Gaël De SANTIS / Humanite
Politikada tutarlılık bir erdemdir. İnatçılık ise daha az geçerlidir. Cumhurbaşkanı salı akşamı France 2 kanalına verdiği demeçte, sol blok tarafından açıklanan Lucie Castets’in başbakanlık adaylığını elinin tersiyle itti. Kendi politik kampının parlamento seçimlerindeki yenilgisinden bu yana ilk röportajını veren Emmanuel Macron, olimpik bir inkarın içine gömülmüş durumda. “Yeni Halk Cephesinin kazandığını söylemek yanlış” diye ısrar eden Macron, sol koalisyonun ‘mutlak çoğunluğun 100 sandalye gerisinde’ kaldığını hesaplıyor. “Mesele bir isim değil. Asıl soru mecliste ne tür bir çoğunluk elde edilebileceği” diye de ekliyor. Yine de rakamlar ortada. NFP 193, başkanlık bloku 166, RN ve müttefikleri ise sadece 142 milletvekiline sahip.
‘YENİLDİ, ARTIK SİYASİ MEŞRUİYETİ YOK’
Devlet Başkanı kaybettiği gerçeğini kabullenmekte zorlanıyor. Kurumsal mantık, Lucie Castets’ten hükümeti kurmasını istemesini ve ardından milletvekillerinin onu düşürüp düşürmeyeceklerine karar vermelerini gerektiriyor. “Cumhurbaşkanından sorumluluklarını üstlenmesini ve beni başbakan olarak atamasını istiyorum” diyen Castets, “Demokrasinin bu şekilde inkarının ciddi bir durum” olduğu kanısında.
Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) Kurucusu Jean-Luc Mélenchon ise X sosyal ağında “Cumhurbaşkanı seçim sonuçlarını kabul etmeyi reddediyor ve yeni Cumhuriyetçi Cephesini bize zorla dayatmak ve onunla ittifak kurmak için programımızı terk etmeye zorlamak istiyor. Böyle bir şey söz konusu olamaz. Fransız halkının oylarına saygı gösterin. Ya boyun eğmeli ya da istifa etmelidir” diye tepki gösterdi (…)
Başka yerde olsa devlet başkanı, seçimlerde önde gelen koalisyondan çoğunluğu bulmaya çalışmasını isterdi. Ancak bu yenilgiyi kabul etmek anlamına gelir. Emmanuel Macron bu nedenle tam tersi bir yol seçti. Sola bir şans vermek yerine, Gabriel Attal’ı (istifasını kabul etmekle birlikte) Olimpiyat Oyunlarının ağustos ortasına kadar, hatta 8 Eylül’deki Paralimpik Oyunlarının sonuna kadar mevcut işleri yönetmesi için görevde tutuyor.
MACRON BİR ÇIKMAZI ORGANİZE EDİYOR
(…) Cumhurbaşkanı, yeni bir hükümet atamayı reddetmesini meşrulaştırmak için, (…) “Cumhuriyetçi baraj” argümanına sığınıyor. France 2’de yaptığı açıklamada “Bugün siyasi güçlerden beklentim, iki tur arasında söylediklerini yerine getirmeleri” dedi. 10 Temmuz’da Fransızlara gönderdiği mektupta tarafların “ülke için çoğulcu olması gereken sağlam bir çoğunluk inşa etmek üzere samimi ve sadık bir diyalog” içinde olmaları gerektiği yönündeki öğüdünü bir defa daha hatırlattı. (…) Cumhurbaşkanı, Sosyal Demokratları, Macroncuları ve “Cumhuriyetçiler”i varsayımsal bir büyük koalisyona dahil etmeye çalışıyor.
Bu fikir sol blok adayı Lucie Castets tarafından şiddetle reddediliyor: “Kamu hizmetlerini daha fazla finanse etmemiz gerektiğini düşünenler ile kaynakları azaltmanın acil olduğunu düşünenler arasında bir koalisyon mümkün değildir. Herkesin adil vergi ödemesini isteyenler ile en avantajlı kesim için vergi indirimi önerenler arasında bir anlaşma mümkün değildir.”
Yeni Halk Cephesinin Matignon (Başbakan) adayı, mutlak çoğunluğun yokluğunda kendi yöntemini sınamak niyetinde: “Amaç metin üzerinden metni, yasa üzerinden yasayı çıkarmak.”
Boyun Eğmeyen Fransa’nın liderlerinden Manuel Bompard’ın deyimiyle “Elize Sarayı’na yerleşmiş delilik” tüm demokratik kurumları tahrif ediyor. Önce Meclisi feshederek, ardından da Olimpiyat Oyunlarının en yoğun olduğu dönemde ülkeyi yürütmesiz bırakarak Macron tek başına siyasi bir krizi körüklüyor. Her ne kadar Gabriel Attal’ın ekibinin yetkileri sınırlı olsa ve yeni kamu politikaları başlatamasa da güncel meseleleri yönetmesi teorik olarak zaman içinde süreklilik arz edebilir. Böyle bir hükümet zaten istifa etmiş olduğu için gensoru da verilemez. Beşinci Cumhuriyet altında, yeni bir başbakan atamak Devlet Başkanına bağlıdır. Ancak bunu yapmakla zorunlu değildir.
Çeviren: Eren Can