Cumhurbaşkanı Gauck, İslam’ın Almanya’ya ait olmadığını açıklamasından sonra bu kez de Alman ordusunun savaşmak üzere yurtdışına gönderilmesine övgü dizdi.
Mart ayında Sol Parti dışında Federal Parlamento’da grubu bulunan bütün partilerin ortak adayı olarak cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtulan eski papaz Joachim Gauck, kendisinden beklenenleri adım adım yerine getiriyor. Önceki cumhurbaşkanı Christian Wulff’un “İslam Almanya’ya aittir” şeklindeki çıkışına karşı, “İslam Almanya’ya ait değildir, sadece bu ülkede yaşayan Müslümanlar Almanya’ya aittir” diyen Gauck, bu kez de Alman ordusunun sermayenin çıkarları doğrultusunda yurtdışına gönderilmesine övgü dizdi.
12 Haziran günü Hamburg’ta bulunan Federal orduya ait Liderlik Akademisi’ni ziyaret eden Gauck yaptığı konuşmada, Alman askerlerinin yurtdışına gönderilmesini överek, halka “Gerekirse ülkeniz için canınızı da verin” çağrısında bulunmuştu. Gauck’un Alman askerlerinin yurtdışına gönderilmesini övmesi ve bu konuyu toplumun yeniden tartışmasını önermesi, halk arasında yurtdışına asker gönderilmesine karşı olan güçlü yaklaşımı değiştirmeye yönelik bir adım olarak değerlendirildi.
Yapılan kamuoyu yoklamalarında, Almanya’da halkın üçte ikisinin yurtdışına asker göndermeye karşı olduğu biliniyor. Bu durum özellikle militarist politikaları savunan çevreleri oldukça rahatsız ediyor.
Christian Wulff’tan önce cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Horst Köhler, sırf ordunun Alman sermayesinin çıkarlarını savunmak ve enerji yollarını güvenceye almak için yurtdışında görev yapması gerektiğini açık olarak söylediği için, yoğun tepki görmüş ve istifa etmek zorunda kalmıştı.
Ne var ki, Gauck’un yurtdışına asker göndermeyi savunması da içerik bakımından Köhler’in dile getirdiği görüşlerden pek farklılık arz etmiyor.
Böylece Gauck, göreve geldiği bu kısa süre içerisinde kendisini bu koltukta oturan Wulff’un açıklamalarını boşa çıkarırken, Köhler’in görüşlerine de destek vermiş oldu.
SPD VE YEŞİLLER’DEN KENDİ ADAYINA ELEŞTİRİ
Gauck’un İslam’ın Almanya’ya ait olmadığı ve yurtdışına asker gönderilmesini övmesi, onu bu makama layık gören SPD ve Yeşiller’in bile tepkisini çekmiş durumda. Die Zeit gazetesinde verdiği demeçte İslam’ın Almanya’ya ait olmadığını ifade etmesi üzerine her iki partinin yöneticileri açıklamalar yaparak, önceki cumhurbaşkanı Wulff’un açtığı yoldan devam edilmesini ifade etmiş ve Gauck’u açık bir dille eleştirmişlerdi.
Keza her iki partiden politikacılar cumhurbaşkanlarının orduya, militarizme ve yurtdışı operasyonlarına övgüler dizmesine karşı da değişik açıklamalarda bulundular. Halbuki, bugün Gauck’u eleştiren SPD ve Yeşiller, daha başından Gauck’un bu konularda ne düşündüğünü iyi biliyorlardı. Bu nedenle eleştirileri inandırıcı görünmüyor.
SAVAŞ PROPAGANDASI YAPIYOR
Savaş karşıtı örgütler ve şahsiyetler ise yaptıkları açıklamalarda Gauck’un konuşmasıyla savaş propagandası yaptığına dikkat çektiler. Almanya Barış Konseyi Sözcüsü Peter Struntyski yaptığı açıklamada, “Gauck bir tek Federal ordunun görevinin ekonomik çıkarları korumak olduğunu söylemedi. Onu da 2010’da Köhler söylemişti” dedi.
Savaş karşıtı tavrıyla tanınan sanatçı Konstantin Wecker ise Gauck’un açıklamalarına tepki göstererek, “’Yeniden anavatan için ölmek‘ şeklinde sözler duymak insanı sinirlendiriyor. Bu bana çoktan aştığımıza inandığım savaş retoriğini hatırlatıyor. Öte yandan özgürlüğümüzü yurtdışına asker göndermekle sağladığımız tamamen büyük bir yalandan ibarettir” dedi.
Sol Parti Eşbaşkanı Katja Kipping’de yaptığı açıklamada, Gauck’un açıklamalarına sert tepki göstererek, yurtdışına gönderilen Alman askerlerinin insanları öldürdüğünün Afganistan’da görüldüğünü hatırlatarak, “Gauck’un ağzından devletin en yüksek makamı açık bir şekilde savaşa asker göndermeyi savunuyor. Gauck’un yaptığı savaş propagandasından başka bir şey değildir” dedi.
YENİ DÖNEMİN CUMHURBAŞKANI
Muhafazakar çıkışları, anti-komünist tavrıyla bilinen Gauck’un son açıklamaları, sermaye partilerinin uyum içinde onu neden cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturttuklarını da net olarak ortaya koyuyor. Bir taraftan ülke içinde emekçiler Hıristiyan-Müslüman, yerli-göçmen olarak bölünmeye çalışılırken diğer taraftan uluslararası alanda emperyalist politikalara meşruluk kazandırma yönündeki çabalarıyla dönemin ruhuna uygun bir profil çizen Gauck, önümüzdeki dönem kendisine destek veren sözde “sol” partileri de şaşırtmaya devam edecek. Keza, göreve geldiği gün onu “hepimizin cumhurbaşkanı” diye sunan Türkiyeli basın ve dernekleri de… (YH)