Written by 15:46 uncategorized

Farklı ama tanıdık bir edebiyat şöleni ‚Poetry slam‘

TONGUÇ BAYKURT

Geçtiğimiz günlerde Hamburg’da dünyanın en büyük edebiyat festivali yapıldı: Poetry Slam 2011.  Almanca yazan yaklaşık 250 şair ve yazarın katıldığı festivali, hafta boyunca 14 bin 500 kişi izledi. Ayrıca festival Arte ve NDR gibi televizyon kanallarında da canlı olarak yayınlandı.
Peki bu kadar insanın ilgisini çeken bu festivalin diğer edebiyat etkinliklerinden farkı ne? 
Poetry Slam, ilk önce sözlü edebiyat sanatı. Ama şarkı türkü olmadan, bir tür ozanlar toplantısı… Genelde eğlenceli, şakacı, ama aynı zamanda politik ve eleştirel.
Sunulan her şiir ve öyküde ’slamci’lerin dile olan tutkuları hemen kulağa çarpıyor. Belli ki sözcük oyunları, yakıştırmalar, şakalar yapmaktan büyük zevk alıyorlar. Demek izleyicilerin de hoşuna gidiyor ki, Poetry Slam tutkunları gitgide artıyor. Almanya’da her ay yüzden fazla slam yarışması oluyor. Yalnız Hamburg‘da 2000’den fazla izleyiciyle 14 ayrı slam gösterisi yapılıyor.  Bu yarışmalar daha çok küçük lokallerde, birahanelerde ya da kültürevlerinde oluyor. Ancak bu yıl Hamburg’da (İsviçre ve Avusturya’nın da katılımıyla) 5 bin kişilik bir spor salonunda yapıldı.
Bu yarışmada resmi dil Almanca. Ancak, 2011 Slam Şampiyonası’nın sunucusu Michel Abdollahi, festivali 4000 kişi önünde Farsça okuduğu Mevlana’nın dizeleriyle açtı ve kapadı.
Gerçekten de katılan şairler arasında göçmen asıllı birçok isme rastlamak mümkün; Meral, Fatima, Süleiman, Yasemin, Temye…. Nitekim bu seneki Poetry Slam Festivali’ni kazanan da bir göçmenoğlu; Nektarios Vlachopoulos! Abdollahin’in deyimiyle Vlachopoulos, ‘slam’ tarihine Alman Dilli Slam Şampiyonası’nı kazanan ilk „Kanake“ olarak geçecek. Göçmenliğin 50. yılında belki pek göze çarpmayan ama bence sevindirici bir haber. 
Önümüzdeki yılki ‚slam Şampiyonası’ Heidelberg’de yapılacak. Bakalım bu kez kim kazanacak? Ama şimdiden belli olan bizim taa Anadolu’dan bu yana tanıdığımız sözlü edebiyatın kazanacağı.

Poetrz Slam Yarışması
Poetry Slam yarışması, ilk kez 1986’da Chicago’da yapılmış. Amerikalı solcu şair Mark Smith, edebiyat okumalarını çok can sıkıcı bulduğu için memleketinde böyle bir festivale öncülük yapmış. “Ben şiire ait olan tutkuyu, ateşi geri vermek istedim“ diyor. Bu arada poetry/şiirsellik, ‘slam’de vurmak, çarpmak anlamına geliyor. Yani ‘Poetry Slam’ „şiirsel çatışma“ demek. 
Basit de olsa ‘slam’in de kendine ait kuralları var. Ozanlar sahneye kendi yazdıkları tekstlerle çıkıyorlar. Kendilerine tanınan süre tam 5 dakika. Bu süre içinde hiç bir yardımcı aksesuvar ya da müzik aleti kullanmadan mümkün olduğu kadar çoskulu bir bicimde tekstlerini sunmaları gerekiyor. Eğer süreyi aşarlarsa ellerinden mikrofon alınıyor. Her sunuş sonrası izleyiciler arasından seçilmiş 6 kişilik bir jüri kartlarını havaya kaldırarak şaire 1 ile 10 arasında bir not veriyor. Kriterlerse, dil, sunuş ve içerik. Sonuçta en çok puanı toplayan kazanıyor. Eğer ‚slam’ciler sahneye tek tüfek çıkmak istemezlerse grup olarak da çıkabiliyorlar. Bu tabii farklı bir katagoride değerlendiriliyor. Ayrıca 20 yaşından genç ‚slam’cilerin de kendi aralarında yarışmaları oluyor.

 

Close