak 2022’ye kadar kapatılmasının, Merkel hükümeti tarafından geri alınması. Eyalet hükümetinin de desteklediği atom enerjisinin devamı politikası, Baden-Württemberg’de de atom karşıtlarının ve çevrecilerin tepkisini çekiyor. Japonya’da yaşanan felaket, atom karşıtlarının haklılığının somut göstergesi olarak ortada dururken, CDU ve FDP’nin bundan sonra ne tür söylemlere sarılacağı merak konusu. Atom karşıtlarının yanında yer alan Yeşiller, Sol Parti ve yere yer SPD bu konuda puan topladı. „Katılımcı demokrasi/Halk oylaması“ konusu da, özellikle „Stuttgart 21“ ve eğitim konularının tartışıldığı bu dönem daha yoğun gündeme gelmiş durumda. CDU dışındaki SPD, Yeşiller, FDP ve Sol Parti, halk oylaması önündeki engellerin kaldırılmasını istiyor. Ayrıca eyalette var olan ayrımcı eğitim politikası on binlerce öğrenci, veli ve eğitimciyi onlarca kez sokağa dökmüştü. Başta öğrenci birlikleri, sendikalar ve veli birliklerinin eğitime daha fazla bütçe, ayrımcı okul sistemine karşı tek okul türü, harçların kaldırılması gibi talepleri masada duruyor. CDU ve FDP bu konuda eski sistemde ayak direrken, Sol Parti başta olmak üzere SPD ve yer yer Yeşiller bu taleplerin arkasında olacaklarını dile getiriyorlar.
Özellikle yerel medyada öne çıkarılan „Stuttgart 21“, „atom“ gibi konularda prim toplamayı başaran Yeşiller, sendikaların ve çeşitli muhalif çevre ve inisiyatiflerin öne çıkardığı iş, işsizlik ve eğitim konularında topal görünüyor.
„Bizi seçmek için çok nedeniniz var“ sloganıyla seçimlere hazırlanan Sol Parti, ilk defa eyalet parlamentosuna girme olanağı elde etmiş durumda. Sol Parti, tüm seçim bölgelerinde „Zenginlerin daha zenginleşmesi, yoksulların daha da yoksullaşmasına dur demek isteyenlerin artık tek seçeneği var“ diyerek, iş, eğitim, çevre, entegrasyon konularını öne çıkarıyor.
SON ANKETLERDE DURUM
Seçim anketlerinde CDU hala en çok oyu alan parti olarak görünse de, yüzde 10 civarında oy kaybetmesi bekleniyor. Anketlere göre CDU’nun, oyu yüzde 7’ye kadar düşen koalisyon ortağı FDP ile tekrar hükümet kurması imkansız gibi görünüyor. Son eyalet seçimlerinde yüzde 11,7 oy alan Yeşiller’in yüzde 21, , SPD’nin de yüzde 25 dolayında oy alacağı tahmin ediliyor. Anketlere göre Sol Parti’nin ise yüzde 5 barajını aşarak parlamentoya girme şansı oldukça yüksek.
Göçmenlerin oylarını toplamayı göz ardı etmeyen SPD ve Yeşiller’den aday olan Türkiyeli poltikacılarsa, „Hükümet olma durumumuzda bakanlık verilebilir“ havasına girmiş durumdalar. Yüzde 5 barajını aşması durumunda parlamentoya girmesine kesin gözü ile bakılan Arjantin kökenli Marta Aparicio ise Sol Parti’nin öne çıkardığı göçmen adayı. (YH)
RHEINLAND-PFALZ:
Kurt Beck yeniden başbakan gibi
4 milyonun üzerinde nüfusu olan Rheinland-Pfalz Eyaleti’nde 27 Mart’ta yapılacak parlamento seçimlerinden, 16 yıldır başbakanlık koltuğunda oturan SPD’li Kurt Beck’in bir kez daha başbakan olmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Ancak, 2006’dan beri tek başına hükümette olan SPD’nin bu kez salt çoğunluğu elde edemeyerek, ortağa ihtiyaç duyabileceği yorumları yapılıyor.
Son anketlere göre SPD’nin oy oranı yüzde 38. Beş yıl önce yüzde 45 oy aldığı göz önünde bulundurulduğunda küçümsenmeyecek oranda oy kaybına uğramakla birlikte, sandıktan birinci parti olarak çıkması bekleniyor. Başbakan Beck ise, seçimlerde yüzde 40’tan fazla oy alacaklarını ilan etti.
Bir kez daha tek başına hükümet kurması zor görünen SPD’nin bu seferki muhtemel koalisyon ortağı ise Yeşiller. 2006’da yüzde 5 barajını aşamayan Yeşiller’in oy oranı anketlerde yüzde 10’u buluyor.
Aynı anketlere göre CDU’nun yüzde 36, FDP’nin de yüzde 7 oy alması bekleniyor. Özellikle CDU eyalet seçimler öncesinde göçmenler aleyhine bir seçim kampanyası sürdürerek oylarını artırmaya çalışıyor. Pek çok eyalette parlamentoya girmeyi başaran Sol Parti’nin Rheinland Pfalz’da da yüzde 5 barajını az bir farkla aşarak meclise gireceği tahmin ediliyor.
SAKSONYA-ANHALT:
Sol Partı başbakanliğa talıp
20 Mart’ta seçimlerin yapılacağı 2,3 milyon nüfuslu Saksonya-Anhalt Eyaleti’nde beş yıldır CDU-SPD Koalisyon Hükümeti işbaşında. Eyalet başbakanlığını 2002 yılından bu yana CDU’lu Wolfgang Böhmer yapıyor. Seçimlerden önce yapılan anketlerde Sol Parti’nin yükselişi ve SPD’nin destek vermesi durumunda başbakanlık koltuğunu albilecek olması dikkat çekiyor. Böylece, Doğu Almanya’daki her eyalet seçimi öncesinde gündeme gelen Sol Parti’nin birinci olup olmayacağı, ilk kez bir eyalet başbakanı çıkarıp çıkarmayacağı tartışmaları Saksonya Anhalt için de geçerli.
Anketlere göre Sol Parti yüzde 28 oy oranı ile eyalette ikinci parti durumunda. CDU’nun ise 3 puan farkla birinci olacağı tahmin ediliyor. Koalisyonun küçük ortağı SPD’nin oyu ise Sol Parti’nden yüzde 5 daha az.
Bu tahminlerden yola çıkılarak yapılan değerlendirmelerde eyalette CDU’nun mu yoksa Sol Parti’nin mi başbakanlık koltuğuna oturacağı asıl olarak SPD’nin kiminle ortaklık kuracağına bağlı görünüyor.
SPD, beş yıl önce CDU’dan yana tavır almıştı. Bu seçimlerden sonra da Sol Parti’nin başbakanlığına kapı aralamasına pek şans tanınmıyor. Çünkü bu yönde atılacak adımın ülke genelinde SPD’ye oy kaybettireceğinden endişe ediliyor. Ama asıl önemli olan ise SPD’nin CDU ile daha uyumlu bir ortaklık kurmasıdır.
Bu yüzden de eyaletin başlıca sorunları olan işsizlik (yüzde 13), aşırı borçlanma (19 milyar Euro) bundan sonra da katlanarak devam edecek gibi görünüyor.
FAŞİSTLER MECLİSE GİREBİLECEK Mİ?
Saksonya-Anhalt’taki seçimlerin bir diğer önemli yönünü ise ırkçı partinin bir kez daha bu eyalette parlamentoya girip girmeyeceği oluşturuyor. 1990’lı yıllarda yüzde 12,9 ile bu eyalette parlamentoya girmeyi başaran faşist NPD’nin oy oranın yüzde 4’e kadar düştüğü tahmin ediliyor. En dikkat çeken aday ise SPD’den NPD’ye geçerek meclise adaylığını koyan Krauschwitz belediye başkanı. Irkçı parti seçim kampanyası boyunca yabancı düşmanlığı yaparak oylarını artırmaya çalıştı. (YH)
